Türkiye her masada var! Siz hangi masadasınız?

Pazartesi günü TBMM Genel Kurulu’nda Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken İYİ Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan, Meclis kürsüsünde İhsan Sabri Çağlayangil’in Ortadoğu ile ilgili bir sözünden hareketle şu ifadeleri kullandı:

“İhsan Sabri Çağlayangil, Ortadoğu meselesi hakkında şöyle bir ifade kullanmıştı; ‘Ortadoğu’da bir yemeğe davetliyseniz ve gittiğinizde isminizi listede göremiyorsanız bir de menüye bakın.

Belki isminiz menüdedir’ Maalesef siz, ideolojik dış politikanızla ilk önce Ortadoğu’da eş başkan oldunuz, sonra taşeron oldunuz sonra da kurtlar sofrasında yem oldunuz. O kadar kullanışlı hale geldiniz ki sofradaki dış güçler ve diğer misafirler tadınıza doyamadılar.”

Sayın Erozan’ı biz, ne yazık ki Bursa sokaklarından veya meydanlarından değil medyada yer alan skandal görüşmelerden tanıyoruz.

Hatırlarsanız Sayın Erozan; 2018 seçimleri öncesi CHP, Saadet ve HDP’nin bulunduğu anayasa çalışmasına İYİ Parti adına katılmıştı.

O çalışmanın taslak metninde “Türkiye’nin sayıları 2 ila 5 il arasında değişen idare biçimlerini kapsayacak şekilde 20-25 bölgeye ayrılarak yönetim birimleri oluşturulmalı” ifadesi yer alıyordu.

Taslakta ‘Türk devleti’ yerine ‘Türkiye devleti’ ifadesi kullanılıyordu.

Çok dilli eğitim talebi, din dersi yerine ‘kültür’ dersi, ateistliğe atıf ve eşcinselliğe anayasal güvence vaat ediliyordu.

Ümit Özdağ, İYİ Parti’nden ayrılma sürecinde iken bu çalışmayı deşifre etmiş ve partide derin kırılmalar gözlenmişt

Ne garip!

HDP ile federasyonda uzlaşan Erozan, Meclis’teki konuşmasında Türk dış politikasını eleştiriyor.

Peki, bu eleştiriler sahici mi? Gerçeği yansıtıyor mu?

Türkiye, bugün dış politik düzlemde kurulan her masada etkin bir özne olarak yer buluyor.

Geçmişte bölgesindeki her masada edilgen bir rolde kalan, oltadaki balık olarak görülen bir Türkiye yok artık

Bunu yakın dönemdeki birçok örnekle ortaya koyabiliriz

Her Türk’ün gönlünde yara olan Karabağ’ın esaretine son verildi.

Masada Türkiye vardı.

Doğu Akdeniz’de Libya ile masa kuran Türkiye idi.

Balkanlar’da da güvenin ve refahın adı Türkiye! En ufak krizde bile gözler, hemen Türkiye’ye çevriliyor. İşte son örneği Boşnak ve Sırp gerilimi...

Rusya-Ukrayna Savaşı’nda dünyanın seyirci kaldığı günlerde az gelişmiş ülkelerin ihtiyaçlarını savunan ve tahıl koridorunu açan irade Türkiye idi.

Türkiye bugün Irak ve Suriye’nin kuzeyinde terörün her türlüsüyle mücadele ediyor. Ve o masada menü ya da masanın şef garsonu değil aksine hâkim gücü olarak dengeleri belirliyor.

Rusya, ABD, Avrupa; ‘Türkiye Suriye’ye kara harekâtı yapmasın’ diye ikna etmeye çalışıyor!

Kim için? Bölgeye kendileri huzur getirdikleri veya getirecekleri için mi? Aksine!

Ellerinde maymuna dönüştürdükleri bir avuç terörist yok olmasın diye Türkiye’nin haklı ve meşru olarak gerçekleştireceği müdahalesinden çekiniyorlar.

Teröristleri, petrol kuyularına maaşlı bekçi kılan ve Suriye’nin zenginliğini emen ‘dış güçler’ (sizin ifadenizle) haklı ve masada ama ülkesinin göbeğinde teröristlerce bomba patlatılan Türkiye haksız ve yem öyle mi?

Sayın Erozan, siz ya Türk tarihini bilmiyorsunuz ya da muhaliflik gözünüze perde indirmiş… Bu sözlerinizin ardında ne var? Ortadoğu’da bir taşeron varsa o da ABD’nin üç harflileridir. Bizim için menü de onlardır!

Önce siz, 6’dan biri olarak oturduğunuz masaya şef garsonluk yapan HDP’nin önünüze altın tepside sunduğu portakala yatırılmış ve dörde bölünmüş Türkiye’yi yemekten vazgeçin!

Terörün vekili ve taşeronu konumundakilerle benzeşmeyin. Terörün ideolojik aygıtlarıyla retorik aynılığına düşmeyin.

Artık kabul edin Türkiye, bölgesinde ve küreselde kurulan her masada etkin ve söz sahibi bir ülke konumundadır.

Hele ki bugün Türk Dünyası ile kurulan masada yüzyılı aşkın bir hedefin gerçekleşme yolunda ilerlenmesi ayrı ve çok derin bir gururdur.

Türk dış politikası, halkını en mutlu eden günlerini yaşıyor.

Sadece Karabağ’ın özgürleşmesi bile milyonların mutluluğu için yetiyor. Mavi Vatan’daki mücadele de cabasıdır.

Çareyi dışarda arayanlar veya içerde hainle pazarlık masasına oturanlar, Türk Devleti’nin dış politikasını anlayamazlar…

Esen kalın!..