Orada dur!

Orada dur.

Bir ülkenin halkı tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanına bu şekilde hakaret edilemez.

Edemezsiniz.

Bir milletvekilinin ağzından bu derece çirkin bir söz söylenmesi hoş karşılanmaz.

Siyaset hakaret mercii değildir.

Siyasetçi, her ağzına geleni söyleyen kişi değildir.

Ülkenin en saygın makamları, gittikçe en çirkin en olumsuz en nahoş cümlelerin sarf edildiği yer durumuna getiriliyor.

Bu gidişat iyi gidişat değildir.

Siyaset hakaret edilerek yapılamaz.

Ülkeyi yönetenlerin, yönetecek olanların, yönetmeye talip olanların, seçilenlerin, seçilmişlerin ve onları seçenlerin saygınlığı ayaklar altına alınmamalıdır.

Meclis kürsüsünden en ağır hakaretler!

En ağır eylemler!

En ağır darplar ve en ağır hakaretler!

Bu mudur siyaset?

Böyle mi olurmuş siyaset?

Böyle mi konuşur siyasetçiler?

O zaman ülkenin geleceği olan gençlere hangi saygınlığı hangi sevgiyi, dostluğu, arkadaşlığı,  yönetimleri, makamları nasıl öğütleyerek bırakacağız?

Onlara böyle mi örnek olunacak?

Siyaset Türkiye de böyle yapılır mı diyeceğiz?

Bu milletin yarısından fazlasının oyları ile seçilmiş bir cumhurbaşkanına hakaret edilerek mi siyaset yapılır diyeceğiz?

Orada durun bakalım.

Siz o makama seçilen kişiyi sevmeyebilirisiniz.

O makamı takmayabilirisiniz.

O makamı ciddiye almayabilirsiniz.

Oraya seçilen kişiye husumet besleyebilirsiniz.

Ancak bu demek değildir ki ona hakaret edebilirisiniz.

Orada durun bakalım.

Çünkü o makama ve o makama seçilen kişiye hakaret onu seçenlere yapılmış olur.

Yani millete yapılmış olur.

O makam hakaret edilecek makam değildir.

Orada durun bakalım.