Katliama alkış tutuyorlar

Dün sosyal medyada karşıma bir video çıktı.

İsrail’in Gazze’deki soykırımı sürerken, İsrailli gençler bir konserde ya da eğlencede (hala nasıl gülüp eğlenebiliyorlarsa) şöyle bir şeyler söylüyorlardı:

Kimin suyu yiyeceği yok, Gazze

Orada bir karnaval düzenleyecekler, Gazze

Kim çadırda yaşayacak, Gazze

Uçaklar nereyi bombaladı, Gazze

Teröristlerle barış istemiyoruz

Ve İsrail kara saldırısını başlatmıştı bu yazıyı yazarken, aynı zamanda da ABD İsrail’in ateşkes yok isteğine koşulsuz destek veriyordu.

Hatta iblis Netenyahu ABD 11 Eylül’de ateşkes yapmadı, biz de yapmayacağız diye açıklama yapıyordu

Demem o ki, sadece Netanyahu değil İsrail halkı da aynı şeyi düşünüyor. Yaptıklarından utanmak, yapılanlara dur demek yerine arsızca bir de dalga geçiyorlardı.

Aslında burada ben duvara çarptım, çünkü bunun sivil halkın desteklemediği, siyasi merciler tarafından yürütülen bir politikanın sonucunda olduğuna dair bir inancım vardı. Hatta geçenlerde bir yazımda da yazmıştım, halk neden Netanyahu’yu o koltuktan indirmiyor diye.

O yüzden gençlerin bu tepkisi, durumu sevinerek, eğlenerek neredeyse kutlaması,  bu kadar bebeğin, kadının katledildiği bir ortamda bir de dalga geçmesi iyice üzdü beni.

Hastaneleri, konvoyları, camileri hatta mülteci kamplarını vuran İsrail ve Amerika’nın, insanlar tarafından olmasa da, ilahi adaleten cezalandırılacağı günü iple çekiyorum.

Üstelik intikam için de değil. Çektirdikleri acıyı idrak edebilmeleri için…

İçinde merhamet kırıntısı kalan insanların dünyada ne zaman birleşeceğini düşünürken, iyiliğin değil de kötülün bu kadar yayılması, kötülerin birleşerek çoğalması canımı çok yakıyor benim.

Vicdanlı yüreğim hep iyiler kazanacak diyerek avutuyor kendini.

Bir kedinin patisinde bile şefkat ararken, öldürülen çocukların gözlerindeki acı ve şaşkınlık öyle derbeder ediyor ki insanı, insan olanı, kelimeler tükeniyor.

Ahmet Arif’in dediği gibi ‘Nerede bir can ölse, oralı benim yüreğim’.

Kılıçdaroğlu meselesi!

CHP Genel Başkanı  Kemal Kılıçdaroğlu dünkü grup toplantısında  yine büyük saçmaladı. Hükümete yönelttiği mesnetsiz cümleleri kenara koyuyorum da ne dedi biliyor musunuz?

Bize iktidarı devrederseniz Filistin sorunu nasıl çözülürmüş göreceksin, Ortadoğu’ya barış ve huzur nasıl gelecekmiş o zaman göreceksin, dedi.

Gerçekten.

Bugüne kadar tek bir başarısı görülmeyen, daha 5 ay önce 14. kez yenilen, ardından ona oy veren herkesin iyi ki seçilemedi diye şükrettiği, buna rağmen koltuğundan kalkmayan muhalefet lideri söylüyor bunu.

Bugüne dek tek bir sözünü tutmayan, aslında tutamayacağını bildiği için söz de veremeyen Kılıçdaroğlu.

Siyaset boş konuşma işi değildir sevgili okur.

Sırta milletin yükünü yükleyip, o yükle yokuş, merdiven çıkabilmektir.

Bunun zorluğunu bilenler, yürürler ama sadece sırtları değil, kafaları da yürekleri de halkın derdiyle doludur.

Kılıçdaroğlu konuşuyor da boş konuşuyor.

Boşuna dememiş Mevlana:

‘Ben lafa bakarım laf mı diye, bir de adama bakarım adam mı diye!’