Yıkılmadık
Uzun zamandır insani nedenlerden dolayı yazı yazamıyordum.
Özellikle gece saatlerinde haber okumayı çok severim.
Gün bitmiş, herkes uyumuştur. İşte o zamanlarda bütün gündemi okur, analizini yaparım.
Yaklaşık 5 yıldır bu davranışımdan ödün vermem.
16 gün önce gecenin saat 4’ünde gündemi okumuş, kendimce bazı analizlerde bulunmuştum.
Uyumak için hazırlandığımda telefonuma acı bir bildirim geldi.
Gecenin o saatinde gelen telefon bildirimleri beni hep korkutmuştu.
Telefona doğru ilerlerken karşılaşabileceğim kötü durumları düşünmeye başladım.
..Ve acı haberi gördüm!
Kahramanmaraş merkezli 7.6 şiddetinde bir deprem olmuş...
Haberin detayları ne yazık ki yoktu.
Depremin şiddetini görünce içim ürperdi.
Eşimi kaldırıp durumu anlattım.
Bu sırada deprem bölgesinden güncel haberler gelmeye başladı.
Adıyaman, Urfa, Gaziantep, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Hatay, Mardin, Malatya gibi illerin de depremden dolayı etkilendiğini gördüğüm anda Mardin’de yaşayan babamı aradım.
Ciddi bir şekilde sallandıklarını söyleyen babam, durumlarının iyi olduğunu iletti.
Bu bilgi dışında başka bir bilgi alamadık.
Gün aydığında depremin boyutu ortaya çıktı.
Türkiye haritasından Adıyaman ve Hatay resmen silinmiş gibiydi.
Her taraftan yardım çağrısı geliyordu.
Hükumet, muhalefet kim var kim yok harekete geçti.
AFAD ve Kızılay seferber oldu.
Yardım kuruluşları işi gücü bırakıp yardım için koştu.
Türkiye’de artık hayat durmuş herkesin kalbi deprem bölgesindeydi.
Benim de içinde bulunduğum akraba üyelerimle birlikte deprem bölgesine ilk etapta 3 kamyon malzeme gönderdik.
Daha sonra resmi ve güvenilir kuruluşlara nakdi yardımlarda bulunmaya başladık.
3 gün deprem bölgesinde kalarak enkaz çalışmalarına destek vermeye başladık.
Herkes elinden geleni yaptı.
İnsanlığımızı hatırladık.
Tabi kaybedenleri de unutmadık.
Enkaz altında kalan birini arayıp saatlerce dalga geçenleri, enkaz çalışmalarına yardımda bulunmak yerine yağmalamaya gelenleri unutmadık.
İnsanlığını kaybetmiş bu yaratıklara gerek Türk toplumu gerekse de Türk polisi ve jandarması gereken uyarıyı çok güzel yaptı.
Şimdi yaraları sarma zamanı.
Şimdi acıları paylaşma zamanı.
Türkiye her zaman olduğu gibi birlik içinde kalarak, bu büyük acının üstesinden gelecek.