Türkiye’nin bir diğer gerçeği: Başıboş internet çocukları!
Özlem Yoğurtçuoğlu yazdı.
Her geçen gün daha fazla ve daha yeni sosyal ağla çevrilen dünyamız, bizleri birer “otomatik sosyal kullanıcı” statüsüne yerleştirdi. Sosyal medyanın en aktif kullanılan mecralarından biri olan Youtube, özellikle genç kullanıcılara önemli bir sosyalleşme ve gelir alanı sunuyor. Fakat YouTube son zamanlarda gençlerin yanı sıra “çocuk” kullanıcılar için de geniş bir kullanım ve gelir alanına dönüştü. Hatta Youtube mecrası öyle bir hale geldi ki, buradan kazanılan rakamlar şaşırtıcı ve uçuk bir boyuta ulaştı. Ve bununla beraber Dijital çağın yeni meslek gruplarından biri olarak nitelendirilen YouTuberlık, yetişkinlerin yanı sıra yaşları 3 ila 17 arasında değişen çocukların da içerik üreterek kazanç elde ettiği bir mecra haline geldi.
Youtube izlenme listesine baktığımızda birçok çocuk kanalının listenin üst sıralarında yer aldığını görmekteyiz. Çocuk kanallarına ilginin bu kadar yüksek olmasının temel sebebi yeni kuşak çocukların teknolojinin içine doğmasının yanı sıra ailelerin de sorumluluklarından kaçınarak çocuklarla ilgilenmeleri gereken sürede onları işlerine engel olmaması için durdurmak, oyalamak, ağlayan çocukları susturmak veya sadece onlarla geçirilmesi gereken süreyi kendilerine ayırarak çocukları bu alana daha da ittiklerini görüyoruz.
Çocuklarımıza daha iyi bir hayat sunmak, onları mutlu etmek, çağa ayak uydurmak, ağlamalarına belki de şımarıklıklarına engel olmak için aileleri olarak onlara çeşitli teknolojik ürünleri (telefon, tablet, bilgisayar vb.) sunuyoruz. Fakat başı ve sonu belli olmayan bu teknoloji dünyasına çocuklarımızı terk ederek onları bu derin ve dipsiz kuyuda kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığımız gerçeğini çoğumuz göz ardı ediyoruz.
Bilinçsiz ve kontrolsüz kullanılan sosyal mecralar çocuklarımız için büyük tehlikeler oluşturuyor. Sosyal platformlarda çocuklarımızı sadece psikolojik tehlikeler değil pek çok oyun ve fiziksel tehlikeler de bekliyor. Video içerikleri çocukları psikolojik olarak
etkilemenin yanı sıra onların davranışlarını fiziksel olarak “emir-rica-istek” şeklinde etkileyip şekillendiriyor.
Örneğin çocuklara “abone ol olmazsan kanal kapanır, video yükleyemem” gibi söylemler ile hem abone olması sağlanılıyor hem de çocuk emir komutlarına hazır hale getiriliyor. Daha geniş ve büyük ölçekte bakıldığında BlueVhaile ve Momo gibi oyunlar üzerinde çocukları ölüme sürükleyen etkenlerin de ebeveynler tarafından göz önünde bulundurulması gerekiyor.
Çocuk izleyiciyi yönetmek ve etkilemek her zaman daha kolaydır. Çocuklar manipülayona en açık olan kitledir. Bu yüzden ebeveynlerin “Medya Okuryazarı” olması ve çocukları internet deryasında asla başıboş bırakmaması hayati önem taşıyor. Her bireyin elbette kişisel ve özel hayatı olmalı ama çocuklar tüm yönlendirmelere açık ve sürekli olarak içerik bombardımanına maruz kalarak hayatın gerçekliklerinden kopuyor.
Ben her ne kadar yazımı Youtube ile sınırlandırsam da internet dünyasının bir sınırının olmadığını ve Twitter, İnstagram, tiktok gibi alanların da çocuklara ne kadar zarar verebileceğini göz ardı etmemek zorundayız.
Bu yüzden bir neslin tamamen bu çılgınlığa kurban gitmemesi için çocuğunuzun internet geçmişini ve izlediklerini kontrol etmeyi unutmayın!