Siyaset toplumun aynasıdır!

Birebir yansıtır.

Sokakta ne varsa Meclis’te onu görmemizden olağan ne olabilir?

Sokakta hakaret var.

Küfür var.

Şiddet var.

Terörist var.

Vandal var.

Bölücülük var.

Siyasette nasıl olmasın?

Sokakta nezaket gören var mı?

Mahalle kahvesinde herkes kimin ne mal olduğunu biliyor, tıpkı Meclis’teki gibi.

Sokakta bunlardan farklı bir davranışa tanıklık eden bir adım öne çıksın…

Durun geri çekilmeden söyleyeyim:

Şiddete karşıyız. Ancak!

Tahkir ve tahrik edici her ifade hak ettiğini bulmak zorundadır.

Şiddeti salt vandal bir eyleme sıkıştırmak da insanın doğasını reddetmek olur. O kadar saldırıya taş olsa çatlar!

Öte yandan şiddete karşı olmamız bizim kavgaya karşı olduğumuz anlamına da gelmez.

Bedeli ödenmeyen ve kavgası olmayan ideoloji, hiçbir sonuç üretemez. Bir ideolojiyi savunanlar kavgadan geri durmamalı. Kavgayı sahipsiz bırakmamalı. Kavga, şayet doğru kişilere karşı yapılıyorsa iyidir.

Terörizme, terörizm propagandasına, terörizm sempatizanlığına, aleni millet ve devlet düşmanlığına karşı demokrasi/çağdaşlık/modernlik gibi kavramlarla tariflenen yumuşaklığa kapılıp kavgada zafiyet gösterilemez.

Onlara karşı kavgada sert olmak zorundayız. Çünkü dünya sert! Çok değil, içerdeki bir zafiyetin ülkeyi 7 düvelin işgaline müsait hale getiren şartları unutmamak gerek.

Evet, siyaset toplumu yansıtıyor ama toplumun önündekilerin, toplumla sürüklenme değil toplumu sürükleme misyonu bulunuyor.

Bu görevi, olabildiğince şiddetsiz ve kansız çözmek siyaset kurumunun ustalığını ortaya koyuyor.

Fakat öyle anlar geliyor ki bizim izlerken tahammül edemediğimiz sözlere muhatap kalanların sinir patlamaları yaşamaları makul sayılabiliyor.

‘Bu devleti yıkmamız gerekiyor’ diyen biri, milletin kürsüsünden her türlü galiz ifadeleri kullanabilecek ve biz buna demokrasi mi diyeceğiz?

Hakaret, küfür, tehdit ne zamandan beri ifade özgürlüğü sayılıyor?

AK Partili Alpay Özalan, Meclis kürsüsünde sinkafa yakın derecede üslupsuz konuşan TİPli Ahmet Şık’ı çekip itmiş.

Şık, düşerken yumruk sallamış, ıskalamış. Yerden kalkarken başka bir AK Partili vekile yumruk sallamış, sıyırmış.

Sosyal medyayı açıyorsunuz. Konuşmasıyla hem tahkir hem de tahrik eden üstelik yumruk atan bu vekil hem suçlu hem mağdur hem de haklı olmayı başarmış.

Hiç çekinmeden açıkça ifade edeyim: Alpay Özalan, yapması gerekenin birazı eksik kalmış.

Yalnız videolarda kadın vekillerin mahalle kavgalarındakinden farksız ifadeler kullanması da ayrı bir toplumsal yansıma.

‘Pislikler’, ‘alçaklar’, ‘şerefsizler’ vs…

Hele biri var ki çok komik!

‘Faşistler’ diye bağırıyor! Bir asalak!

Yahu bir ülkede ‘bölücülük Meclis’e girmişse’ başka ne olacaksınız?

Demokrasi/modernlik/çağdaşlık istiyorsanız önce terörü ve bölücülüğü terk edeceksiniz.

Yoksa bu ne ilk ne son!

Doğru zamanda doğru yerde doğru kişiye yönelik havada kalan değil adresini bulan yumruklara saygıyla…