Vaat tamam da ya kaynak?
İster kabul edin ister etmeyin!
1 Nisan sonrası her yeni gün ekonomik anlamda bir ‘şakaya’ maruz kalacağımız açık.
‘Bundan daha kötüsü de olamaz herhalde’ denilen ne varsa karşılaşabiliriz.
Döviz, enflasyon, faiz sarmalında sıkı kemeri, yeni bir çentik ekleyerek daha da sıkı hale getirmek zorunda kalabiliriz.
Bazıları, içinde bulunduğumuz ekonomik koşulların sorumlusu olarak iktidara bir ders verme düşüncesinde olabilir.
Elbette neredeyse çeyrek asra ulaşacak yönetim istikrarıyla ekonomik anlamda geldiğimiz noktanın bu olmaması gerekir.
Fakat unutmamalıyız ki özellikle son yıllarda olağanüstü olaylar yaşadık, yaşıyoruz.
15 Temmuz 2016’da bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. O alçak girişimin siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak açtığını yarayı ve neden olduğu kayıpları unutmayın.
O, ‘öyle oldu, bitti ve gitti’ denilebilecek bir hainlik değil aksine her anlamda ülkenin imajını altüst eden bir plandı. Olumsuz etkileri halen yaşanıyor!
Yine yaklaşık 1,5-2 yıl küresel ekonomiyi darmaduman eden koronavirüs salgını yaşadık.
Rusya-Ukrayna savaşı hala sürüyor.
İsrail’in Gazze’deki vahşi saldırıları devam ediyor.
Tüm bunların siyasi ve ekonomik maliyetleri var.
Lütfen hatırlayınız; seller ve yangılarla geçen son yılları… Bu yaralar hangi kaynaklarla sarıldı?
Hepsini bir kenara bırakın daha geçen yıl 11 ilimiz yerle bir oldu.
İnsani maliyeti hepimizde bir travmaya dönüştü ama dahası ekonomik maliyetine hep birlikte katlanıyoruz. Ve bu yük kalkmış değil! Daha ödenecek bedeller var.
Tüm bu felaketlere rağmen bir suçlu arama ve cezalandırma çabasında isek hayatın gerçekliğinden kopuğuz demektir.
Gerçekçi olmak zorundayız!
Bugün kentlerde seçim yarışına giren muhalif isimlerin ortaya koyduğu proje ve vaatleri gerçekleştirmesi, onların söylemiyle seçim sonrası ekonomide asla mümkün değil.
Hele ki büyükşehirlerde iktidarla uyumlu bir yönetim kurgusu yoksa yeni dönemde bırakın yatırımı mevcut hizmetleri sürdürecek finansı bile bulması zor. Yahu maaşları ödeyemezler, maaşları!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ordu’da şöyle dedi: Bizim olmadığımız bir büyükşehir belediyesi doğalgazı nasıl getirecek? Biz varsak doğalgaz var, biz yoksak yok!..
Erdoğan, Hatay’da ise şunları söyledi: Merkezi yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez.
Bazıları bu ifadeleri bir tehdit şeklinde yorumladı. Muhalif siyasiler, bunları bir eleştiri konusuna dönüştürdü. Başlı başına saçmalık! Acziyet! Ülkedeki muhalif siyasetin vasatlığını bir kez daha gördük!
Erdoğan’ın sözleri bir gerçeklik! Yalnızca bu döneme özgü değil dünden bugüne Türkiye’nin bir gerçeği!
Fakat önümüzdeki 5 yıl açısında bunun ayrı bir gerçeklik payı ise sıkışan ekonomidir. Ve bunun ana unsuru küresel denklemdir. Dünyadaki değişimi görmek mecburiyetindeyiz.
Çıkmış bir belediye başkan adayı, emeklilere ayda ‘2 bin lira vereceğim’ diyor! Yahu sen kimin parasını kime veriyorsun? Sorun bakalım parayı nereden buluyor? Vakıftan mı?
İktidarın veya muhalefetin elinde olsun olmasın tüm belediyelerin borçluluğu almış başını gidiyor. Kendi yönettiğin belediyeler dahi batakta, rant ve rüşvet çarkıyla ayakta tutuyorsun!
Sen, rutin hizmetler için zor para bulunacak bir ekonomik dönemde öyle keyfi harcamaya kaynak nereden bulacaksın?
Üstelik kendinle de çelişiyorsun!
Hem ‘ekonomi kötü, seçim sonrası daha kötü olacak’ diyorsun hem de kalkıp bol keseden vaatte bulunuyorsun.
Muhalefet olarak senin bir şeyleri düzeltebilme becerin olsa zaten 14 Mayıs’ta kaybetmezdin! Bile isteye ‘aman bana kalmasın’ diye diye kaybettin!
Sen de biliyorsun ki ülkeyi yönetecek yetkinlikte değilsin! Dışarıdan para bulamazsın! İçerdeki dinamikleri dengede tutamazsın!
Bir kesime ‘muhalif’ tatmini yaşatır, kaptırabildiğine ‘muhalifçilik’ oyununu yutturursun.
Daha düne kadar biri, ‘vatandaş teknoloji görsün’ diye uzaktan video konferansı pazarlıyordu, şimdiki de ‘adayları yapay zekâyla belirledik’ diyor!
Yahu sizden ne olur! Siz siyaset boşluğunu dolduran metansınız! Her kıvılcımda patlamanızdan belli!
Yine ülkeyi düze çıkaracaksa Erdoğan çıkaracak. Dışarıdan kaynak girişine bağımlılığımızı çözecekse Erdoğan çözecek! Yok öyle Erdoğan’ın getirdiği kaynakla caka satmak! Haddini bilecek, kimseyi kandırmayacaksın!
Sahte demokrasi kahramanlığına soyunmayacaksın ki senin adaylarını nasıl belirlediğini cümle âlem biliyor!
Açık ve net ülke ekonomisinin düzelmesi için İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana’da değişim şart!
Yoksa ne bahar gelir ne yaz!
Şarkı biter bu kış bitmez!
Saygıyla…