NE BU ŞİDDET BU CELAL!

Ne bu şiddet bu celal!
Ne oluyoruz?
Bu hırs bu gözü dönmüşlük...
Bu intikam duygusu neden?
Gazeteciye saldırı...
Doktora saldırı...
Hastabakıcıya saldırı...
Herkes herkese saldırıyor.
Milletvekilinin gazetecilere...
Hasta doktora...
Hasta sahibi hemşireye...
Davalı avukata...
Yolcu şoföre...
Şoför yolcuya saldırıyor.
Bir bahane...
Bir söz...
Bir reddetme...
Bir kabullenmeme...
Bir istememe...
Bir hoşa gitmeme durumunda anında beynimiz de şimşekler çakıyor.
Ve saldırıyoruz.
Hiç beklemediğimiz...
Hiç ummadığımız..
Hiç yakıştıramadığımız kişilerden saldırı geliyor.
Şok oluyoruz 
İnanamıyoruz yapılana.
Polise saldırıyorlar...
Bekçiye saldırıyorlar...
Belediye başkanına saldırıyorlar...
Siyasetçiye saldırıyorlar.
Siyasetçiler de saldırıyorlar.
Herkes barut fıçısı.
Pimi çekilmiş bomba gibiyiz.
Ne zaman...
Nerede...
Nasıl...
Ne şekilde...
Ne için saldırı oluyor önemli değil.
Önemli olan o an sigortaların atmış olması.
O an patlıyoruz.
Kendimize hâkim olamıyoruz.
Saldırıyoruz.
Annemize babamıza bile saldırıyoruz.
Hatta öldürüyoruz.
Bu ne büyük gaflet.
Abimize, ablamıza...
Bizden küçük kardeşimize...
Eşimize dostumuza...
Apartmanda yan komşumuza...

Markette kasiyere...
İş yerinde müşteriye...
Sürekli bir saldırı, darp etme haberi alıyoruz.
Görüyoruz, şahit oluyoruz.
Bir haller oldu bize.
Uysallığımız gitti içimizdeki şeytan dışımıza çıktı.
Her an her yerde şiddete başvuruyor...
Celalleniyor önümüze kim çıkarsa çıksın...
Erkek bayan, kadın kız, çoluk çocuk, yaşlı genç demiyor hemen kas gücümüzü kullanıyoruz.
Bu bize yakışmıyor.
Benim bir sözüm var:
Hayvanlar kas gücünü insanlar beyin gücünü kullanır.
Bize insan olmak yakışıyor.