ÖLÜME DOĞMAK

Ölüme doğuyor bebekler.

Bomba seslerine doğuyorlar.

Ninni sesleri yok.

Yalancı emzik yok.

Çıngıraklı oyuncaklar yok.

Sallanan beşikler yok 

Ölüm var.

Ölüme doğmak var.

İsrail'in vahşetine doğmak var.

Doğarken annesini kaybeden bebeklerin dudakları anne sütünü emmeden ölüme doğuyorlar.

Ana kucağında anne kokusunu içine çekerek uyumuyor bebekler Gazze de.

Geceler zifiri karanlık.

Kulakları çınlatan bomba sesleri var.

Sonrasında karanlığı delen bomba ışıkları var.

Düğün eğlencesinin çatırdayan ışıklı havai fişekleri değil onlar.

Ölüme doğan bebekleri azrail'e teslim etme var.

Dünyayı göremeden ahirete, cennete yürüyor bebekler.

İnsan sanılan sadistlerin ölüm kusmalarına doğuyor bebekler.

El bebek gül bebek sevilmeden meleklerin kucağına bırakılıyor bebekler.

Daha emeklemeden.

Daha ayakta durmaya çalışamadan.

Daha süt dişleri çıkmadan.

Daha ilk adımlarını yürümeye atmadan ölüme yürüyor bebekler.

Ölüm elbetteki haktır.

Allah'ın emridir.

Daha hayatı bilemeden, tanımadan İsrail'in ölüme zorlaması var.

İsrail öldürüyor insanlık izliyor.

Yürekler paramparça Gazze de.

Dünya da feryatlara kulaklar tıkalı.

Utansın "insanım" diyen insanlık.

Dayanmak zor.

Tahammül zor.

Sabretmek zor.

Nereye kadar ne zamana kadar sabır?

Gazze sokaklarında ölüm kol gezerken neyin sabrı?

Biliyor musunuz, Gazze de sokaklarda kediler köpekler kuşlar yok.

Göremezsiniz.

Çünkü İsrail'in ölüm kuşatmasından kaçtılar.

Filistinli kaçmıyor.

Direniyor.

En kutsal olan vatanlarına sahip çıkıyorlar.

Bebekler ölüme doğarken vatan toprağına doğup vatan toprağına gömülsünler diye Filistinli orada.

İnsanlık ise dışarıda.

Dışarıda Gazze'deki ölümleri izliyor.

Ölüme doğan bebekleri izliyor.

Bu vicdansızlık insanlığı boğar.