Kazancımız ne?

İsveç NATO'ya girmek istiyor.

Biz "Hayır" diyoruz.

"Neden" diye soruyorlar?

"Sen teröristlerin yürüyüşüne...

Kur'an yakılmasına...”

İstediğimiz kişileri vermiyorsun o nedenle "Hayır" diyoruz...

Sahi bu kadar basit mi isteklerimiz?

Yapmayın!

Bu büyük fırsatı bu kadar basite indirgemeyin.

Böyle büyük bir fırsat bir daha ele geçmez.

İsteklerimiz büyük olmalı.

Kazancımız büyük olmalı.

Batıdan isteklerimiz büyük olmalı.

Özellikle Amerika’dan büyük isteklerimiz olmalı.

Mesela Suriye'de karşımızdan çekilsinler.

Teröristlere destek vermesinler.

F-16 uçaklarımızı versinler.

Ya da uçak paramızı iade etsinler.

Çevremizi askeri üslerle çevirmekten vazgeçsinler.

Bunlar önemli ve büyük kazançlar.

Yoksa İsveç'te iki yüz kişi yürüse ne olur?

Bayrak yaksalar ne olur?

Kur'an yaksalar ne olur?

Hiç.

Küçük hesaplar ile İsveç'e "Hayır" dersek kazancımız ne olur?

Hiç.

Kaybımız ne olur?

Hiç.

Tabi ki kutsallarımız önemli.

Tabi ki değerlerimiz önemli.

Tabi ki millî ve manevî değerlerimiz, birliğimiz...

Dirliğimiz...

Güçlü duruşumuz için bunlar çok önemlidir.

Ancak hiçbir kazanç elde etmeden İsveç'in NATO'ya girmesine "Evet" demek hainlerin ve iki yüzlü müttefiklerin ekmeğine yağ sürmek olur.

Onların amacı da bu zaten.

Kur'an, bayrak yakarak...

Yollarda yürüyerek...

Teröre destek sloganları attırarak...

Cumhurbaşkanına hakaret ederek; olayı basite indirip büyük kazancımız olacak; isteklerimizi göz ardı etmemizi sağlamak.

Bu tuzağa düşmemeliyiz.

Uyanık olmalıyız.

Büyük kazancımız olacak.

Bu isteklerimizi vermeye razılar.

Kur'an da, bayrak da yürümelerde hep sufle.

Olayın geri planını biz öne çıkarıp isteklerimizi verirlerse "Evet" demeliyiz.

Oyun içindeki oyunu görmeliyiz.

Küçük resme değil büyük resme bakmalıyız.

İşte o zaman kazancımız büyük olur.

Yoksa, sıfıra sıfır elde var sıfır.