Refah en çok emeklinin hakkı
Ülkemizde refahı en çok emeklilerimiz hak ediyor.
Döneminin şartları itibarıyla eğitimde fırsat eşitsizliğinin mağduru olmuş, vatandaşlık haklarına tam anlamıyla erişemezken ödev ve bedellerini fazlasıyla ödemiş, ömrü çalışmayla geçmiş, ülkesine ve milletine bağlı bir şekilde hep üretme derdinde olmuş emeklilerimiz, her şeyin en iyisini hak ediyor.
Özellikle de girişimci olarak devlete yük olmadan geçimini sağlamış, vergisini vermiş, primini ödemiş esnaf ve işçi emeklileri, baş tacı edilmeli ve kamu emeklilerinden de önde olmalıdır.
Ama görüyoruz ki kamu emeklileri, her dönem istediğini alırken söz konusu diğer emeklilerimiz giderek küçülen bütçesiyle adeta yoksunluğa mahkûm oluyor.
Yahu bu işte bir terslik var! Vatandaşın vergisiyle maaş alan nasıl vatandaştan çok kazanır? Neyse orası biraz çetrefil, şimdilik bağlamdan kopmayalım.
Geçtiğimiz gün ‘Emekliler için önerilerim’ başlıklı yazıma çok sayıda pozitif geri bildirim aldım. Özellikle düşük ücretli emekli grubundaki tanıdıklarım, destekledi. (https://www.liderhaber.com.tr/emekliler-icin-onerilerim)
Emekli ve çalışan denklemini irdelediğim yazının son bölümünde bazı öneriler paylaştım. Bu önerileri aynı şekilde siyasilere ve CİMER üzerinden yetkililere de ilettim.
Önceki akşam Kabine sonrası Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, beklediğimiz üzere emeklilere ilişkin adımları duyurdu.
2024’ü ‘Emekli yılı’ ilan ettiklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüzde 37,57’lik zamma yüzde 5’lik bir refah payı eklemesi yaparak yüzde 42,6’lık bir zam müjdesi verdi.
Kıymetli okur, bakınız bizler ülkemizin menfaatleri için aklıselim düşünmek zorundayız. Mevcut koşullarda bu zam oranı kabul edilebilir. Lakin en düşük ücret seviyesinde maaş alan emekliler için bu geçerli değildir.
7 bin 500 lira olan en düşük emekli maaşı 10 bin liraya yükseltildi. Fakat gördük ki bu yeterli değil, toplumda ‘Allah bereket versin’ diyenler birkaç haneyle sınırlı kaldı.
Az evvel bahsettiği yazıda da ifade ettiğim emekliler için bazı ayrıcalıklar, en düşük ücretin bu seviyede korunmasıyla zaruri hale geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sesimizi duymuş olacak ki emekli bahsinin sonunda şöyle dedi:
“Amacımız bu vesileyle emeklilerimizin hayat kalitesini artıracak, sosyal haklarını genişletecek, onlara özel hizmetler sunacak yeni hizmetleri devreye almaktır. Sağlıktan ulaşıma, sosyal imkanlardan kültürel faaliyetlere kadar geniş bir yelpazeye yayılan bu hizmetler şimdiden emeklilerimize hayırlı olsun.”
Biz, devletimizin tüm vatandaşı için imkanlarını sonuna kadar zorladığından ve Sayın Cumhurbaşkanımızın samimiyetinden zerre şüphe duymuyor, onun liderliği ve gayretiyle ülkemizde yaşanan ilerlemeyi görüyoruz.
İstiyoruz ki bu büyük reform, daha fazla tabana yayılsın. Bunun için de bahsettiğim yazıda sunduğum önerilere yenilerini eklemek istiyorum.
Öncelikle büyükşehirlerden başlamalı ve ‘Emekli Dostu Kent’ başlığını pekiştirecek projelere imza atmalıyız.
Büyükşehirlerde belediyelerin iştiraklerinde emeklilerimize özel haklar tanımalı, mevcut hakları genişletmeliyiz.
Örneğin, Bursa’da Büyükşehir Belediyesi’nin BURFAŞ tesislerinden emeklilerimizin yüzde 50’ler düzeyinde bir indirimle yararlanmasını sağlamalıyız.
Ulaşımda da aynı şekilde 65 yaş olan ücretsiz şehir içi yolculuk hakkının kapsamını büyüterek daha hizmet geniş bir kitleye yaymalıyız.
Ömrü bir şehirde geçmiş ama o şehrin doğal güzelliklerini neredeyse hiç görmemiş yüz binlerce emeklimiz var. Mesela Bursa’da ama yaşamış ama hiç Uludağ’a çıkmamış…
Emeklilerimiz için kent içi ve dışı turları erişilebilir kılacak adımlar atmalıyız.
Emeklilerimizi hayat boyu öğrenmenin bir aktörü haline getirmeli belediye kurslarına katılımlarını teşvik etmeliyiz.
Yine okumak isteyip de gençliğinde ekonomik veya başka koşullar nedeniyle eğitim alamayan emeklilerimize üniversitelerin yolunu açmalı ve teşvik sağlamalıyız.
Emeklilere yaşadıkları şehirlerde ikametine yakın bölgelerdeki hazine arazilerinden tahsisler vererek toprakla buluşmalarını ve kendileri için üretim yapabilmelerini mümkün kılmalıyız.
Emekli kooperatifçiliğini teşvik etmeli, eğitim ve tarım başta olmak üzere bazı sektörlerde ayrıcalıklar tanımalıyız.
Önceki yazıda ifade ettiklerimi tekrara düşmemek için yazmıyorum. Ama özellikle kültür sanat faaliyetlerinde emekliye özel imkanlar getirmeliyiz.
Emekliyi toplumda hak ettikleri saygın noktaya eriştirmeliyiz. Emekli iyi yaşamalı ki onları gören gençler de çalışırsam ben de iyi bir hayat sürebilirim diyebilsin. Emekliye sunulacak refah, toplumda çalışma motivasyonunu artıracaktır.
Gençlerimize memurluk değil girişimcilik hayali kurdurmak istiyorsak önündeki rol modelleri güçlü kılmalıyız. Yoksa bugün emeklinin haline bakan genç, imkanını bulursa yurtdışına kaçmanın ya da bir devlet dairesinde salla başı al maaşı olmanın hayalini kuruyor. Bu da bizi ileri götürmez, götürmüyor…
Saygıyla…