Ya sabır!…
Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.
Yerimiz, yurdumuz değişti.
Memleketimiz, mahallemiz, sokağımız değişti.
Evimiz barkımız değişti.
Psikolojimiz değişti.
Ne anlatmakla, ne yazmakla deprem anını, yaşadığımız felaketi anlatamayız.
Kelimeler yetmez.
Yetse de kifayet etmez.
Birileri konuşuyor boş boş, kendini tatmin ediyor.
Asker geç gelmişmiş.
Yardımlar yerine ulaşmıyormuş.
Cenazeler kaldırılmıyormuş.
Enkazdan canlı çıkarılıyorken, neden “Allah u Ekber” diye bağrışmalar oluyormuş.
Tuvaletler yokmuş, azmış, yeterli değilmiş.
Depremzedeler banyo yapamıyormuş.
Görevliler birbirleriyle kavgalıymış.
Yaşadığımız felaketin derecesini bilmeyen, anlamayan, tahayyül edemeyenlerin böyle konuşmaları bizi rahatsız ediyor.
Bilmiyor musunuz ki deprem bölgelerinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Yaşananları ancak biz, depremzedeler biliriz.
Yetim kalanlar bir yanda, yalnız kalanlar diğer yanda olacaklar.
Malını, mülkünü, servetini, evini barkını, yuvasını, ailesini, sevdiklerini kaybedenler öbür yanda.
Acılarımızla yaşamaya devam edeceğiz.
O nedenle uzaktan konuşmak “yok şöyleymiş, yok böyleymiş” demek, özellikle kimi siyasetçilerin ulu orta konuşmaları bizi oldukça rahatsız ediyor.
Etmeyin!
Bizi rahat bırakın.
Kendi halimize, kendi acımızla bırakın.
Devlet nasılsa yanımızda.
Tek güvencemiz devletimiz.
Nasıl ilk günden beri yanımızda olduysa devlet babamız; bugün de, yarın da, gelecekte de yanımızda olacağına inanıyoruz.
Hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağını biliyoruz.
Sağlık olsun.
Kaderimizi yaşıyoruz.
Siz kader nedir bilir misiniz?
İnanmıyorsanız da bizim inancımıza saygılı olun ve susun.
“Depremin dinle, imanla; Allah ile ilgisi yokmuş..”
Ya sabııır!..