TERÖR UZMANINDAN ÇARPICI EYLEM UYARISI: “BÜYÜK ŞEHİRLER UYANIK OLSUN!”
Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Terör Uzmanı Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı, Türkiye’nin Suriye’deki terör yuvalarına sınır ötesi operasyon başlatmasının an meselesi olduğunu söyleyerek, terör unsurlarına yönelik operasyonlar öncesi terör örgütlerinin şehirlerde saldırı hazırlığında olabileceği uyarısında bulundu.
Neslihan Çelik Alkoçlar’ın hazırlayıp sunduğu Nes’li Yaşam programının konuğu Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Terör Uzmanı Doç. Dr Ali Burak Darıcılı oldu. Rusya-Ukrayna savaşından, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarına, şehirlerdeki terör eylemlerinden uluslararası gündeme kadar birçok noktada önemli açıklamalarda bulunan Darıcılı, büyük şehirlerde gerçekleştirilebilecek terör saldırılarına karşı uyarılarda bulunmayı da ihmal etmedi. Türkiye’nin Suriye’ye bir sınır ötesi harekatının an meselesi olduğunu söyleyen Darıcılı, “Bu harekât Rusya'nın boşalttığı alanlara yönelik olacak. Özellikle Münbiç ve Tel Rıfat bölgesine yönelik. Çünkü Ukrayna savaşı biraz Rusya açısından planlandığı gibi gitmiyor. Rusya’nın Suriye'de bulunan aktif savaşan ve daha iyi eğitimli askerlerine Ukrayna'da ihtiyacı var. Yani bu bölgeden bir çekilmeye yönelik bir planlama içerisindeler. Bu çekildiği bölgelere de Tel Rıfat ve Münbiç'teki bölgelere de Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının girişi söz konusu olacak. Tabii burada PKK'nın PYD, YPG unsurlarıyla da bir çatışma süreci de söz konusu olacak. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un ziyareti de bu sürecin son şekillendirilmesinin yapılması mahiyettedir. Burada muhtemelen Rusya'nın talebi Esad güçleriyle bir çatışmanın olmaması ve belli bir prensipler çerçevesinde Türk unsurlarının oraya girmesi olacaktır. Bu konuların son görüşmeleri yapılmış ve olaylar bağlanmış gibi gözüküyor. Harekatın eli kulağındadır diyebiliriz” diye konuştu.
TERÖR SALDIRILARI OLABİLİR
YPG ve PKK terör örgütlerine bağlı canlı bomba eylemleri ve saldırılarının operasyonlar öncesi her zaman artış gösterebileceği konusunda uyarılarda bulunan Darıcılı, “Neticede Türkiye'nin oraya bir harekatı bekleniyor. Zaten bunu PKK PYD, YPG unsurları da bekliyor. Dolayısıyla bu tür harekatlardan öncesinde ve harekat sırasında Türkiye'deki, büyük şehirlerde bu tür bombalı eylemlerin olma ihtimali vardır. Sadece canlı bomba değil, normal bombalı saldırı ya da bir yere doğrudan ateşli silahla müdahale olabiliyor. Bursa’daki cezaevi personelini taşıyan otobüsün bombalı saldırıya uğraması da Pençe Kilit operasyonu öncesinde gerçekleşmişti.
Dolayısıyla insan bir şaşırıyor. Terörün cezaevi çalışanlarını hedef alması ilginç gelebiliyor. Fakat neticede devlet memuru ve cezaevlerinin terör örgütleri için sembolik bir önemi var. Alçak saldırıda sivil can kaybı olmaması içimize bir nebze su serpti. Bir tane görevli memurumuz ise şehit oldu. Allah rahmet eylesin. Allah ailesine sabırlar versin. Terör böyle bir şeydir. Bunu bekleyebilmemiz lazım. Şimdi bu harekât sırasında böyle eylemler yine olabilir. Bursa'da bu terör saldırılar için hedef olabilecek bir şehirdir” dedi.
HALK DUYARLI OLMALI
Terörle mücadelede aktif mukavemet ve pasif mukavemet olarak iki yaklaşım olduğunu vurgulayan Darıcılı, “Aktif mukavemet devletin güvenlik güçlerinin istihbarat unsurlarının aldığı i tedbirlerdir. Pasif mukavemet de halkın bu konudaki duyarlılığıdır. Yani mahallesinde, apartmanında şüphelendiği şahıslar olduğu zaman 112 acili aramaktan insanlar sakın kaçınmasınlar. Bazı insanlarımız böyle durumlarda polisi aramaktan çekinebiliyor. Halbuki böyle bir çekingenin olmaması lazım. Kamu hizmetini icra eden bu makamlarla çekinmeden iletişim kurmak gerekir. Polisin ya da istihbaratın işi budur. Gelir bakarlar. Zaten buna da pasif mukavemet denir. Bu konuda uyanık olmamız lazım. Böyle konularda mahalle muhtarları da çok önem arz eder. Karakollar çok önem arz eder. Çünkü bunlar ilk unsurlardır. Bu mekanizmaları işletmekte fayda var” ifadelerini kullandı.
DÜZENSİZ GÖÇ TEHLİKE OLUŞTURUYOR
Göçmen meselesinin başlı başına çok önemli bir sorun olduğunu vurgulayan Darıcılı, “Göç ve güvenlik benim ilgi alanıma giren konular arasındadır. Şimdi bu düzensiz göçün kamu güvenliğini tehlikeye düşürür vaziyete geldiği bir gerçektir. Aksini söyleyen meseleye ideolojik bakıyordur. Benim görüşüm budur. Ben meseleye objektif bakıyorum. Bir göç hareketi yönetilebildiği sürece toplumdaki belli alanlara kanalize edilebildiği sürece yani açık olan alanlara yönetilebildiği sürece göç bir toplumun zenginliğidir. Hani nitelikli eğitimli ya da mesela biz sektörde açığınız vardır. Almanya'nın daha önce yaptığı gibi mesela biz de sanayide usta bulamıyoruz değil mi? Örnek veriyorum uzman insan, ara eleman ihtiyacımız var. O zaman özel seçilmiş eğitimli kişilerle bu göç hayırlı bir şeydir. Bu topluma zenginlik katar. İstihdamın ve faaliyetlerin canlanmasını sağlar. Türkiye'de ise bunun aksine bir kontrolsüzlük var. Bu açık kapı politikasıdır. Ben İstanbul'a gidiyorum. Yenikapı'dan metroya biniyorum. Fatih-Aksaray istasyonlarında bazen akşam saatlerinde inanın trende bir Türk ben kalıyorum. Türkiye, Avrupa'nın en yakın göçmen hendeği olamaz, olmaması lazım. Bu olaylar Türkiye'nin toplumsal dokusuna zarar veren şeyler ama bak bu fanatizmle de çözülemez. Göç bir sorundur. Bu göçmen sorununa objektif bakmak lazım. Objektif değerlendirmek lazım ve göçmen sorununu bir kere kabul etmek lazım. Ayrıca bu konuya müdahale de edilmedir ” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’DE İSTİHBARATÇI OLMAK
İstihbaratçı nasıl olunur? İstihbaratçılık ne demek gibi soruları da yanıtlayan Darıcılı, “Bu soru çok soruluyor. Türkiye sistematiği üzerinden gidelim. Bu zaten artık açık kaynaklara yansıdığı için bunu söylemekte sakınca yok. Genelde Türk sisteminde iktisadi idari bilimler fakülteleri, hukuk fakülteleri, uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi, siyaset bilimi işletme, ekonomi gibi bu bölümlerden mezunlar tercih edilebiliyor. Neticede bir istihbarat servisinde mühendisliğe de ihtiyacınız var. Sonra devlet memuriyeti alım şartlarına da uyması gerekiyor. Bunlar genel şeyler. Tüm şartları tamamladıktan sonra bir süreç var. İstihbarat mesleğine uyumlu bir personel seçmek noktasında ayrı bir alım prosedürü uygulanıyor. Zaten mesela Milli İstihbarat Teşkilatı'nın sayfasında aradıkları personelin nitelikleri aslında bu sınavın da neyi amaçladığını gösteriliyor. Belli bir analitik zekâ, görsel zekâ, yabancı dil bilgisi, sosyal münasebet kabiliyeti bunlar öne çıkan özellikler olması gerekiyor. Sorun çözebilen, kabiliyeti yüksek, takım oyununa uygun, takım çalışması yapan, stresi yönetebilen, baskı altında çalışabilen, böyle şartlar var. Bu nitelikler dünyanın her yerinde aşağı yukarı aynıdır. Gençleri böyle zor ve meşakkatli bir işe sokmak ve kanalize etmek zor. Çünkü gençler daha az emek harcayıp, daha az eziyet çekecekleri ama çok para kazanacakları işlere yönelmeyi tercih ediyorlar. Bu dünyanın her yerinde var. Amerikalılar da bu sıkıntıyı çekiyor. İngilizler de bu sıkıntıyı çekiyor Bu bir gerçektir. Dolayısıyla nitelikli parlak gençleri çekebilmen için kurumunu daha cazip göstermen lazım” diye konuştu.