Önlem almayı bilmiyor muyuz, Sevmiyor muyuz?
Neredeyse bir haftadır hem meteoroloji hem AFAD hem de valilikler düzenli olarak Marmara bölgesi ve özellikle Bursa için şiddetli yağış, sağanak ve buna bağlı olarak oluşabilecek sel felaketleri için uyarıda bulunuyor. Fakat geçtiğimiz bu iki gün boyunca gelen haberler gösteriyor ki, değil bir hafta, bir ay öncesinden de uyarılara başlansa yine aynı manzaralarla karşılaşacağız. Nedendir bilmem ama bizim halkımızın hiç önlem alma alışkanlığı yok. Hep bir "kervan yolda düzülür" mantığıyla hareket ediyorlar.
Sel sularıyla sürüklenenler, yolda kalanlar, otobüs duraklarına sığınanlar… Memleketimizde sıradanlaşan ve normalleşen yağmur manzaraları bunlar.
Sadece yağmur haberleri için de değil üstelik, kendimi bildim bileli uzmanlar bizleri uyarır, bizler dinler geçeriz önlem almayız. Depremlerde büyük kayıplar vermiş bir toplum olarak depreme karşı büyük önlemler almamız beklenirken çoğu şehirde acil toplanma alanı bile yok.
İki kuruş fazla kazanmak için malzemeden kısan, insanın canını hiçe sayan insanlıktan nasibini almamış müteahhitlere zaten diyecek lafım yok… mühendislere de diyecek sözüm yok çünkü bilirseniz ki bizim ülkemizde işi bilenin değil parası olanın sözü geçer. Fakat söylemem gerekir ki bu bozuk yapıların ruhsatlarını verenlerin denetlenmesi konusunda bir boşluk, mekanizmada bir eksiklik olduğu da apaçık.
Her deprem sonrasında televizyonlarda, gazetelerden uzmanlar bas bas bağırıyor, büyük Marmara Depremi kapıda diye fakat en iyi ihtimallerle bile milyonlarca evin yıkılması olası bir tablo.
Yani genel tabloyla baktığımızda aslında hep uyarılıyoruz fakat toplum olarak ya önlem almayı bilmiyoruz ya da önlem almayı sevmiyoruz. Çünkü bu kadar uyarıya, felakete ve örneğe rağmen hala ısrarla tekerrür eden olaylara kaç ülkede rastlanır bilemiyorum.
Uzun lafın kısası ya önlem almayı bilmiyoruz ya da sevmiyoruz. Kim bilir belki de bu önemler işimize gelmiyordur…