O anlar

Deprem felaketinin izleri yıllar geçse de kapanacağa benzemiyor.

O anları yaşayanların unutulmayacak anıları var artık.
Dehşet anları zihinlerde öyle yer etmiş durumda ki…
İnsanlar birbirlerine anlatırlarken tekrar o anları yaşıyorlar.
Yüzleri geriliyor…
Kalp atışları hızlanıyor…
Gözleri anlamsız bakıyor.
Belli ki o anların verdiği hissiyat tüm bedenleri sarmış durumda.
Saat 04.17...
Bir depremzede, diğer bir depremzedeye o geceyi anlatıyor:
“Uyku tutmamıştı.
Kalkıp bir bardak su içesim geldi.
Mutfağa geçtim, bardağa su dolduracaktım ki sarsıntı başladı.
‘Geçer şimdi’ dedim.
Çünkü hep öyle oluyordu.
Önce hafif bir sarsıntı oluyor sonra geçip gidiyordu.
Bu kez öyle olmadı.
Evde ben, eşim, kızım ve torunlarım vardı.
Sarsıntı şiddetlenerek artmaya başladı ve ne yapacağımızı bilemiyorduk.
Evde olan herkes, çocuklar dahil yataklarından fırlamışlardı, çünkü yataklar denizdeki sandal misali deprem dalgalarıyla savruluyordu.
O halde dış kapının önüne dek gelmiş ve kendimizi dışarı atmak istiyorduk.
Ben mutfakta bardağı bırakmamla, sofaya koşmam bir oldu.
Ancak yürümek ne mümkün!
Deniz dalgaları gibi bir sağa bir sola savruluyorduk.
Bu arada çocukların bağrışmaları, feryatlar ve Yaradana sığınma bağrışmaları arşa çıkıyordu.
Dairemiz yedi katlı, apartmanın ikinci katındaydık ve sıtmaya yakalanmış insan misali koca bina tir tir titriyordu.
Benim tutunduğum binanın taşıyıcı kolonlarından biriydi ve öyle şiddetli sarsılıyorduk ki beton kolon, ha patladı ha patlayacak!..
Zaten patladığı anda apartmanın yerle bir olması içten bile değildi.
Hepimiz birbirimize sarılmış, ‘Allaha Allah, estağfurullah ve kelime-i şehadet’ getiriyor ve ‘Allah’ım sen koru bizleri’ diye yalvarırken, bir yandan da kapı girişindeki elbise dolabından mont, palto ne varsa üzerimize giymek istiyor, diğer yandan da yatakta giydiğimiz giyeceklerden kurtulmak için üzerimize başka şeyleri alma telaşındaydık.
Sallantı iki dakikaya yakın devam etti ve sonra yavaşladı.
..Ve durur gibi oldu ki işte o anda biz kendimizi dışarı attık ki ne atalım!
Sitedeki tüm insanlar kendilerini dışarı atmış; ağlayanlar, bağıranlar, feryat edenler, Allah’a sığınarak yalvaranlar…
Ortalık zifiri karanlık ve anormal derecede soğuktu.
Hemen arabaya geçerek çalıştırdık ve siteden biraz uzaklaşarak beklemeye başladık…”

DEVAM EDECEK…