Ne ittifak ne koalisyon!

Kıymetli okur, 14 Mayıs’a bir aydan az bir zaman kaldı.

Artık bir karar vermek zorundayız. Bu kararı hep birlikte aklı selimle almalıyız.

Görünen köye kılavuz aramanın anlamı yok.

Ne yazık ki Türkiye, demokratik anlamda bir iktidar yarışından yine mahrum bırakılmıştır.
Bu kez bu mahrumiyetin kaynağı muhalefettir.
‘Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin’ yaklaşımının vaat ettiği terördür, bölünmedir, ABD ve
AB’nin uysal koyunluğudur.
Bizim itiraz eden bir Türkiye’ye ihtiyacımız var.
Bölgesindeki adaletsizliğe, küresel sistemdeki haksızlıklara başkaldıran bir Türkiye
istiyoruz!
Ram olan, emir alan, aferin bekleyen bir Türkiye değil kendini aşan bir ülke hayali
kuruyoruz.
Ve görüyoruz ki günümüzün global şartları bunu demokrasi, hak, hukuk, özgürlük, adalet
gibi gayriciddi romantik eğilimlerin istismar ettiği bir takım sıvılaşmış kavramlarla değil aynı
hedefe doğru toplu çarpan kalplerin içselleştirdiği açık ve net kavramlarla sağlayabiliriz.
Değişen dünya düzeninde Türkiye’nin yeri neresi olmalıdır?
Ekonomik anlamda AB’nin taşeronluğunu, bölgesel siyasi denklemde ABD’nin
lejyonluğunu, küresel siyasette İngiliz’in piyonluğunu bu ülkeye layık görenler var.
Evet, ekonomimiz yaralı... Evet, hepimiz geçim sıkıntısı içerisindeyiz... Ama bunların hiçbiri
kalıcı değil!
Kalıcı olan bu topraklardır. Bize ait bu topraklar!
Öle öle var olduğumuz bu toprakların ebediyette kadar bize ait kalması en büyük
vazifemizdir.
Bir Türk olarak, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ödevlerimiz ve vazifelerimiz var.
Asli vazifemize karşı tehdit oluşturan unsurlara düşmanlıktan kaçamayız!
Bir takım yumuşak ve esnek kavramların istismarıyla zihnimizin bulanmasına müsaade
edemeyiz.
Türlü rezillikleri özgürlük diye yutturmaya çalışan ve bunu politik bir argüman olarak
kullanıp kitleyi maniple eden sorunlu zihinlere geçit veremeyiz.
Bir takım uluslararası fonların küresel amaçları doğrultusunda beslediği bazı sanatçı
kostümlü asalakların ihanet kumpanyasına perde aralamamalıyız.
Ortada ülkenin bütünlüğüne bir tehdit var.
Ortada ülkemizin geleceğine bir tehdit var.
Ortada ülkemizin değerlerine bir tehdit var.
Ortada ülkemizin refahı ve huzuruna bir tehdit var.
Bu tehdidi göre göre bile isteye ateşe atlamak bize ne tür bedeller ödetebilir düşünmeliyiz.
Bir yanda pazarlıksız ülke menfaati için kurulmuş bir ittifak var.
Diğer tarafta ne ittifaka ne de koalisyona benzeyen bir yapı var...
Yakın tarih okuyan herkes bilir. Söyleyin Allah aşkına böyle 7 partinin bir araya gelerek
kurduğu bir koalisyon mu var?
1 Cumhurbaşkanı, 5 yardımcı artı 2 de hem belediye başkanı hem cumhurbaşkanı
yardımcısı bir de gölgedeki yardımcı...
Ucube dedikleri sisteme öyle bir yerleşiyorlar ki hiçbir boşluk yok! Yav hani bunu
değiştirecektiniz! Niye bu kadar yerleşiyorsunuz?
20 yıldır iktidar olmayı beceremeyenler, ittifak kurmayı da koalisyon kurmayı da
beceremedi...
Tükenmişliklerine çare ararken döndüler dolaştılar yine bula bula HDP’yi buldular.

Bölücü terör örgütü pkk’nın siyasi uzantısı konumundaki bu ihanet tayfasının Türkiye’nin
demokratik ve özgürlükçü şartlarından istifade ederek geliştirdikleri terör eylem ve
söylemleri, terörist seviciliği bir salgına dönüştü tüm muhalefete bulaştı sanki...
Kime ne söz verdiği belli olmayan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, halen Sırrı Sakık’ın çağrısına
cevap veremedi.
O yanıt vermedi ama terör mahallesi şimdiden bebek katili için özgürlük naraları atmaya
başladı.
6-7 Ekim olaylarında ülkede bir iç karışıklığa kalkışmayı örgütleyen Demirtaş için pembe
rüyalar görmeye başladı.
Neymiş Türk Askeri silah bırakacakmış!
Neymiş operasyonlar duracakmış!
Neymiş kaçak ticareti canlanacakmış!
Neymiş uyuşturucuyu yine eskisi gibi istedikleri şekilde satabileceklermiş!
Neymiş sadece Doğu ve Güneydoğu değil İstanbul da onlarınmış!
Bu aklı evvel eşeklere çüş değil de ne denir!
Sanıyorlar ki bu milletin askeri sadece üniformalı!
Ölüme atılmak için vatanına oluşabilecek en ufak bir tehlikeyi dört gözle bekleyenler var.
7 nesildir öldüğümüz bu toprakta bizi ölümle korkutamazlar!
Birileri korkar!
‘Ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalıştılar’ deyip raks ede ede sofraya dönenler var.
Sözüm ona ‘Türk Milliyetçisi’ kesilip teröristlerin kirli emellerine kapı aralayanlar var.
Sanmasın ki onların planları da görülmüyor!
Köprüyü geçene kadar dayı dediğiniz ayılar, şimdi tepenize çıktı!
Küçük beyni okyanus ötesinden güdümlü taklacı güvercinleriniz yine ilk sıralara yerleşti.
Bunlarda ne Türk kaldı ne de milliyetçiliği!
Yazık!
Bunlar bir de diyor ki orada da Hüda-par var.
Kafaları bu kadar basıyor işte!
HDP’nin sizin ittifakınıza etkisi ile Hüda-par’ın diğer ittifaka etkisi aynı mı?
HDP size her şeyi yaptırıyor, talimat veriyor, sizden istediğini alıyor.
Hüda-Par 3 vekil adaylığı aldı ve oturduğu yerde oturuyor.
Siz ise kucaklaşmayı yanlış anlamışsınız!
Çok yazık!