Marka değere zararın adı!

Bursa’da yaşayanların olduğu kadar tüm Türkiye’nin marka değeri, yazın zümrüt yeşili kışın beyaz incisi Uludağ. Herkesin bir hesabının olduğu, masallara meze edilen cennet bir köşe.

Böylesine önemli merkez son dönemde sırf siyasi çıkar uğruna alaşağı edilmeye, ayaklar altına alınmaya çalışılıyor. Algı operasyonları, çamur atma çabaları ve kargaşanın orta göbeğine oturtulma gayretinin içinde.

Bursa’ya ihanet edilirken bindikleri dalın kesildiğinin farkında değilcesine fütursuzlaşanlar var. Şehrin kronik sorunları için el ele vermesi gereken koca koca insanlar, sözde şehrü’l eminler, sokak ağzıyla dedikodu üretme yarışına girmiş.

Gerçi her yalanın mutlaka bir müşterisi vardır derler. Hakikaten öyle. Bana öyle bir yalan söyleyin ki hem ben inanayım hem deBursa’da yaşayanlar. Yeter ki bir işe yarasın.

Şimdi gelin Uludağ’da yapılan işleri öyle algı yapmadan, evirip bükmeden yalın haliyle tek tek inceleyelim. Hani şu otopark konusunda yapılan ALGI OPERASYONUNA!

Evet, Uludağ 1 ve 2’nci bölgede toplam 7 otopark var. Bunların 3’ü Büyükşehir Belediyesi’ne ait ve bölgedeki en büyük otoparklar. Asıl karmaşa burada aslında.

Kalan 4 otoparkın bütün yetkisi Uludağ Alan Başkanlığı’nda. Bu alanlar saklı gizli değil herkesin gözü önünde şeffaf bir şekilde ihale edildi. En yüksek teklifi veren firma da kazandı.

Gelinen noktada ihaleyi alan firma adam gibi teknolojik yatırımlar ile Uludağ’a yakışanı yaptı. Ama perde billboardlar ile göz boyamaya çalışanlar iş yapmayınca bir dizi yalana başvurdu; “Yok iflas etmiş firmaya ihale verdiler de, yok otopark keşmekeşi yaşanıyormuş da…”

Sırf ihaleye girmeyip elini taşın altına koymak istemeyenler kendinden daha iyi yatırım yapı görünce çılgına dönmüş durumda. Yahu madem siz bu iyi biliyor ve çok istiyordunuz bunca ALGI yapacağınıza Büyükşehir’in iştiraki BURULAŞ’ın niye ihaleye katılmadığını açıklayın!

İddia edildiği gibi Uludağ’da otopark sorunu falan yok. Herkese yetecek kapasitede alan mevcut. Peki sorun ne? Uludağ’da yasak alanlara düzensiz park sorunu! Bunu da önlemek işletmecinin değil devletin ilgili kurumlarının sorumluluğudur. Mesela Büyükşehir Belediye Zabıtası veya Jandarma!

Peki, bir başka sorun daha var. Bu da yoğun kar yağışında otopark sıkıntısı. Bunun tek sorumlusu da BURULAŞ’ın yeterli ekipmanının olmaması, Karayolları’ndan medet umulması.

Hal böyle olunca otoparklara giden yollar ve otoparkın içi kar kütleleri ile dolunca ne insanlar ne de araçlar buralara ulaşamamakta. Çözüm üretmek yerine laf ebeliği yapılmasının kime faydası var ki?

Ben yılda ya bir kez ya iki kez Uludağ’a toplantı için gelirim. Geçen yıl gittiğimde insanlar harıl harıl tuvalet arıyor, karların üstünde namazlarını eda ediyordu. Şimdi? Modern tuvalet ve mescit var.

Uludağ Alan Başkanlığı ve Jandarma ekipleri gelişi güzel trafik sorunu ortadan kaldırmak için koordineli bir çalışma yapıyor yapmasına da asıl sorumluluk bölgeye gelen insanlarda. Yahu şu araçlarınızı şehir içindeki gibi yol kenarlarına park etme sevdasından vazgeçin artık. Hoş şehir içinde otopark krizi olduğu için alışkanlık haline gelmiş bu mevzu.

Tüm bunlar yaşanırken büyük vaatlerde göreve talip olan ve 47 yıl sonra CHP’nin Bursa’da kazanmasını sağlayan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ne yapıyor? Yeşil Bursa’nın marka değeri Uludağ’a sahip çıkması gerekirken PERDE ARKASINA geçip yönetmen edasıyla ALGI TİYATROSUNU sahneletiyor. Şeref locasından olup biteni izliyor.

Ha Bozbey’in billboardlarda fotoğraflarına bakınca, İnegöl başta olmak Kayapa, Balkan ve Demirtaş’taki yolların çamur ve çukur sorununa ve ağlanacak halimize gülümsediğini görüyorum.

Birçok yerel yönetici başarı için göreve gelir amma hiçbir şey yapmadan beceriksizliğinin faturasını halka ödetir. Ya da başarılı olanları şikâyet eder veya başarılı olamadan bu dünyadan göçüp gider. Hem de iz bırakmadan.

Benim çok sevdiğim bir söz vardır. “Başarılı insanlar yapar ve oldurur, başarısız insanlarsa sürekli şikâyet eder ve mızmızlanır.”

Bizim toplumumuzda öyle insanlar var ki kendi kusurunu görmeyip başkalarını eleştirmeye bayılan cinstendir. Hatta bu tipler için Orhan Kemal’in, “Çok kimse kendindeki kusurun farkındadır, fakat açığa vurmaktan çekinir. Kendindeki kusurları görebilmek bir özelliktir, bu kusurları söyleyebilmek ikinci özellik, hele kendisiyle alay edebilmek bir zekâdır” cümleleri yerinde bir benzetme olur Bursa’yı sözde yönetenler için.

Birileri çıkıp bir yalan söyleyip herkesi kandırdığını zanneder. Sonra da çıkıp, “Nasıl olsa bizim milletimiz balık hafızalı, unutur gider” diye düşünür. Dolayısıyla kendini kandırır ama farkında bile olmaz.

Evet sevgili Bursalılar, hem şehrimizin hem de marka değerimiz Uludağ’ın çözüm bekleyen daha başka sorunlarını var. Bizim bunları tartışmamız gerekirken, kendi ayıplarını örtmek için sorun üretmekte üzerlerine yok.

Hani “Bizim için bir tartışma konusu olsun da ne olursa olsun” mantığı ile hareket ediliyor Uludağ için. Bütün enerjiyi alıp boş yere bu tartışmalara harcıyoruz.

Hadi silkinin ve kendinize gelin. Ne başka Bursa ne de başka Uludağ yok. Algıyı bırakın işinize bakın.