ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. AHMET SAİM KILAVUZ: "BURSA’NIN PASTASINI İSTANBUL YİYOR"
Uludağ Üniversitesi’ne Beslenme Diyetetik Bölümü açılacağını müjdeleyen Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, şehrin tekstil tasarım bölümüne ihtiyacını olduğunu vurgulayarak, “Bursa 3’üncü ve 4’üncü bir devlet üniversitesini hak ediyor. Maalesef Bursa’nın pastasını İstanbul yiyor” dedi.
Lider Haber TV ekranlarına yeni bir soluk getiren Neslihan Çelik Alkoçlar’ın hazırlayıp sunduğu Nes’li Yaşam isimli program izleyicisiyle buluştu. Programın ilk konuğu ise Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz oldu. Programda gündeme ve Bursa’ya dair önemli açıklamalarda bulunan Kılavuz, pandemi sonrası programların fazlalaştığını ve yoğun bir çalışma içinde olduklarını dile getirdi. Güne Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Özbekistan Taşkent İslam Akademisi arasındaki ikili işbirliği protokolü çerçevesinde düzenledikleri seminer programıyla başladıklarını söyleyen Kılavuz, “Hocalarımız bu seminerde 4 gün boyunca fikir alış verişinde bulunacak. Özbekistan’ın gönlümüzde özel bir yeri var. Burası ana yurdumuzsa orası ata yurdumuzdur. Sayın Mustafa Kara hocamızın çok güzel bir söylemi vardır. ‘Buhara, Bursa ve Bosna bizim tarihimizi ve kimliğimizi temsil eder’ diyerek 3b formülü olarak açıklar” dedi.
GELECEĞE OLAN GÜVENİM ARTTI
Uçak ve insansız hava uçaklarının motorlarının yapıldığı TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş (TEİ) firmasının Uludağ Üniversitesi’nde bir program düzenlediğini ve bu programdan çok etkilendiğini dile getiren Kılavuz, “Bu programı izledikten sonra geleceğe olan çok güvenim arttı. Programda slogan olarak “Gökyüzünde uçmakta olan her 2 uçağın 1’inin motorunda biz varız” diyoruz dediler. "Şu an havada 40 binden fazla uçak var. Dünyadaki her iki uçaktan biri TEI parçaları ile uçuyor” diye konuştu.
2 TEMEL MOTTO
Görevinde 3 yılı geride bıraktığını vurgulayan Kılavuz, “Pandemiyi en az hasarla atlatan üniversitelerden biriyiz. Göreve geldiğimizde 2 temel mottomuz vardı. Bunlardan ilki öğrenci dostu üniversite olmaktı. Öğrenci mutluluğunun arttığı bir üniversiteyi hayata geçirmek istedik. İkinci olarak da şehirle toplumla bütünleşmiş bir üniversiteydi. Toplumun her katmanıyla ne kadar iç içe geçebilirsek ve ne kadar çok işbirliği yapabilirsek o zaman bu mottolarımızı harekete geçirebiliriz diye düşündük. Öğrenci nüfusumuz 70 bini aşıyor. Az bir rakam değil. Türkiye’nin en kalabalık üniversitesi konumundayız. Bu öğrencileri mutlu etmek kolay değil. Yüzde 46’lık bir memnuniyet seviyesinde aldığımız oranları yüzde 62’lere çıkardır. 6 Ayda bir öğrencilerimiz, personelimiz ve paydaşlarımızla anket uyguluyoruz. Bu anketler bize yol haritası çıkarıyor. Böylelikle memnun olunan durumları ve memnuniyetsizleri görebiliyoruz” dedi.
HEDEF A1 SEVİYESİ
Akademik personelinin de memnuniyet seviyesinin üst seviyeye çıkardıkları ifade eden Kılavuz, “ Üniversitemiz araştırma üniversiteleri arasındayız. Türkiye’de 23 tane araştırma üniversitesi var. Bunlardan 3 tanesi vakıf üniversitesi durumunda. 20 tanesi ise devlet statüsünde. Bu üniversiteler de A1, A2, A3, olarak gruplanıyor. A1 grubu 3 üniversiteden oluşuyor. Tahmin edersiniz ki bunlar; İstanbul Teknik Üniversitesi, Boğaziçi ve ODTÜ olarak öne çıkıyor. Diğer 8 üniversite ise; A2 grubunda yer alıyor. Bizim hedefimiz Uludağ Üniversite’sini ilk önce A2 seviyesine sonrasında ise A1 seviyesine yükseltmektir. Araştırma üniversitesi olmamızın en büyük avantajlarından biri de profesör kadrosu talep etmemizde işimize yarıyor. Kadro atamalarında, kadroların tahsil edilmesi sürecinde bir fakültede öğretim üyesi sayısının 2/3’ünü bir unvandaki hoca sayısı geçemiyor. Bu anlamda bazı fakültelerimizde profesör kadrosu talep edemiyorduk. İşte araştırma üniversitesi olunca yeni YÖK başkanımızın liderliğinde mevzuat değişikliği yapıldı ve araştırma üniversitesi statüsündeki üniversitelerde kadro kısıtlaması 2/3 normu kaldırıldı” ifadelerini kullandı.
İTÜ’NÜN ÖNÜNDEYİZ
Araştırma üniversitesi olmanın ikinci bir faydasının da devletten ilave ek bir bütçe talep edilebilmesi olduğunu söyleyen Kılavuz, “Bizim bilimsel araştırma projeleri birimimize 3 milyon 600 bin TL yatırıldı. Yıllık 20 milyona yakın proje birimize para aktarıyoruz. Bizim parasal bir sıkıntımız yok. Ancak YÖK dedi ki: Size verdiğimiz bu 3 milyon 600 bin TL’yi sizi yetkin kıldığımız alanlarda değerlendireceksiniz. Nedir bu alan diye sorarsınız; otomotiv malzeme teknolojilerinde İTÜ’nün önündeyiz. Bu Bursa için övünülmesi gerek bir olaydır. Otomotiv malzeme teknolojilerine; Makine, otomotiv, elektrik-elektronik, fizik, kimya, tekstil ve endüstri giriyor. Üniversite olarak biz başarı göstermişiz ki TÜBİTAK’ın yetkinlik haritasında İTÜ’nün önünde gözüküyoruz. 2’inci alanımız ise akıllı ve yenilikçi malzemeler. Yine aynı bölümlerin kapsamında düşünebilir. Bu konularda da ciddi birikimi olan bir üniversiteyiz. Klinik araştırmalarda, akciğer ve göğüs araştırmalarında Ege Üniversitesi ile ön planda gözüküyoruz. Sosyal bilimlerde atak yaptık. Çok güçlü bir arkeoloji birimiz var. Eğitim fakültesi, Eğitim ve Din bilileri olarak da önce çıkıyoruz. Gıda arz güvenliği de stratejik alanlarımız arasına dahil edildi. YÖK tarafından bize söylenen bu paraların bu projelerde kullanmasıdır” dedi. TOGG otomobil firmasıyla işbirliği içersinde olacaklarını da ifade eden Kılavuz, “Üniversite bulunduğu şehrin ortak aklıdır. Bu şehre bu ülkeye ihtiyacımız var. Biz bilim insanlarının ürettiklerinin zekâtı bu topluma hizmet etmekten geçiyor. Bunu üniversitemiz yıllardır yapıyor.” diye konuştu.
DİYETETİK BURSA’DA İLK
Üniversite’nin yeni bölümlere çok ciddi ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Kılavuz,” Bursa tekstilin başkenti durumundadır. Tekstilin tasarımını İstanbul moda akademisi, Tekstil Tasarımı Meslek Yüksek Okulu ve Uludağ Tekstil ihracatçıları ile işbirliği içinde ortaklaşa bir sertifika programıyla yürütüyoruz. Bunun fakültede yapılması gerekirdi. Öncelikle Bursa’nın neye ihtiyacı var bunları bilmeliyiz. Bursa’nın ve tekstil endüstriyel tasarım bölümlerine ihtiyacı var. Sağlık bilimleri fakültemize fizik tedavi programı açtık. Yine aynı şekilde önümüzdeki sene Beslenme diyetetik bölümü açıyoruz. Dünyanın öncelikli problemlerinden biri obezite. Türkiye’de de obezite tehlike sinyaller veriyor ve ihtiyaç durumumuz maalesef artıyor. Aynı zamanda sosyal hizmetler ve yaşlı bakımı gibi bölümler de öne çıkıyor. Bursa’da 2 tane devlet üniversitesi var ancak Bursa 3’üncü ve 4’üncü bir devlet üniversitesini kaldırabilecek potansiyele sahip bir şehir. Turizm fakültesi, İletişim fakültesi ve uluslararası işletme ve lojistik gibi bölümlerinde açılması lazım. Tüm bunları da dikkate aldığımızdatüm bu işler üniversite içinde bölünerek değil yeni bir üniversiteyle yapılabilir. Bursa yeni üniversiteleri hak ediyor. Şehre yeni vakıf üniversiteleri de kurulmalıdır. Bursa’nın pastasını tabiri caiz ise İstanbul yiyor” dedi.
DEV PROJE GELİYOR
“Üniversite ve sanayi bir elmanın iki yarısı gibidir” diyen rektör Kılavuz, “Sanayici bize imkan ve fırsat vermezse bizim projelerimiz teoride kalır. Ancak biz bu imkânları büyük ölçüde temin ettik. Biliyorsunuz bizim bir TEKNOKENT’ imiz var ULUTEK. TEKNOKENTLER içinde patent üretiminde ULUTEK ilk 10 içinde yer aldı. Bu projede Bursa Ticaret ve Sanayi Odasıyla işbirliği içersindeyiz. BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın çizdirmiş olduğu bir proje var. 440 dönümlük bir arazi dahilinde. Bu proje hayata geçerse TEKNOSAP başta olmak üzere Bursa sanayisinin teknoloji merkezi olacak” diye konuştu.