Kusura bakma, dokunamazsınız!

Deva Partisi’nin Genel Başkanı Ali Babacan, gündemde kalmak adına toplumun sinir uçlarını kaşımaya devam ediyor.
Önce Anayasa’nın ilk dört maddesine ilişkin ‘değiştirilebilir’ yaklaşımı tepki çekti…
Ardından Anayasa’dan Türklüğün çıkarılması düşüncesiyle gündeme oturdu…
Sonra cemaat ve tarikatlara özgürlük vaadi üzerinden kurucu yasalara yönelik sözleri tartışmalara konu oldu…
Babacan, en sonunda ağzındaki baklayı çıkardı ve Baykar’ı hedef alarak “Devletin tüm imkanları tek şirkete aktarılıyor” dedi.
Bu açıklaması eleştirilere konu olan Babacan’ın bir de eski konuşması sosyal medyaya düştü. Babacan o konuşmasında da Baykar’a yönelik “kimse kusura bakmasın, dokunacağız” ifadelerini kullanmış.
Asıl siz kusura bakmayın Sayın Babacan; İHA, SİHA ve Kızılelma’nın cıvatasına bile dokunamazsınız!
İlk dört maddeyi değiştirmeye, Anayasa’dan Türklüğü çıkarmaya gücünüz yetmez!
Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, konuyla alakalı son paylaşımında ilginç bir noktaya parmak bastı:
“Komplo teorilerine hoş bakmam ama son iki günde; tescilli Türkiye düşmanı Michael Rubin'in, Baykar'a yaptırım çağrısı, kaçak FETÖ’cünün Youtube iftiraları, Ali Babacan ve yardımcılarının iftiraları, peş peşe gelen bu saldırıların arasında korelasyon mu var, yoksa nedensellik mi?”
Ben de merak ettim doğrusu! Eminim buna da demokrasi, adalet, hukuk, özgürlük gibi süslü laflarla bezenmiş yumuşak bir cevabı vardır Sayın Babacan’ın!
*
Daha önce de KHK’lılara birtakım vaatlerde bulunan Babacan, belli ki siyasi cesaretle siyasi savrulmayı birbirinden ayıramıyor.
Demokrasi, özgürlük ve adalet gibi kavramların istismarı üzerinden terörle kucaklaşmayı meşru ve şirin göstermeye çalışan Babacan, bir yandan toplumca değer atfedilen konulara saldırırken diğer yandan PKK’nın ideolojik aygıtı Şebnem Korur Fincancı ile kucaklaşıyor.
Siz kimi kandırıyorsunuz Sayın Babacan?
Babacan, öylesine hızını alamamış ki ceket çıkarmakla ülkeyi yönetebileceğini sanıyor. Ne tesadüf aynı gün Ahmet Davutoğlu da Tuzla’da ceket çıkardı…
6’lı Masa’dan sonuç çıkmayacağını anlayan Babacan, şimdi de HDP’ye sinyal yapıyor. Olur da HDP kapanırsa HDP’nin adayları Deva listelerinden seçime girsin diye pazarlıklar konuşuluyor.
Türk’e, Türklüğe ve ortak kazanımlara saldırmanın başka ne amacı olabilirdi ki!
Tabi ki teröre, terör sevicilere şirin görünmek.
Son dönemde siyasilerin demokrasi adı altında sergilediği kimliksizliği hepimizin oturup düşünmesi gerekiyor. Gerçek anlamıyla demokrasinin ne olduğunu konuşmamız gerek…
Demokrasi; bize terörü meşrulaştırma, teröristi şirin gösterme, terör sevicilerle kucaklaşma hakkı tanıyor mu?
Bu olsa olsa çarpık zihinlerin çarpık demokrasisidir!
Terör örgütünün medya organında çıkıp, teröristlerin şanlı Türk ordusuna attığı iftirayı savunmak adına kendini bir aparata dönüştüren kişinin kıymeti harbiyesi nedir?
Ki bir siyasi aktör, sanki demokrasi ve özgürlük kahramanıymış gibi gidip onunla kucaklaşsın ve şirin göstermeye çalışsın!
Bu şov, Babacan’la da sınırlı değil. CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu da koşup Fincancı ile kucaklaşmış yetmemiş ‘tüm tutsak arkadaşlarımıza özgürlük’ gibisinden laflar etmiş.
Neyin tutsağı Sayın Kaftancıoğlu?
Siz ya tutsak nedir bilmiyorsunuz ya da devlet!..
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e tahammülsüzlüğünü türlü laflarla dışa vuran bu il başkanından başka ne beklenebilirdi ki?
Partisinin genel merkezinde Türk bayrağı kaldırılarak ‘kuzey kürdistan’, ‘federasyon’ ve ‘özerklik’ gibi laflar edilen bir il başkanı terör sevicilerle kucaklaşmayıp kime sarılacak?
Neyse ki vatandaş, bu kanlı ve kirli ellerle tokalaşmaktan ve kucaklaşmaktan geri durmayanları görüyor.
Çok şükür ki ülkede birileri hem içeride hem de dışarıda bağımsız bir karakterle dimdik durabiliyor.
Esen kalın...