Sanat ve siyaset
Antalya Film Festivali kapanış konuşmasından ilginç bir cümle kullanıldı.
“Gezi’ye selam olsun “
Hayırdır?
Gezinin tadına doyamadınız galiba!
Ortalığı ateşe vermeye, yağmalamaya…
Yakmaya, yıkmaya doyamadıysanız işte Taksim Meydanı orada.
Boş.
Buyurun, toplanın, gene aynısını yapmaya başlayın.
Bakalım Türk polisi İran polisi gibi mi yapacak?
Hedef alıp tek tek can mı alacak?
Sanata siyaseti alet ederek kalite düşüyorsunuz farkında değil misiniz?
Eğer niyetiniz her yerde her fırsatta siyaset yapmak ise buyurun gidin bir partiye kaydolun… Kaydınız varsa da başlayın orada aktif siyaset yapın.
Yalnız şunu unutmayın, bu ülkede bir çok asker, bürokrat,sivil kişiler geçmiş on yıllarda iki de bir siyasete ayar vermeye kalktılar sonları hüsran oldu.
“Gelin siyasete girin” denildiği zaman da kaybolup gittiler.
O nedenle siz sanatınızı yapın ama sanatı da sanat gibi yapın, bırakın siyaseti siyasetçiler yapsın.
** *
Önce CHP den İzmir milletvekili oldu.
Sonra “partisinin gidişatını beğenmedi istifa” etti.
Sonra Millet Partisine gitti.
Biraz orada oyalandı.
Baktı olmuyor.
Orası da kafasına göre değilmiş.
Oturdu, düşündü, taşındı ve “Ben, Cumhurbaşkanının davetine icabet ediyor, AK Partiye geçiyorum” dedi.
Ve şimdi dünün CHP’lisi bugün AK Partili.
Mesel bu değil.
Mesele CHP den AK Partiye geçişe isyan edenler...
“Vaay, sen nasıl AK Partiye geçersin, sana oy verdik, seçtik, böyle yapasın diye mi, ver oyumuzu”
İşte mesele burada.
Ver oyunu gör oyunu.
Siyaset meydanında biz neler gördük neler.
Şimdi M.Ali Çelebi’nin AK Partiye geçişine sinirlenenler dün partilerinden kaç milletvekili nereye gittiler, nerde kaldılar, neden geri döndüler biliyorlardır.
O zaman da oylarını geri istediler mi?
Siyaset bu “dün öyle bugün böyle”
Daha iki gün önce böyle yazmıştım.