SIKINTI ÜSTÜNE SIKINTI

 Her ne kadar kişiler arasında bir rahatsızlık olduğunda “sıkıntı yok” dense de aslında sıkıntıların büyüğünü hepimiz yaşıyoruz.

Hükümet yaşıyor, muhalefet yaşıyor, halk yaşıyor.

Hafif müzik sanatçısı Erkin Koray yetmişli yılların başında bir şarkısında “Arkası gelmez dertlerimden bıktım illallah” “demiş olsa da o yıllardan bu güne sıkıntılarımız bitmiş, tükenmiş değil.

Ekonomik sıkıntı bunaltıyor herkesi.

Zam üstüne zamlar halkı çileden çıkarıyor.

Akşam zam sabah zam.

Sabah aldığın bir şeyi akşam aynı fiyata alamıyorsun.

Terör sıkıntısı kırk yıldır başımızın belası.

Sıkıntıların en büyüğü.

Bu yetmezmiş gibi birde dost gözüküp arkamızdan bizi vuran sözde müttefik devletlerin verdiği sıkıntılar var.

Sıkıntı üstüne sıkıntı.

Tam da “kurtulduk” derken bir de bakıyorsunuz savaş çıkıyor bir yerlerde.

“Bana ne canım” diyemiyoruz.

Elimiz yüreğimizde.

Gelişmeler ürkütücü.

“Ya 3.Dünya Savaşı, nükleer savaş başlarsa?”

Dışarıda kalamayız.

Yunanistan sürekli kaşınıyor.

Al sana bir sıkıntı daha.

Göçmenler sorunu son zamanlarda oldukça sıkıntı büyük veriyor.

Kapıdan kovuyorsun bacadan giriyorlar.

Bir, beş, on değil on binlercesi içeride bir o kadarı dışarıda, sınırda.

 “Git” diyorsun gitmiyor ”yeter artık” diyorsun anlamıyor.

Sıkıntının daniskası.

Sıkıntılar içinde siyasi söylemler ile muhalefet yapmak kolay.

Onu eleştir bunu eleştir şunu eleştir.

Atalarımız demişler ya hani “Bekâra karı boşamak kolay “diye, aynen o misal.

Muhalefetin altılı masası bir başka sıkıntılı.

Anlaşamadıkları dışarıya sızmasa da bir sıkıntının olduğu belli.

Özellikle İBB Başkanı İmamoğlu CHP’de sıkıntı gibi.

Kılıçdaroğlu’nu dinlemiyor, bildiğini yapmaya devam ediyor sanki.

Kısaca, iktidarda da muhalefette de toplumda da her tarafta sıkıntı var.

Öyle veya böyle hayat sıkıntılarla devam ediyor.