Olmadı olmadı

Olmadı olmadı...

Bir türlü inandıramadı.

Ne söylediyse anlaşılmadı.

"Üç yüz milyar buldum" dedi.

Kimseye inandıramadı.

"Emeklilere 15 bin lira bayram ikramiyesi vereceğim" dedi.

İnandıramadı.

"Otuz bin lira emekli maaşı vereceğim" dedi ancak...

İnandıramadı.

"Demokrasi getireceğim" dedi.

İnandıramadı.

Dışarıya vaatleri vardı.

"Amerika ile birlikte olacağız" dedi.

Oysa kimse ABD'ye güvenmiyordu.

"YPG bize mi saldıracak" dedi.

Oysa saldırıyorlardı.

"Suriye'de ne işimiz var" dedi.

Oysa çok işimiz vardı.

"Libya’da ne işimiz var" dedi.

Oysa orası ‘Mavi Vatan’ımızın ileri uç karakoluydu.

"Rusya'ya güvenemeyiz" dedi.

Oysa dış politikada kimseye güvenmiyoruz.

"Tezkereye hayır" dedi.

Oysa tezkere milli güvenlik sorunu idi.

Olmadı olmadı...

Bir türlü kendine inandıramadı.

Bakanlıkların kapısına gitti.

Bürokratlara çıkıştı.

Memurlara kızdı.

İşçilere sitem etti.

Kendilerine güvenmelerini istedi.

Oy istedi herkesten!

Vermediler...

İş adamlarıyla toplantı yaptı.

Destek istedi.

Gençlerle bir oldu.

"Bahar gelecek" dedi.

Kendine inandıramadı.

Bir türlü olmadı.

Erdoğan karşıtı muhaliflerin hepsiyle bir oldu.

Güç birliği oluşturdular.

Vermedikleri vaat kalmadı.

Umut aşıladılar.

Tutmadı.

En sivri dilleri ile çıkışlar yaptılar altılı masa ortakları.

Herkese göz kırptılar.

Devrimciyle devrimci oldu, ülkücüyle ülkücü...

"Aleviyim" dedi mezhebini açıkladı.

Oysa hiç gereği yoktu.

Ne dediyse olmadı.

Ne anlattıysa tutmadı.

Olmadı olmadı.

Bir türlü olduramadı.

Seçime gidildi.

Kazanamadı.

Öyle ki Meclis’e taşıdığı partiler daha dün bir, bugün iki eleştirmeye başladılar Kılıçdaroğlu'nu.

Olmadı.

Ne yaptıysa, ne ettiyse olmadı.

Böylece sonun başlangıcı göründü.

Olmazsa olmuyor demek ki!

Zorla değil...