Uzman Klinik Psikolog Cemre Kürşat: "Yeme Bozukluklarının temeli kontrol dürtüsüdür!"
Yeme Bozuklukları; anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve son yıllarda tanımlanan tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi psikiyatrik hastalıkların içinde yer aldığı bir tanı grubudur. Bu hastalıklar ruhsal kaynaklıdır ve bedensel belirtiler ön planda gibi görünse de ciddi ruhsal sorunlarla birliktedir. Uzman Klinik Psikolog Cemre Kürşat, yeme bozukluklarının temelinde kontrol dürtüsünün yattığını söyledi.
Özlem Yoğurtçuoğlu / Lider Bursa
Beslenme, yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyen ve hayatımızda geniş bir yer tutan vazgeçilmez bir alışkanlıktır. Bu nedenle yeme bozuklukları hayatı oldukça zorlaştıran hastalıklardır.
Yeme bozuklukları, yiyeceklere yüklediğimiz anlamlar ve kendi bedenimizle olan bağımızı nasıl kopardığımızla da ilgilidir.
Genel bir tanım vermek gerekirse, yemek bozukluğu bedensel sağlığımıza zarar verecek kadar az ya da aşırı yeme alışkanlığıdır.
Yeme bozuklukları, ilk başlarda kendini ve vücut şeklini beğenmeme, kilo alma korkusu ya da başkalarının beslenme alışkanlıklarına özenme gibi takıntılarla gösterebilir. Yeme bozukluğu ağır vakalarda ciddi sağlık sonuçlarına neden olabilir ve tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilir.
Yeme Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Yeme bozukluklarının belirtilerini duygusal & davranışsal ve fiziksel olmak üzere ikiye ayırabiliriz. En sık görülen ve mutlaka bir uzmandan destek almanız gerektiğini işaret eden belirtiler aşağıda sıralanmıştır.
Yeme Bozukluklarının Duygusal ve Davranışsal Belirtileri
Bedeninin, psikolojinin, işlevselliğinin, bilişsel sağlığının, seçimlerinin ve davranışlarının etkilendiği semptomlar şu şekilde listelenebilir:
• Aşırı ruh hali değişimleri
• Sık sık aynaya bakmak
• Beslenme ya da yemek ortamlarında sosyalleşmeden kaçınmak
• Kiloya, gıdaya, kaloriye, gıdanın besin içeriğine aşırı odaklı olmak
• Yalnız yemek yemek veya yiyecekleri saklamak
• Öğün atlamak
• Yoğun kilo alma korkusu
• Bozuk beden algısı
Yeme Bozukluklarının Fiziksel Belirtileri
• Hızla kilo alıp verme
• Şiddetli kabızlık
• Düşük kan basıncı
• Yavaşlamış solunum ve nabız
• Uyuşukluk, halsizlik veya sürekli yorgun hissetme
• Saç kaybı ve/veya tırnak kırılmaları
• Kuru, sarımsı cilt
• Adet döngüsü kaybı (amenore)
• Midede (gastrointestinal) sorunlar
• Baş dönmesi/bayılma
• Kas güçsüzlüğü
• Zayıflamış bağışıklık sistemi
Psikolojik etkileri: Altta yatan bir psikolojik veya zihinsel sorun yeme bozukluğuna katkıda bulunuyor olabilir. Bu sorunlar şunları içerebilir:
• Özgüven eksikliği
• Endişe
• Depresyon
• Obsesif kompulsif bozukluk
• Sorunlu ilişkiler
• Dürtüsel davranışlar
Yaşam değişiklikleri: Taşınmayı, iş değiştirmeyi, bir ilişkinin bitmesini veya sevilen birinin ölümünü içerebilir. Fiziksel istismar, ihmal ve cinsel istismar en büyük tetikleyicilerdendir.
Uzman Klinik Psikolog Cemre Kürşat, yeme bozukluklarını etkileyen faktörlerden birinin de kontrolcü ebeveynler olduğunu söyledi.
Kürşat, “Yeme bozukluğunun genetik bir tarafı var bunu biliyoruz, anne ve babada da eğer böyle bir bozukluk varsa çocukta da görülme ihtimali artar. Bunun yanında çok kontrolcü ebeveynler de çocuğun yeme alışkanlığının bozulmasına sebebiyet veriyor. Bazen de çocuk kendi kontrolünü ancak yemek üzerinden sağlıyor ve yemek yemeyi reddediyor bu da bir seçenek. Bazı çocuklarda da şunu görüyoruz dokulu yiyecekleri yemek istemiyor, daha sıvı, nerdeyse mama gibi yiyecekleri tercih ediyorlar. Burada işin psikolojik yanı olmakla beraber nörolojik bir tarafı da var diyebilirim” dedi.
Yeme bozukluğunda kişinin hayatının yemek üzerine kurulu olduğuna dikkat çeken Kürşat, “Kişi sabahtan gece uyuyuncaya kadar yemeğin ne zaman yenileceğini, ne zaman yenilmeyeceğini, neyin yenilmesi, neyin yenilmemesi üzerine bir program oluşturuyor. Bu da teşhis koyarken bizim için büyük bir belirteç” değerlendirmesini yaptı.
Son zamanlarda sosyal medyanın yarattığı güzellik algılarının hastalık üzerindeki etkisine de değinen Kürşat, yeme bozukluklarının sosyal medyada normalleşmesi yüzünden danışanların bu davranışların bozukluk olduğunun bilincine varamadığını ifade etti.
Kürşat, konuyla ilgili açıklamasına şu ifadelerle devam etti: “Şu an en sık rastladığımız rahatlıklardan bir tanesi Ortoreksiya Nervoza; kişinin hep çok sağlıklı beslenmesi, paketli olan hiçbir şeyi kesinlikle yememesi, her şeyin çok organik olmasıyla ilgili aşırı bir dikkat şeklinde gözüküyor. Sosyal medyada da bunun normalleştiğini görüyoruz, böyle olunca da danışanlarımız bunun bir rahatsızlık olduğunu aslında çok fark etmiyor.”
Kürşat, anoreksiya hakkında, “Anoreksiya Nervoza; kişinin vücudundaki kitle endeksinin 17.5’un altında olmasıyla karakterize olur. Kişinin baktığımız zaman çok zayıf olması, günlük kalori alımının çok düşük olması… Bu da yine sosyal medya tarafından desteklenen bir şey oldu ve böyle olunca kişi hasta olduğunu da fark edemiyor, bu durumlarla fazla karşılaşıyoruz. Çok da riskli bir durum aslında psikolojik açıdan ölüm oranları en yüksek rahatsızlıklardan biri, çünkü kalori alımı çok kısıtlı” açıklamasında bulundu.
Uzman Klinik Psikolog Cemre Kürşat, Bulimia ve tıkınırcasına yeme bozukluğunun temel farkını da açıkladı. Kürşat, “Sonrasında Bulimia Nervozayı görüyoruz; orada kişi baktığımız zaman dışarıdan normal bir dış figüre sahiptir fakat kişi çok yer ve bunu kusar. Bu rahatsızlık bu şekilde karakterize oluyor. Bir kusma davranışı var. Tıkınırcasına yeme bozukluğu dediğimiz bir rahatsızlık var; orada da şunu görüyoruz, kişi yer ama kusmaz, aslında Bulimia’dan farkı budur.
Tıkınırcasına yeme bozukluğu da çok sık rastladığımız rahatsızlıklardan biri, genelde kişi duyguyu bastırmak için ya da gelen duygu yoğunluğuyla baş edebilmek için bunu yapıyor. Anoreksiya ve Bulimia’da da bir kontrol isteği oluyor, çocuklarda olduğu gibi yetişkinlerin de bir kontrol istediğini bu yeme bozukluklarında görüyoruz.”
Cemre Kürşat, yeme bozukluklarının temel motivasyonunu ise şöyle açıkladı: “Yeme bozukluğunda temel motivasyon kontrol! Hem yetişkinlerde hem çocuklarda büyük oranda kişinin kendi yaşamındaki şeyleri aslında kontrol edemeyişiyle o zaman en temel yerden kontrol edeyim, vücuduma ne aldığımla ilgili bir yerden başlayayım şeklinde bir kontrol mekanizmasıyla başlamış oluyor. Bazen de kişi çok anoreksik olursa ya da çok zayıf olursa ya da çok kilolu olursa aslında yetişkin sınıfından çıkıyor, bu da aslında kişinin kendisine çok içsel bir yerden ‘ben normal değilim’ demesine yol açıyor.”
Obezitenin, tıkınırcasına yeme bozukluğunun ileri bir seviyesi olduğunu ifade eden Kürşat, aileleri de bu konuda özellikle uyardı.
Kürşat, “Obezite, tıkınırcasına yeme bozukluğunun aslında çok ileri bir hali oluyor, yine ölüm riski yüksek bir rahatsızlık, gün geçtikçe de yaygınlaşıyor. Özellikle de belli ülkelerde daha fazla olduğunu görüyoruz. Yani ebeveynlere söyleyebileceğim şu: Eğer çocuk yemek istemiyorsa bununla ilgili sürekli bir zorlamaya maruz bırakılmamalı. Ebeveynlerin zorlaması çocukta ‘benim vücuduma ne gireceğine ben karar veremem, bir başkası karar verebilir’ mesajını doğurmakta. Bununla ilgili de psikolojik bir destek alınmasının çok daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Çocuğun peşinde yemekle gezmek, yemesi için zorlamak ya da doktorun ‘Çocuğunuz normal kiloda, ek bir şeye gerek yok’ dediği halde ebeveynin çocuğun kilo alması için ekstra takviyeler vermesini çok doğru bulmuyorum” ifadelerini kullandı.
Kürşat, son olarak yeme bozukluklarının nedenleri arasında sosyal medyanın önemine vurgu yaparak, “Özellikle ortareksiya, anoreksiya, bulimiada; bunların hepsinde sosyal medyanın etkisini görüyoruz. Tıkınırcasına yeme bozukluğu hariç çünkü o biraz daha kişinin kendisiyle baş edebilmesi ile alakalı. Sosyal medyada her şeyin aşırı sağlıklı ya da aşırı kusursuz olması baskıları daha etkin hale getiriyor” şeklinde konuştu.
ETİKET : liderliderbursabursason dakikagündemhaber