"Can verdik, şehit verdik ama ödün vermedik"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14. Büyükelçiler Konferansı'nda önemli açıklamalarda bulunuyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14. Büyükelçiler Konferansı'nda önemli açıklamalarda bulunuyor.

Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:

"15. yılını geride bırakan konferansın önemli bir boşluğu doldurduğunu görüyoruz. İyileştirmesi gerek yönleri olabilir. Daha rafine, daha odaklı programın hazırlanması memnuniyet vericidir. Büyükelçiler konferansının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Burada bir vefa borcunu vurgulamak istiyorum.

Bin yıllık tarihimiz boyunca elde ettiğimiz hiçbir kazanım bize altın tepside sunulmadı. Sahip olduğumuz her şeyin bedelini misliyle ödedik. Önce Çanakkale'de sonra da Kurtuluş Savaşı'nda bizi yok etmeye çalışanlara karşı insanlık tarihinin en destansı mücadelesini verdik. Dün işgalcilere karşı verdiğimiz mücadelenin benzerlerini son 50 yıldır farklı kisveler altında üzerime salınan terör örgütlerine karşı veriyoruz. Vatanımızı parçalamak, devletimize diz çöktürmek için her yolu denediler. Ne yaptılarsa emellerine ulaşamadılar. Ne ASALA terör örgütünün ne de bölücü örgütlerin karşısında geri adım attık. Can verdik, binlerce vatan evladını şehit verdik ama istikbalimize el sürdürmedik."

"DEVLETİMİZİN ETKİ GÜCÜNÜ ARTIRDIK"

"Büyükelçiler Konferası'nın 14'üncüsünü istisnai bir dönemde yapıyoruz. 29 Ekim 2023 tarihinde Cumhuriyetin ilk asrını tamamlayıp ikinci asrın kapılarını açacağız. Bir taraftan geçmişin kapsamlı muhasebesini yaparken diğer taraftan da gelecek asrın yol haritasını belirliyoruz. Cumhuriyetimizi nice imkansızlıklara rağmen zafere ulaştırdığımız istiklal harbi neticesinde kurmuştuk. Özellikle son 21 yılda hayata geçirdiğimiz reformlara ülkemizi ayağına vurulan prangadan kurtardık. Devletimizin etki gücünü artırdık. Dış politikamızın ufkunu, dış dünyayı kapsayacak şekilde değiştirdik. Burada saymaya kalksak saatler alacak adımları kazanımları diplomasimize kazandırdık."

'TÜRKİYE OLAYLARI TRİBÜNDEN SEYREDEMEZ'

"3 kıtanın kalbinde yer alan Türkiye olayları tribünden izleyemez. Sahada ve masada güçlü olmak bizim için tercih değil mecburiyettir.Türkiye eksenli bir okumayla bölgemizdeki olaylara müdahil oluyoruz. Diplomasinin tüm imkanlarını sert ve yumuşak güç unsurlarının tamamını kullanarak, Türkiye'nin menfaatlerini koruma derdindeyiz. Bakanlığımızın insan kaynağının giderilmesi ve fiziki şartlarının geliştirilmesi için çabalarımız sürüyor. Bakanlığımızı Türkiye Yüzyılını başarıyla yürütecek kapasiteye muhakkak kavuşturacağız."

"PUTİN İLE ORTAK PAYDADA BULUŞACAĞIZ"

"Ukrayna konusundaki tutumumuz sizlerin bildiği gibi tüm dünyada büyük bir takdir toplamıştır. Bu süreçte savaşan tarafları masada bir araya getirdik. Akan kanı durdurmak için çaba harcadık.

17 Temmuz itibarıyla askıya alınan Karadeniz Tahıl Girişimi için çalışmalarımız devam ediyor. Geçen hafta Putin'le görüşerek konuyu masaya yatırdık. Bu konuda ortak bir paydada buluşabileceğimize inanıyorum. Karadeniz girişimiyle başlayan olumlu atmosfer bazı ülkeler tarafından iyi karşılanmadı. Aksine ateşe körükle gidildi. Biz bu gerilim daha fazla devam etsin istemiyoruz. Samimiyetle tüm taraflarla çalışmayı sürdüreceğiz.

Bizler, yurtdışındakilerle birlikte neredeyse 100 milyonluk bir aileyiz. Bugün 7 milyondan fazla kardeşimiz yurtdışında hayatını idame ediyor. Büyükelçilik bir dönem olduğu gibi vatandaşın çekinerek gittiği bir yer asla değildir. Pek çok açıdan turnusol açıdan gören seçimlerde gurbetçilerimiz bize demokrasimize ve geleceğimize sahip çıkmıştır. Biz bu vefayı asla ve asla unutmayacağız. Allah'ın izniyle bu makamlarda olduğumuz sürece devletin kapısının milletin kapısı yapmaya devam edeceğiz. Hangi görüşten gelir grubundan olursa olsun kapınıza gelen her bir kardeşimize devletimizin büyüklüğünü göstermelisiniz.

Son haftalarda kimi Avrupa devletlerinde artık tahammül edilemez boyutlara varan İslam düşmanlığıyla mücadele için daha fazla çaba harcamamız gerekiyor. Bu nefret suçu faillerinin hak ettiği cezayı almasını sağlamak görevimizdir. Üyesi olduğumuz tüm uluslararası kuruluşları harekete geçirmek için çaba sarf ediyoruz. Türkiye, bu mücadelenin sancaktarlığını yapma sorumluluğunu, asırlardır olduğu gibi bugün de hakkıyla ifa edecektir."