40 yaş altı kalpten gidiyor! 'Eskiden parmakla sayardık, artık kanseri bile geçti'
Ülkemizde yaşam kayıplarının yüzde 33’ünü oluşturan kalp krizi tüm dünyada görülen ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Ancak son zamanlarda kalp krizleri vakalarında önemli bir artış yaşanıyor. Hastalık, özellikle de 40 yaş altını tehdit ediyor. Peki ama neden? Kardiyoloji uzmanları Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol ile Uzm. Dr. Ayhan Atakan çarpıcı gerçekleri paylaştı.
Vücutta her organ çok önemli ancak kalp en değerliğimiz. Çünkü kalp durunca hayat da duruyor. İnsan, beyninde sorun olduğunda komada, böbrekleri çalışmadığında diyalizle yaşıyor ancak kalp durduğunda ne yazık ki yaşama veda ediyor. Kalbin ‘vücudun en ağır işçisi’ olduğunu, kalp krizinin de kalbin durmasının ana nedenlerinden biri olduğunu söyleyen Türk Kardiyoloji Derneği eski başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, “Kalp krizi eskiden beri çok yaygın görülen ve dünyada her zaman için bir numaralı hayati tehlike yaratan bir sağlık sorunu ancak özellikle son zamanlarda kalp krizleri vakalarında önemli bir artış yaşanıyor. Ne yazık ki kalp krizlerini çok daha erken yaşlarda görmeye başladık” dedi.
'ESKİDEN PARMAKLA SAYARDIK'
Türkiye'de kalp krizi geçirme yaşının ortalama 62 olduğunu ancak son yıllarda artan kalp damar hastalıklarındaki risk faktörlerine bağlı olarak kalp krizlerinin çok daha erken yaşlarda görülmeye başladığına değinen Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, “Örneğin benim kardiyoloji ihtisasını yaptığım 1990’lı yılların başında kalp krizlerinin tamamına yakını 40 hatta 50’li yaşların üzerinde olurdu, 40 yaş altında kalp krizi gördüğümüzde parmakla sayardık. Çünkü yılda birkaçı geçmezdi. Ancak zamanla çok daha erken görülmeye başlandı. Şimdi 40 yaş altında kalp krizi geldiğinde yadırgamamaya başladık. Yani artık 40 yaş altında çok daha sık görüyoruz. Şunu da vurgulamak lazım esrar, kokain, bonzai gibi uyuşturucu kullanan kişilerde 20’li yaşlarda dahi kalp krizleri görebiliyoruz” bilgilerini paylaştı.
"Kalp krizinin en yaygın belirtisi göğüs ağrısıdır. Ani başlar ve tüm göğüs duvarı üzerinde sıkıştırıcı, ezici, yanıcı karakterde kollara özellikle de sol kola, alt çeneye, boyna ve sırta vurur. 15 dakikadan uzun sürer. Tedavi edilmezse saatlerce sürebilir. Ağrıya terleme, bulantı, kusma, nefes darlığı eşlik edebilir. Bazen ani gelişen nefes darlığı, bayılma şeklinde de karşımıza çıkabilir. Şeker hastalarında, yaşlılarda, kadınlarda ağrı her zaman bu kadar tipik olmayabilir. Ölüme neden olduğu için söz konusu grupların biraz daha şüpheci davranması gerekiyor." - Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol
PEK ÇOK NEDENİ VAR, KANSERİ BİLE GEÇTİ
Medeniyetleşmenin insana getirdiği olumlu birçok durumun yanında olumsuz pek çok yönünün de bulunduğunu belirten Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, “Artan stres, sağlıksız beslenme, doymuş yağlar, hazır gıda tüketiminde yükselen ivme, hareketsizlik, sigara kullananların sayısının artması, bilgisayar başında geçirilen hareketsiz saatler, fast food tarzı yiyecekler ve artan porsiyon ebatlarıyla insanların şişmanlaması kalp damar hastalıklarının yükselişe geçmesine ve de çok daha erken yaşlarda görülmesine neden oldu” yorumunu yaptı.
“Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine baktığımızda dünyada ölüm nedenlerinin yaklaşık yarısı dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle oluyor” diyen Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ayhan Atakan da, “Ölüm nedenleri arasında dolaşım sitemi hastalıkları aterosklerotik ile ilk sırada yer alıyor. İkinci sırada yüzde 15-20 ile kanser hastalıkları geliyor. Son 10 yılda sıklığı giderek artmakla birlikte ölüm nedenleri arasında koroner arter hastalıklarından kalp krizi başı çekiyor. Yani kalp krizinden ölenlerin sayısı kansere bağlı ölümlerden fazla” bilgisini paylaştı.
"Basit bir grip yani influenza virüsünün bile kalp krizi riskini arttırdığını biliyoruz. Son yapılan çalışmalar, Kovid geçirenlerin influenza geçirenlere göre 7 kat daha fazla kalp krizi geçirdiğini gösterdi. Bunun nedeni, Kovid geçirenlerin kalp damarlarının iç yüzünü kaplayan endotel dokusunda meydana gelen bozulma. Özellikle daha önce kalp hastalığı olup Kovid geçirenlerin tekrar kalp krizi geçirme olasılığı anlamlı bir şekilde yükseldi. Son zamanlarda tanımlanan bir hastalık da ‘uzamış Kovid sendromu’. Yani pandemi sırasında Kovid geçiren ancak hastalık döneminde şikâyeti olmayan birçok kişide daha sonraları çarpıntı, göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi şikâyetlerin geliştiğini görüyoruz. Bu kişilerin sadece kalp krizi açısından değil, Kovid enfeksiyonuna bağlı gelişen ritim hastalıkları, kalp kası hastalıkları ve bunlara bağlı gelişebilecek kalp yetersizliği açısından tetkik edilmek üzere bir kardiyoloğun kontrolünden geçmesini öneriyoruz." - Uzm. Dr. Ayhan Atakan
YAŞ DÜŞTÜKÇE ÖLÜMCÜL HALE GELİYOR
40 yaş altında görülen kalp krizinin henüz kollateral dediğimiz yaşla birlikte gelişen koruyucu damarlar gelişmediği için çok daha ölümcül olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Ayhan Atakan, “Ayrıca bu yaşlarda geçirilen kalp krizinden sağ kurtulan hastalarda ciddi kalp yetersizliği gelişme olasılığı çok fazla. Bu nedenle 40 yaş altında geçirilen kalp krizi daha da önemli bir sorun. Günümüzde obezitenin özellikle gençlerde artması sonucu kolesterol, tansiyon ve şeker hastalığı sıklığında artış oldu. Bu risklerin artışı nedeniyle kalp krizi oranları artıyor. Pandemi öncesi zaten artmakta olan obezite pandemiyle pik yaptı. Erken yaşlarda hiperlipidemi ve diyabet tanısı almış olan hastalarda Kovid sonrasında 30’lu hatta 20’li yaşlarda kalp krizinin ortaya çıktığını görüyoruz” diye konuştu.
KALP KRİZİ RİSKİNİ AZALTMAK MÜMKÜN MÜ?
Kalp krizi geçirme riskini azaltmanın mümkün olduğuna vurgu yapan Dr. Ayhan Atakan, son olarak şu eklemeyi de yaptı: “Koroner arter hastalığı için değiştirilebilir ve değiştirilemez risk faktörleri var. Değiştirilmez faktörler: Yaş (erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaş üstü) ve ailede kalp hastalığı olmasıdır. Değiştirilebilir faktörleri ise sigara kullanmak, şeker hastalığı (diyabet), kolesterol yüksekliği (hiperlipidemi), tansiyon yüksekliği (hipertansiyon), hareketsiz, monoton yaşam olarak sayabiliriz. Bu risklerden sadece diyabet kişiyi kalp krizi açısından yüksek riskli gruba sokuyor. Ayrıca diyabet dışında diğer faktörlerden 3 ve daha fazla riske sahip olanlar yine kalp krizi açısından yüksek riskli grupta değerlendirilmeli. Bu durumda risk azaltıcı önlemlerin alınması çok önemli.”