NE GÜNLERDİ O GÜNLER!
Ne günlerdi o günler!..
Gidip gelmeyesi günler.
Korku...
Panik...
Tedirginlik...
Şüphe...
Tedbir her an yaşamımızdaydı.
Kimseye yaklaşamıyor...
Kimse yaklaşmıyor...
Herkes geri duruyor.
Mesafeler konuyor...
Uyarılar yerlere dek yazılmıştı.
"Uzak dur" yazıyordu!
Az mı tartışıldı...
Uyarıldı insanlar.
Toplu taşıma araçlarında...
Uçaklardan vapurlara...
Servislerden iş yerlerine dek...
Bürolardan ofislere...
Okullardan kahvelere...
Marketlerden pazar yerlerine dek maskelendik.
Tartıştık.
Hatta maske takmayanlarla kavgalar edildi.
Korkudan evden dışarı çıkamaz olduk.
Çıkanlara cezalar yazıldı.
Elleri yıka...
Olmadı, bir daha...
Dezenfekte ettik her tarafımızı.
Olmadı...
Farklı farklı şeylere yöneldik pandemi döneminde.
Hastalananlara acıdık.
Virüs yakaladı mı öldürüyordu.
..Ve ben yakalandım!
Önce "Yok bir şeyiniz" dediler.
Ciğerlerim dışarı çıkacak gibi öksürüyordum.
Tıp Fakültesi’ne gittim ve anında yanımdan kaçıştılar.
Haklıydılar.
Çünkü ölüm kol geziyordu.
Hemen sarıp sarmaladılar beni.
Yatırdılar anında.
Sonra bir odaya koydular.
Tedavi için geldiklerinde vücutları bembeyaz örtülü...
Başlarına dek kapalı...
Maskeli...
Gözlüklü, eldivenlilerdi.
Kapıyı iki parmak aralayıp:
"Ali Bey üstünü ört, konuşma, kımıldama, bir şey sorma, biz
odadan çıkana dek bekleyin" diyor, uyarıyorlardı.
İğneler, ilaçlar, haplar...
Yemek getirenler bile odanın kapısını aralayıp yemeği hemen
oraya bırakıp kaçıyordu.
Ne günlerdi o günler!..
Gidip gelmeyesi günler.
Özgür dünya hapsedilmişti.
İşte ne olduysa o zaman oldu.
Dünya değişti.
Değişim her yere yayıldı.
Savaşlar başladı.
Sıcak savaş Ukrayna'yı vurdu.
Biyolojik savaş yeniden hortladı.
Daha pandemi döneminin baskısını üzerimizden atamadan şimdi
farklı bir bulaşıcı hastalık yayılmaya başlamış
İlki ta Çin'den yola çıkmıştı.
Şimdiki ta Amerika’dan geliyormuş.
Almanya’ya ulaşmış bile.
Biz millet olarak biraz böyle şeylere önce dikkat etmiyor...
Ciddiye almıyor...
Sonra korku dağları sarınca heyecanlanıyor...
Elimiz ne ayağımız birbirine dolaşıyor.
Ölümler yakınımıza dek gelmeyince hesaba almıyoruz.
Başa gelince de geç kalıyor; ah vah ile dövünüp duruyoruz.
O günler gelmesin!
O yıllar bir daha yaşanmasın...
Biz böyle diyoruz ama dünya nüfusunu azaltmaya karar verenler
bildiklerini yapmaya devam ediyorlar.
Maskeler tekrar çıkacak gibi.
Çıktı bile aslında.
Toplu olma hallerinde...
Camilerde...
Metrolarda...
Toplu taşıma araçlarında...
Hastanelerde...
Okullarda...
Sınıflarda ve toplu çalışma ortamlarında maske takma
zorunluluğu var.
Aman dikkat!
Sağlıkla yaşamak için maske geri geliyor.
"Ben takmam" deme.
Tak ve sağlıklı yaşa.
Yoksa ölüm kol gezmeye devam ediyor.
O günler geri gelmesin diyor...
Temenni ediyoruz ama!..