Özel’in kafası karışık!
Başlıkta, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’den bahsediyorum.
Partisinin grup toplantısında Sayın Özel 28 Şubat’a dair öyle ifadeler kullandı ki hayret doğrusu!
Kamuoyunda ‘Postmodern Darbe’ olarak bilinen ve ‘bin yıl süreceği’ düşünülen 28 Şubat’ın üzerinden 27 yıl geçti.
O gün doğan bugün 27 yaşında olan belki de binlerce vatandaş, şayet yakın tarih okuması yoksa 28 Şubat’a dair hiçbir şey bilmiyor.
Hadi gençleri de geçtik, bugün orta kuşaktan birinin kolunu tutup ‘28 Şubat nedir?’ diye sorsan herhalde Sayın Özel ile aynı kafa karışıklığını yaşadığını görürüz.
Nedenleri, sonuçlarıyla 28 Şubat öncesi ve sonrası artık unutuluyor gibi...
Şubat başı Sincan’da çarşı iznine çıkan tanklar da!..
Batı Çalışma Grubu da!..
‘Balans ayarı’ da!..
Cumhurbaşkanı S. Demirel başkanlığındaki 9 saatlik MGK’nın 18 maddelik kararları da!..
Başbakan N. Erbakan’ın bildiriye itirazı ve sonrasındaki imza tartışmaları da!..
FETÖ elebaşının, darbecilerden yana tavırla hükümete ‘Beceremediniz artık bırakın’ çağrısı da!..
Genel Kurmay’ın “…Atatürk’ün kurduğu modern ve laik Türkiye Cumhuriyeti devletinin nitelikleri değişmeyecek, değiştirilemeyecektir. Bunlar; Tek millet, Tek vatan, Tek devlet, Tek dil, Tek bayrak, olarak ifade edilmektedir” ifadeleriyle biten ‘İrtica Brifingi’ de!..
Erbakan’ın istifası da!..
Partisinin kapatılması da!..
Unutuluyor!.. Özellikle de mağdurlarınca unutuluyor ki o günün mağdurları, bugün mağduriyetlerini gideren liderin karşısında hizalanıyor…
Kimisi de bunları hem umursamıyor hem bilmiyor.
Bazısı var ki bilmiyor ama umursuyormuş gibi yapıyor. İşte bu tam da Özgür Özel! Ve ‘yeni CHP’nin tabanı…
Özgür Özel, dünkü grup toplantısında 28 Şubat’a yönelik değerlendirmelerde bulundu. Bu noktada izninizle arz edeyim bugün 49 yaşında olan Özel, 28 Şubat tarihinde 22 yaşındaydı.
Özel şöyle diyor:
“Yarın, 28 Şubat. 28 Şubat, demokrasi tarihimize postmodern darbe olarak geçmiş, o dönemde tankların yürümesiyle birtakım brifinglerle demokratik ülkelere yakışmayan birtakım gelişmelerin yaşandığı, bazı öğrencilerin eğitim-öğretim hakkıyla ilgili mağdur edildikleri ve CHP olarak da ben bugünkü genel başkan olan Özgür Özel’in o günkü tutumuyla da o gün yaşananları demokrasi dışında bulmuş, eylem koymuş ve o gün de demokrasinin yanında durmuş birisiyim…”
Sayın Özel, siz o tarihte üniversite son sınıftaydınız. Ve o tarihte üniversitelere başörtülü kızlar alınmıyordu. 22 yaşındayken bu konuda ne yaptınız acaba kamuoyunu bilgilendirir misiniz?
Elbette seçim gündeminde sizin bu dedikleriniz irdelenmeyecek ama kitlenizi bu kadar da aptal yerine koymayın… İçlerinde okumuş insanlar olan seçmeninizin aklıyla alay etmeyin…
Özel grup hitabına şöyle devam ediyor:
“O günkü tartışma, askeri vesayet tartışması idi. Askerin, yönetim organları üzerine baskı yapıyor olma tartışmasıydı. Askeri vesayet ortadan kalktı diyorlar. Oysa askeri vesayet şöyle ortadan kalktı; askerin siyasete müdahalesi ortadan kalkmadı, iktidara müdahalesi ortadan kalktı. Şimdi askeri, askerin aldığı kararları, takındığı tutumları sanki ordu bir partinin ordusuymuş bir ittifakın ordusuymuş gibi yapan ve muhalefete karşı olur olmaz tutumlar içinde olan; işte Jandarma Genel Komutanlığı’nın Twitter hesabını Süleyman Soylu’nun troll ordularının kullandığı, bir bakan danışmanının arka cebinde Milli Savunma Bakanlığı’nın, Jandarma Genel Komutanlığı’nın ya da kıyılar genel komutanlığının tivit hesaplarının bulunduğu bir süreci yaşadık hep beraber.”
Özel’in birebir deşifre bu sözleri peş peşe okunduğunda öylesine büyük bir anlam kaosu barındırıyor ki hele dinleyince ‘yahu ne diyorsun’ demek geliyor insanın içinden.
Özel’in metinlerini kim yazıyorsa belli ki adam konuşamasın diye kurguluyor.
Neyse devam edelim, Özel şunları da söylüyor:
“Askeri vesayet iktidar üzerinde değil ama muhalefet üzerine yaptığı açıklamalarla yarattığı tartışmalarla sürüyor. Bir siyasetçinin açıklamaları üzerine o siyasetçiye yönelik hedef alan açıklamaları yapıyorlar. Bu iktidardayken kabul görmüyor itiraz ediyoruz ama muhalefetteki bir figür olunca hepsi birden susuyorlar. O baskı döneminde olanlardan şikâyet edenler, bugün devletin televizyonunu partinin televizyonu, devletin ajansını bir ittifakın ajansı, devletin bütün imkanlarını kendilerine tahsis etmiş durumdalar. Ve bugün 28 Şubat sürecinde yaşananların muhalefet açısından her gün yaşandığı, 28 Şubat’ta öğrencilere yaşatılanların bugün her gün yaşatıldığı bir sürece gittiler.”
Bu sözlerle Özel, 28 Şubat’ı önemsizleştiriyor. Sonra da şöyle diyor:
“28 Şubat’ın geçmişte yarattığı mağduriyetlere hep birlikte itiraz ettik. O konuyla ilgili hep birlikte tutum aldık. Almaya da devam ediyoruz. Ama 28 Şubat’ın bir mağdurları daha var ki onları burada anmazsak, onların hakkını aramazsak çok büyük bir haksızlığa ortaklık etmiş oluruz. Emir-komuta zinciri içerisinde o günkü şartlarda o gün kendisine verilen talimatla ispatlanan ispatlanmayan yazılı yazısız emirlerle onla bunla ama şu anda 28 Şubat davasında içerde insanlar yatıyor. 84 yaşında Çetin Doğan yatıyor. 83 yaşında Fevzi Türkeri. 83 yaşında Yıldırım Türker. 79 yaşında Cevat Temel Özkaynak. 78 yaşında Erol Özkasnak. Ben ziyaret ettiğimde kiminin yanağı delikti beslenemiyordu kanser rahatsızlığından. Kimi birkaç dakika önce söylediğini hatırlayamaz hale gelmişti. Kimi tek başına yürüyemiyordu. Bu neyin kini, neyin intikamı?”
Bu ne perhiz ne lahana turşusu! Hem mağdurun yanında hem mağdur edenin. Bu ne yücelik beyim…
‘Nasılsa bunlar anlamıyor’ diye konuşuyor herhalde ki Sayın Özel, paradokslarını komplo teorisiyle zenginleştirerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şöyle seslendi:
“Sen 28 Şubat sürecinin dümen suyuna girdin. Devamında partinin iktidara getirilmesi sağlandı. Sen Amerikan destekli bir projenin Amerikan destekli bir figürüsün. Şimdi de çıkmış, belki de iktidarını borçlu olduğu o süreçte bir suçu bir günahı olmayan, o gün ne yaşandıysa yaşandı, 30 yıl sonra artık torununun yanında evladının dizinin dibinde belki hayatının son günlerini geçirecek olan bir huzurlu nefese muhtaç bu güzelim insanlara içerde tutarak zulüm ediyorsun.”
Bu sözler üzerine ‘herhalde Sayın Özel, bir sonraki grup konuşmasında 15 Temmuz darbecilerine özgürlük isteyecektir’ diyor herkes…
Son olarak Sayın Özel’e bir tavsiye kendisine iyi bir metin yazarı bulsun, yoksa bu hitap tarzıyla işi zor.
Saygıyla…