‘YanlızZz’
Çok yanlış…
Dikkat buyurunuz; kastım ‘yanlış’ demek değil, ‘çok tatlış’ ifadesinde sona eklenen ş ile tatlı kelimesinin kazandığı o cıvık anlamı çağrıştırmak. Zira yazıya konu olayın, cıvıklıktan başka bir izahı yok.
Yoksa ne haddine bu fakirin, bir işe yanlış demek!
***
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), yarın 38’inci Olağan Kurultay’ını gerçekleştirecek.
Ankara Spor Salonu’nda hazırlıklar sürerken dün sosyal medyaya bir fotoğraf düştü.
Kılıçdaroğlu’nun ‘yürürken ki’ pozu yanına şöyle yazılmış; “Asla yanlız yürümeyeceksin.”
Yahu ben bunu yazarken bile Microsoft düzeltiyor, bırakmıyor ki yazayım! Ama belli ki yazan arkadaş ‘Bill Gates sen de yargılanacaksın’ kafasıyla Word’e ayar vermiş!
Hadi onu geçtim, bu işleri kimse kontrol etmiyor mu?
Böyle asılıp fotoğrafları çekildiğine göre bu soru, yazı bir satır daha uzasın diye sorulmuş hissi veriyor.
Fakat inanın öyle değil!
Onca seçimde çalışmış biri olarak söyleyeyim, bu işlerde en az üç kademeli kontrol mekanizması olur.
Belli ki CHP’nin kademeleri uyuya kalmış.
Hadi Türkçe kullanımındaki acizlikleri bırakalım, afişe içerik ve söylem analiziyle yaklaşalım diyeceğim!
Lakin nafile! Çünkü afiş, analize değmeyecek derecede biçimsiz ve yöntemsiz…
İnsan bu afişe bakınca ‘keşke yalnız yürüseydi de 45 vekili kaptırmasaydı’ demeden edemiyor!
6’lı Masa uğruna hem partisine hem de millet iradesine zarar veren Kılıçdaroğlu, keşke 28 Mayıs akşamı sonrası ‘dersini almış olsa’ ve ağır ağır emeklilik merdivenlerini inseydi…
Ah nerede!
Rahmetli Demirel’in ‘dün dündür…’ sözünün her ölçekte ‘sağlaması’ yapılıyor sanki…
Bunu Kılıçdaroğlu’nda da çok defa gördük.
Göreve geldiğinin ikinci yılında Kılıçdaroğlu, X’teki bir paylaşımında şöyle demiş: “#halkınpartisichp Ben asla ve asla koltuğa kilitlenip ben hep burada kalcağım diye birşey yok. O geride kaldı.” (27 Ağustos 2012 tarihli paylaşımdan birebir alıntıdır, yazım hataları paylaşana aittir.)
Oysa yine kendisi 7 Mayıs 2023’te Antalya’daki mitingde şöyle diyor: “Uzun süre koltukta oturanın bir pisliği vardır o yüzden o koltuktan kalkamıyordur. Altına yapmış demektir.”
Arada onca seçim geçti; Kılıçdaroğlu, bırakın koltuğa kilitlenmeyi adeta koltukla bütünleşti.
***
Aslında yarın ki kurultaya dair ‘tatlış’ bir merak var kamuoyunda…
Kimi Kılıçdaroğlu’na gitmeyi kimi de Özgür Özel’e genel başkanlığı yakıştıramıyor.
Bazıları da ‘düşük profil’ düşüncesiyle soruyor: Tavşan aday mı? Emanetçi mi?
Bu şimdilik bilinmez tabi.
Ama Özel, dün diyemediği ne varsa bugün ‘liderlik’ eleştirisiyle söylüyor. Bu noktada herkes, doğru soruyu da cevabı da çok iyi biliyor!
***
Sayın Özel’in durumuna değil de ben daha çok kurultayın sloganına takıldım: “İkinci yüzyılda demokrasi ve birlik kurultayı.”
Herhalde çok kıymetli Attila İlhan yaşasaydı ‘Hangi demokrasi’ ya da ‘Hangi birlik’ diye sorardı.
Keyfin göre demokrasi ve pragmatik birlik…
Yeri geldiğinde kapalı kapılar ardında, adamına göre ise ıslak imzalı bir a4 ile…
***
Bu köşede 20 Eylül tarihinde ‘O bıraksa camiası bırakmaz’ başlıklı yazıyla Kılıçdaroğlu’na ilişkin görüşlerimi paylaşmıştım. (https://www.liderhaber.com.tr/o-biraksa-camiasi-birakmaz)
“…Netice, geride kalan 13 yılda ne kadar seçim kaybetmiş olursa olsun Kemal Kılıçdaroğlu, Türk siyasi tarihinin en yüksek profile ulaşmış Alevi politikacısı olarak kayda geçti.
Bugünlerde 100’üncü yılı kutlanan CHP, işte bu yeni olandır! Bu ‘Yeni CHP’nin, 100 yıl öncekiyle benzeşen yanı var mıdır?
Haliyle bu ‘Yeni CHP’de istediği kadar seçim kaybetsin Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘genel başkanlık adaylığını engelleme şansı yok.’…”
Belki de Yeni CHP, eskinin Türkiye Birlik Partisi (TBP)…
Saygılarımla…