Savaş sonrası

Savaş sonrası

Bağıra bağıra bir dünya savaşı geliyor.

Herkesin ağzında bir savaş lafıdır aldı başını gidiyor.

Savaş, insanlık için korkunç bir başlangıç ve önü alınamayan büyük bir yıkımdır.

Hadi savaşalım!

Güçlerimizi birleştirelim ve birbirimize girelim.

O vursun, öbürü sıksın, diğeri bombalasın, patlatsın ya sonra?

Savaştan bitiminde insanlık bilinmeyen bir boşluğa düşüyor.

Her fert ve toplum savaşan milletlerin insanları bilinmez bir sessizlik ve acılar girdabına sürükleniyor.

Adeta “Eyvah! Biz ne yaptık?” psikolojisi yaşanıyor.

Olanlar olmuş, milyonlarca insan ölmüş ve bu ölenlerin çoğu maalesef genç erkekler olmuştur.

Yani, oğullarımız, gençlerimiz ve orta yaşlı babalar oluyor.

Savaş sonrası devletlerin nüfusu azalıp, yarı yarıya düşüyor.

Fabrikalar kapanıyor çünkü savaş yıkımı yaşanıyor.

Şehirler girilemez duruma dönüşüyor.

Elektrikler kesiliyor, doğalgaz gelmiyor, su şebekeleri çöküyor.

Gıda üretimleri sıfır noktasına geçiyor.

Ormanlar yanıyor, yollar harabeye dönüyor.

Okullar kapanıyor, eğitime ara veriliyor.

Her eve bir veya birkaç cenaze geliyor ki o da eğer cenazesi bulunabilirse.

İnsanlar şehirlerden kaçıp kırsal kesime yerleşimler başlıyor.

Tarımla uğraşma öne çıkıyor.

Nükleer bombaların etkisi ile hava, su, doğa kirleniyor.

Hastalıklar çoğalırken tedaviler uzuyor.

Düşmanın girdiği her yerde kadınlara, kızlara tecavüzler oluyor.

Hastaneler yetersiz kalıyor.

Savaş sonrası özürlü insanların çoğalıyor.

Giyim, kuşam, moda, müzik, eğlence, seyahat ortadan kalkıyor.

Yaşama tutunmaya çalışan milyonlarca insan sefalet içerisine düşüyor.

Savaştan kaçacak yer, ülke bilinmiyor çünkü her yerde savaş yıkımı yaşanıyor.

Televizyon, internet, cep telefonları çalışamaz duruma geçiyor çünkü uydular düşürülüyor.

Belki radyolar yayın yapabilir oda haberleşme için en muhtaç olunan alet haline dönüşüyor.

Ulaşım zorbela yapılıyor.

Günümüz savaşlarının etkileri o kadar çok ki.

Küçük savaşın örneği Gazze.

Savaş hayatın en acı gerçeğidir ve uzak durulmalıdır.

Ama nasıl ?