Muhalefete bakıyorum...
Muhalefete bakıyorum tebessüm ederek.
Dün nasıllardı...
Ne durumdalardı...
Ne hayalleri vardı...
Ne umutlar dağıtıyorlardı.
Çok değil, daha yedi ay önce öyle yüksekten uçuyorlardı ki!
Yalan, yanlış yüksek oy çokluğuna inandırıyorlardı kendilerini.
Cumhurbaşkanı oluyorlardı.
Cumhurbaşkanı yardımcılıkları bol keseden veriliyordu.
Başbakanlık istiyorlardı.
Bakanlıklar dağıtılıyordu.
Öyle güzel hayalleri vardı.
Özel ve gizli protokoller imzalanmıştı.
Hükümet kırk yamalı bohça misali oluyordu ama olsun, hükümet oluyorlardı nasılsa.
Hesaplar yapılıyordu.
Bol bol milletvekili kontenjanı dağıtılıyordu.
Eski bakanlar parti kurmuşlardı.
Eski başbakan güç veriyordu.
Birlikte oturup, birlikte konuşup, birlikte karar veriyorlardı.
Hey gidi günler hey.
Hey gidi umutlar hey.
Hey gidi hayaller hey.
Birkaç saatte her şey uçup gitti.
Hiç biri olmadı.
Olmadığı gibi bir de milletvekili bile seçilemediler.
Partileri karıştı.
Genel başkanlar değişti.
"Değişim değişim" diye tutturup değiştiler.
Değiştirdiler.
Dedikodular ayyuka çıktı.
"Delegeler satın alındı" dediler.
"Büyük paralar döndü" dediler.
"Emanetçi" dediler, diyorlar.
Ayrı baş çekiyorlar.
Ana muhalefet hâlâ sıkıntılı.
Bir zamanlar ortaklık yaptıkları İYİ Parti istifalarla çalkalanıyor.
Dedikodularla boğuşuyor.
Dün iktidar oluyorlardı.
Hatta olmuşlar gibi seçim gecesi sevinmişlerdi.
Ancak muhalif partiler çabuk dağıldılar.
Tabanları olanlardan çok rahatsız.
Ne zaman toparlanırlar?
Ne zaman güçlenirler?
Ne zaman kendi kendilerine muhalif olmaktan kurtulurlar da ne zaman iktidara muhalif olurlar bu merak ediliyor.
Çünkü ülkenin güçlü bir muhalefete ihtiyacı var.
Muhalefete bakıyorum, iktidara muhalif olmaktan çok kendi kendilerine muhalifler.