KURBAN HEYECANI
Kurban kesme heyecanı kaplamıştı herkesi evde.
Büyükler kurbanı kestirme heyecanını yaşarken küçükler bayramın tadını çıkarmaya hazırlanıyorlardı.
Gece geç saatlere dek ev halkı adeta ayaktaydı.
Çocuklar, torunlar, babaanneler, gelinler derken herkes uyudu.
Ertesi sabah erkenden kalkılacak bayram namazına gidilecekti.
Öylede oldu.
Çoluk çocuk sabah imsak saatinde kalkıldı.
Herkes abdestini aldı ve mahalle camisine gittik aile erkekleri olarak.
Gencimiz yaşlımız ve küçük erkek çocuklarımızla birlikte.
Sabah namazının ardından vaazı dinledik.
Derken bayram namazı vakti geldi.
Ortalık aydınlandı.
İmamın “Niyet ettim Kurban bayramı namazını kılmaya” diye bayram namazını tarif etmeye başlayınca heyecan doruğa ulaştı.
Zevkle namazımızı eda ettikten sonra camiden çıkarken sadaka vermeyi unutmadık.
Sonra eve gelip hazırlıklarımızı yaptık ve doğruca kurban kesim yerine gittik.
Gittik ki ne gidelim…
Biz den önce davrananlar olmuş, sırayı kapmışlardı.
Derken sıra bizim kurbanı kesmeye geldi.
Vekaleti verdik…
Tekbirleri getirdik, veee…
Allah herkesin kurbanını da bizim kurbanımızı da kabul etsin.
Allahın bir emrini daha yerine getirmenin heyecanı ile bayramı yaşamaya çalıştık.
Kurbanın boynuna ilk bıçak darbesini vurup ilk kan kurbanın boynundan, bir karış mesafeden yere düşünceye dek Kurban sahibinin günahları bağışlanırmış.
Ne güzel bir ibadet…
Ne güzel bir iman…
Ne güzel bir bayram…
Ne güzel bir ümmetin birinden olmak.
Çocuklarla birlikte kurban etlerini eve getirince bir başka telaş başladı.
Saatler sonra etler dağıtılmış, evde bulunanlarla birlikte kahvaltımızı yapmış, sıra el öpmeye gelmişti.
Babalar en önde, büyükbabalar koltukta el öptürdük.
Harçlıklar verildi.
Bir başka güzellikler içinde sevinçle Kurban bayramımızı eda etmeye çalıştık.
Herkesin bayramı kutlu olsun.
Nice bayramlara.