Türkiye kritik bir kabiliyet kazandı: 20 milyar TL cepte kaldı
Türkiye için enerji alanı giderek daha da stratejik bir hale geliyor. Türkiye attığı adımlarla enerjide büyük kazanç sağlıyor. Bingöl'deki hibrit enerji santrali bugüne kadar 20 milyar liralık doğal gaz ithalatının önüne geçti. Uzmanlar bu tür tesislerin inşa ve işletmesinde elde edilen tecrübe ve kabiliyetler gelecek dönemler için de büyük önem taşıdığını vurguluyor.
Türkiye'nin son yıllarda kısa sürede hızla yol aldığı alanlardan biri de enerji. Artan nüfus, büyüyen sanayii ihtiyacı ve gelişen teknolojiler Ankara'nın bu alanda kısa zamanda hızla yol almasının en önemli sebeplerinden biri oldu.
Kimi zaman yeni keşifler kimi zaman ilk kez kurulan santraller ve kimi zaman da daha önce yapılan ancak atıl kalan tesislerin yeniden ayağa kaldırılmasıyla ilerlenen bu yeni yol haritasında en kritik başlıklardan biri yenilenebilir enerji.
Ülkemizin bu alanda geldiği nokta gerçekten dikkate değer. Yakın bir geçmişe kadar sıkça kullanılan 'Su akar Türk bakar' sözü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da sıkça tekrarladığı üzere 'Su akar, Türk yapar' şeklini aldı. Yapılan bu işlere en iyi örneklerden biri de Bingöl Aşağı Kaleköy Barajı ve Hibrit Enerji Santrali.
DOĞU ANADOLU BÖLGESİ'NİN EN BÜYÜK YATIRIMLARINDAN BİRİ
Kalehan Enerji Genel Müdürü Gültekin Keleş ile Bingöl'deki tesiste bir araya geldik ve hem tesisin ülkemiz için neden bu denli kritik olduğunu hem bu tür stratejik yatırımların politik, sosyal ve kültürel açıdan ülkemize sağladığı olumlu yansımaları konuştuk.
Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki en büyük yatırımlardan biri oldukları bilgisiyle anlatmaya başlıyor Keleş ve burada hem sudan hem de güneşten elektrik elde ettiklerini belirtiyor. İki farklı yenilenebilir enerji kaynağından üretim yaptıkları için de 'hibrit tesis' olarak nitelendirdiklerinden bahsediyor.
Bu noktada ilginç bir detay daha veriyor ve içinde bulunduğumuz tesisin Türkiye'nin ilk, Avrupa'nın ise en büyük hibrit enerji santrali olduğunun altını çiziyor. Gerçekten de Keleş ile konuştuğumuz sırada arkamızda bulunan dev baraj ve önümüzde yaklaşık 1 milyon metrekarelik alanda dizili 200 bine yakın güneş paneli büyüleyici bir görüntü oluşturuyor.
ASFALT ÇEKİRDEK YAPI İLK KEZ BURADA UYGULANMIŞ
Barajlarla ilgili en önemli başlıklardan biri gövdeleri... Yüz binlerce ton suyu arkalarında tutan bu dev yapıların inşası pek de kolay değil. Gerçekten de ciddi bir bilgi birikimi ve teknolojik kazanım istiyor. Bu baraj inşa edilirken gövdesi için asfalt çekirdek dolgu beton kullanılmış. Bunun da Türkiye'de ilk kez burada uygulandığını öğreniyoruz.
Gültekin Keleş, bu tesisin Cengiz Holding ve Özaltın Holding iştiraki olarak Murat Nehri üzerinde hayata geçirilen üç ayrı tesisten biri olduğundan bahsediyor. Haliyle üç tesisin üretimini ve ülkenin enerji ihtiyacına kazandırdıklarını düşündüğünüzde büyük resim daha da netleşiyor.
20 MİLYAR LİRA TÜRKİYE'NİN CEBİNDE KALDI
Keleş bu resmi biraz daha somutlaştırıyor ve bazı rakamlar veriyor... Üç tesisin toplamda 1708 megawatt hidroelektrik ürettiğini ayrıca 80 megawatt güneş enerjisi kurulu gücünde olduklarını öğreniyoruz. Türkiye'nin toplam kurulu gücünün yüzde 2'si bu üç tesisten elde ediliyor.
Sadece hidroelektrik üzerinden baktığınızda Türkiye'deki tüm üretimin yüzde 5'i yine bu üçlüden geliyor. Bu üç tesiste üretilen enerjiyle her yıl 1,5 milyon hanenin elektrik ihtiyacı karşılanabiliyor.
Gültekin Keleş, "Tüm bunları alt alta koyduğunuzda aslında ne denli büyük bir iş olduğunu görebiliyorsunuz. Burada yenilenebilir enerjiden elde ettiğimiz elektrik sayesinde bugüne kadar 20 milyar liralık doğal gaz ithalatının önüne geçtik. Bu para ülkemizde kaldı. Türkiye'nin en önemli cari açık kalemlerinden biri enerji ithalatı. Bu tesisler cari açığın kapanması konusunda da olumlu katkılar sağlıyor" diyerek süreci özetliyor.
"TÜRKİYE İÇİN ÇOK KRİTİK BİR KABİLİYET KAZANIMI OLDU"
Tesisi gezerken özellikle altyapıya çok büyük önem verildiğini gözlemliyoruz. Genel Müdür Keleş de gerek inşa gerek işletim sürecinde buraları teknolojik anlamda en iyi şekilde donattıklarından bahsediyor.
Bir baraj inşa edebilmek, onu işletmek, atıl kalan alanlara yaklaşık 200 bin güneş paneli ekleyip tüm bunları ülkenin genel ağına başarıyla entegre edebilmek başlı başına bir iş.
Gültekin Keleş gerek bu bölgedeki gerek Türkiye'nin diğer yerlerindeki enerji tesislerinin inşası ve işletiminde çok kritik bilgi kazanımları edindiklerine dikkati çekiyor. Daha net bir ifadeyle, Türkiye bir yandan kendi enerjisini mümkün olduğunca kendisi üretiyor diğer yandan da 'nasıl yapacağını' çok iyi öğrenip gelecek dönemlerde herhangi bir aksi durum yaşanırsa sıkıntı çekmek istemiyor.
KAZANILAN TECRÜBE GENÇ NESİLLERE AKTARILIYOR
Peki, bunca bilgi birikimi ne oluyor? Gültekin Keleş, bir ekosistem kurduklarını anlatıyor. Özellikle üniversitelerle ciddi bir iş birliği var. Oradan gelecek genç mühendisler ve stajyerlerle dirsek temaslarını bugünden kuruyorlar. Yani bugüne kadar öğrendikleri hemen her şeyi genç nesillere aktarabilecek bir yol haritası izliyorlar.
Bu kapsamda, Bingöl Üniversitesi ile bir protokol yapıldığını ve teknokent binasının üniversiteye hibe edildiğini öğreniyoruz. Burada temel amaç, Ar-Ge çalışmalarının üniversite öğrencileriyle süreceği bir altyapıyı oluşturabilmek.
İnşa aşamasında binlerce kişinin doğrudan çalıştığı, alt yükleniciler ve bu barajlar için üretim yapanlarla birlikte 20 bine yakın kişiye istihdam sağlayan dev bir tesisten bahsediyoruz. Gültekin Keleş, bölge halkıyla çalışma konusunda da çok titiz olduklarını ve personelin yüzde 80'ninin bu yöreden olduğunu söylüyor.
"PARİS'E ENERJİ BİNGÖL'DEN GİDEBİLİR"
Türkiye'nin elektrik ağı tamamıyla birbirine bağlı. Yani ülkenin bir ucunda üretilen elektrik diğer ucundaki bir sokak lambasını yakabiliyor. Ancak süreç sadece bununla sınırlı değil.
Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan üzerinden Avrupa enterkonnekte sistemine bağlı. Yani ihtiyaç halinde Avrupa'nın herhangi bir noktasına elektrik verebileceklerini anlatıyor Keleş ve "Paris'te Eyfel Kulesi'nin ışıkları Bingöl'den giden elektrikle yanabilir. Türkiye'de üretilen elektrik kalitesi çok yüksek. Bu nedenle standartların yüksek olduğu Avrupa'da dahi kullanılıyor" diyor.
KURAK GÜNLERDE GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ÜRETİM DEVAM ETTİ
Türkiye'nin son yıllardaki en önemli sorunlarından biri kuraklık. Özellikle 2023'te yağmur ve kar yağışı oldukça azdı. Hal böyle olunca üretimin nasıl etkilendiğini merak ediyoruz...
Genel Müdür Gültekin Keleş tam da bu noktada çok değerli bir konuya dikkat çekiyor. Sadece yenilenebilir enerjinin tek başına yeterli olmayacağını, çeşitlendirmenin de kritik olduğunu söylüyor. Hem içme suyunda hem de sulamada yaşanan sıkıntılı dönemde güneş enerjisi santralinde üretime devam ettiklerini belirtiyor ve bu sayede ortaya çıkan açığı bir miktar da olsa kapatabildiklerinden bahsediyor.
Keleş, "Dolayısıyla sadece yenilenebilir enerji üretiminin değil çeşitlendirilmiş hibrit tesislerin de ülkemizin geleceği için çok önemli olduğunu düşünüyoruz" diyerek sözlerini tamamlıyor.