Oooh, ne alâ ne alâ!..

Oooh, ne âlâ ne âlâ…

Ağzına gelen her şeyi söyle.

Hakaretin en ağırını yap.

Çirkin sözlerin en âlâsını sırala.

Üstüne basa basa da yayınlanmasını iste.

Milyonlarca seçmene "geri zekâlı" de.

Cumhurbaşkanına dek söylemediğini bırakma.

Bir erkek gibi bir küfretmediğin kalsın.

Sonra da bunun adına "düşünce özgürlüğü" densin.

"Fikir özgürlüğü" densin.

Ooooh, ne âlâ ne âlâ.

Sıradan bir söyleşi sayılsın.

Ettiğin hakaretin yerine ulaşması...

Duyulması...

Bilinmesi...

Yazılması...

Yayınlanması için döne döne ısrar et.

Bastır.

Öne çıkar...

Bilinmek, tanınmak iste...

Takdir edilmek gibi bencilliğin olsun.

Tüm ülke bu isteğini bir anda görsün.

Seni tanısın, bilsin.

Adını dillendirsin.

Ve sen bir anda gündeme otur.

AK Parti ve MHP'li seçmenlere hakaret etmenin zevkini yaşa.

Birileri de kalksın seni övsün.

Öne çıkarsın.

Sana sahip çıksın.

Başını okşasın.

Sırtını sıvazlasın.

Hatta ülkenin en büyük makamına söylediğin sözler, saydığın hakaretler için adeta iltifat edilsin sana.

Muhalefet lideri ise "İyi ki varsın" desin.

Muhalif kişilerce neredeyse "ağzına sağlık, bizim açıkça söyleyemediklerimizi sen söyledin"

"Cesaretin için seni kutluyorum"

"Ettiğin hakaretler için sana bravo" denilmeye çalışılsın.

Oooh, ne âlâ ne âlâ.

Bu genç bayana yakında TV dizilerinde rol verip oynatmazlarsa şaşarım.

Ettiği hakaretler onu ne kadar şöhret etti gördük.

Sırada film ve diziler var.

Burası Türkiye "olmaz öyle şey" demeyin.

Bakın, ağzına gelen her hakareti yapıyor sonra neredeyse baş tacı yapılıyor.

Atalarımız demişler ki:

"Küçük kalkar büyüğe bakar" 

TBMM gibi büyük bir makamda büyükler ağzına gelen hakaretleri söylerlerse küçükler de onlara bakar işte böyle dilediğini söyler.

Oooh, ne âlâ ne âlâ.