Unutma, unutturma: Srebrenitsa
Dünyanın gözünün önünde bir katliam yaşandı bu yüzyılda.
Çok bildik topraklarda, yakın coğrafyada, uzak değil yakın tarihte.
Avrupa’nın göbeğinde, içinde, dibinde, sınırında, yanında
Tüm işitsel ve görsel cihazlar oradaydı.
Tüm haber ajansları ve TV’ler, gazeteler deklanşöre basıp, kamerayla kayda alıyordu.
Ve hepsinin bilgisi dahilinde, göz göre binlerce insan öldürüldü.
Ö L D Ü R Ü L D Ü.
S R E B R E N İ T S A’da
Olayın tamamını internetten öğrenmek çok kolay.
Ama AB üyelerinin içinde, muhteşem batı uygarlığının merkezinde, akıl sır ermiyor böyle bir katliama verilen izne, ölüm emirleri için yumulan gözlere.
11 Temmuz yıldönümü idi, büyük acının, kaybedilen, bir hiç uğruna katledilenlerin acısının.
Srebrenitsa Katliamına ikinci dünya savaşı sonrasında yaşanan en büyük katliam deniyor.
Özellikle kadınlar ve çocuklar ayrıca hedef alınmış ve öldürülmüştü.
Masumlar hakkını ve canını ağır silahlar ve cani askerler karşısında koruyamamış, onların hakkını koruyacağını düşündüğü en modern devletler, üç maymunu oynamıştı.
Yıllar sonra açılan davalarda ise bunca ölüme karşın komik cezalara çarptırıldı sorumlular.
Batı, gerçek yüzünü düzenli aralıklarla gösteriyor.
Müslümana, İslam’a, Ortadoğu’ya, Anadolu’ya, Türklere koyduğu mesafe hep aynı.
Kendilerinden olmayanı dikkate almıyor, kendileri gibi olmayanı dışlıyorlar.
İşin kötüsü bunu hepimize göstere göstere yapıyorlar ama sağ olsun bizde yine de onların ayağının altını öpmeye hazır binlerce çığırtkan var.
Biz yapınca ırkçı onlar yapınca insan hakları, biz yapınca gerici onlar yapınca bireysel hak ve özgürlük, biz yapınca suçlu, onlar yapınca haklı.
Hala ve hala muhteşem batı, Afrika’yı, Asya’yı, Müslüman olanı olmayanı sömürmeye, sırtından zenginleşmeye, zenginliği korumak için masumların üzerinde türlü işkenceler etmeye devam ediyor.
Göz göre göre, bile isteye, saklamaya gerek duymadan.
Kendilerine uyguladıkları hak ve özgürlükleri, başkalarınınkinden çaldığı kimsenin aklına gelmiyor.
Varlıklı ve zengin olmak için diğerlerinin varlığı üzerine çöktüklerini kimse görmüyor.
Kendi sağlıkları için binlerce insanı katlediyor, kendi özgürlükleri için milyonlarca insanı kahrediyorlar.
Sahip oldukları iyi sandığımız her şey, birilerinin ekmeğinden, canından, sağlığından, aldığı nefesten, alın teriyle kazandığı her bir kuruştan ibaret.
Kendini onlardan koruyamayanların sahip olduklarıyla, zengin ve güçlü oluyorlar.
Gücünü güçsüzden alan asalaklar gibiler.
Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Afrika’da, dünyanın birçok yerinde, milyonlarca insanın sırtından zenginleşmeye, güç devşirmeye, kendi düzenleri bozulmasın diye başka düzenleri alt üst etmeye devam ediyorlar.
Ukrayna’da olduğu gibi.
Olan yine masumlara, savaştan kaçmaya çalışan kadın ve çocuklara, yurtlarını yuvalarını terk etmek zorunda bırakılan, dünyaya hiç bir kötülüğü olmamış insanlara oluyor.
Batı hep zalimdi hala zalim.
Batı hep sürüngendi, hala sömüren
Batı asla adil değildi, hala değil.
İnsanlık bir gün modernlik adı altında kendilerinden alınanları anlayacak ama o zaman öyle çok masumun canı yanmış olacak ki, ilahi adaletin tecellisi onların gözlerinden akan bir damla yaşla son bulacak.
Ve fakat iş işten geçmiş olacak…