Rövanşizm löding!
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, henüz aday olamadığı günlere denk gelen yeni yıl mesajında ‘Loading’ yazılı bir a4 ile kamera karşısına geçmişti.
Türkçe ‘yükleniyor’un İngilizce karşılığı: Loading! (löding!)
Peki, yüklenen neydi?
Belki 14 Mayıs öncesinde bunu yorumlamak haksızlık sayılabilir.
Ancak görünen köy kılavuz istememektedir.
Bugün daha net bir şekilde görülüyor, Sayın Kılıçdaroğlu’nun löding ettiği rövanşizmdir!
Öyle ki tüm paydaşları için bu lödingi gerçekleştiriyor.
Kandil, rövanş için hazırlanıyor!
Pensilvanya, rövanşa çoktan bilet aldı!
Bir dönem siyasal İslamcılığın şimdilerde ise siyasal simyacılığın aktörleri, rövanşa bileniyor.
Sayın Kılıçdaroğlu ve yandaşları da tabanlarına aleni şekilde rövanşı müjdeliyor.
Son örneği geçen gün yaşandı.
İktidarın saydığı herkese bir dizi ‘uyarı’ adı altında tehditler savuran Sayın Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı:
“Son 10 güne 2 gün kaldı. Ben son uyarımı yapayım. Fahrettin Altun, Serhat ve ekip arkadaşları Çağatay ile Evren; anlaşmaya çalıştığınız dark web dünyası, sizi yabancı istihbaratın eline düşürür. Cambridge Analytica'cılık oynamak sizin kapasitenizi aşar çocuklar. SON UYARIMDIR!
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bu mesaja şu sözlerle yanıt verdi:
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, ülkemizin stratejik iletişimi için gece gündüz demeden çalışan ve özellikle ülkemize dönük sistematik dezenformasyonla mücadelede büyük başarılar elde eden İletişim Başkanlığımızı, Başkan Yardımcılarım Çağatay ve Evren beyleri, Bilgi İşlem Daire Başkanım Serhat beyi, bir kez daha akıl ve izan dışı iftiralarla karalamaya çalışmış.
Esef duyduk.
Sn. Kılıçdaroğlu’nun tweetlerini yazan AJANS’ın iftira niteliğinde ifadelerle Türkiye Cumhuriyeti Devleti kamu görevlilerini açıktan hedef göstermekte bir beis görmemesi anlaşılabilir.
Ancak, demokrasiyi içine sindirmiş hiçbir siyasetçinin dedikodu ve iftira siyasetine tevessül etmesi, devletin kamu görevlilerini isim isim zikrederek hedef göstermesi kabul edilemez.
Sayın Kılıçdaroğlu, Hatırlatmak isterim ki bu noktada sorumluluk, ülke dışından hizmet aldığınız AJANS’ınıza değil şahsınıza aittir.
Devletimizin ve milletimizin âli çıkarlarını gözetmek sadece iktidarın değil muhalefetin de sorumluluğundadır.
Ayrıca, dezenformasyonla mücadeleyi öncelik haline getiren İletişim Başkanlığımızdan Sn Kılıçdaroğlu’nun rahatsız olması doğru yolda olduğumuzun göstergesidir.
Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasının başından sonuna kadar kurumumuzu hedef alması, çevresindeki “profesyonellerin” elinde bir strateji olmadığını, siyaset üretemediklerini ortaya koymaktadır.
Şunu da söylemezsek olmaz. Bu açıklamayı ne amaçla yaptığınızı, neyin önünü almaya çalıştığınızı çok iyi biliyoruz.
Demokrasiyi ve kamu çıkarını korumak, müzakere kültürünü güçlendirmek adına sosyal medyadaki trol ağlarını, köleleştirilmiş hesaplarla sosyal medyayı manipüle etme yöntemlerini boşa çıkarmaya devam edeceğiz.
Biz, milletimizin emrindeyiz.
Milletin iradesi bizim için kutsaldır.
Liderimiz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a güveniyoruz.
Türkiye Yüzyılı ideali için çalışıyoruz.
Demokrasinin en büyük düşmanlarından biri olarak gördüğümüz dezenformasyonla mücadele ediyor, ulusal ve uluslararası kamuoyunu doğru, hızlı ve şeffaf bir şekilde bilgilendiriyoruz.
Sorumluluk bilinciyle milletimize hizmet etmeye devam edeceğiz.
Takdir yüce milletimizindir.”
Fahrettin Altun’u tanımam. Bir defa bile karşılaşmadım.
Yönettiği kurumla tek temasım hakkım olan basın kartını almak üzeredir.
Kurumun başında Fahrettin olur, Ali olur, Mehmet olur, kim olursa olsun ben, diplomasına sahip olduğum ve 15 yıldan uzun süredir icra ettiğim gazetecilik mesleğine ilişkin basın kartımı alırım.
Bu kartın, tüm meslektaşlarım gibi bana da yüklediği en büyük sorumluluklardan biri olan doğru bilgiye sadakat ve bilgi kirliliğine araç olmama ödevini yerine getiririm.
Günümüzde salgına dönüşen dezenformasyonun toplumsal hafızada neden olduğu tahribatın boyutları ve sonuçları ortadayken bizzat bir siyasi aktörün bilgi kirliliğine kaynaklık etmesi vahimdir.
Zan, varsayım, önerme, çıkarım, şüphe ve şaibeyle toplumun zihnini bulandırmak; kuyuya bir taş atıp yankısında dansa kalkmak değil de nedir?
Bu paylaşımlar, Sayın Kılıçdaroğlu’nun löding dediğinin ne olduğunu açıklamıyor mu?
Belli ki soruşturması ve yargılaması birilerinin kafasında çoktan yapılmış zanna dayanan bir cadı avına hazırlık yapılıyor.
Her geçen gün infaz listesine yeni bir isim ekleniyor.
Neyse ki kendi adıma içim rahat!
Nasılsa Sayın Kılıçdaroğlu, basına özgürlük vaat ediyor. Benim için düşüncelerimi özgürce ifade etmek adına değişen bir şey olmayacak...
Fakat olan Yılmaz Özdil’e oldu. ‘İfade özgürlüğü’ getireceğiz diyen mahallesinden aforoz edildi.
Demek ki Sayın Kılıçdaroğlu’nun lödinginin de bir sınırı var.
Kıymetli okur, emin olun! Sınırları zorlamak Türk’ün karakteridir!
Bedeli ödenmeyen fikre, fikir denir mi?
Mesela bugün 3 Mayıs!
Bedel ödemeye razı ve hazır olduğum fikrin günü...
Bedel ödeyenlerin ruhu şad olsun.
Esen kalın.