Yılanlar şehre indi… Tarlaları fare bastı… Keneler parkları istila etti… Dört bir yanı sinek sardı… Peki, neden? İnsan! Kendi etti, kendi buldu!
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, vatandaşın şikayetine konu olan sürüngen, kemirgen ve haşere artışında insan faktörüne dikkat çekti. İnsanın kendisine zararlı gördüğü her türü yok ederek doğal dengeyi bozduğunu ve yaşanan olayların bunun bir sonucu olduğunu söyledi.
Haber: Özlem Yoğurtçuoğlu / Yiğit Bora Doğan
Bursa’da son günlerde yaşanan çok sayıda yılan vakası, vatandaşı paniğe sevk etti. Kentsel alanlarda ve kırsal yerleşim yerlerinde sıkça yılana rastlanması, kamuoyunda tedirginliğe neden oldu. Bununla birlikte fare, kene ve sinek popülasyonundaki artış da tepki çekti. Sosyal medyadan veryansın eden vatandaş, sürüngen, kemirgen ve haşerelerle mücadele edilmesi talebinde bulundu. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, bu konulara yönelik Lider Bursa’ya özel açıklama yaptı.
İnsan faaliyetlerinin doğal dengeyi bozucu rolüne vurgu yapan ZMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, “Sanayileşme, kentleşme, savaşlar, fosil yakıt kullanımın artması, bilinçsiz tarımsal ilaçlamanın yaygınlaşması, ormanlar ile sulak alanların ve tarım arazilerinin yok edilmesi küresel ısınma ve iklim krizine dönüştü. Bunun sonucunda da depremler, seller, kuraklık ve epidemik olaylar sıkça meydana gelmeye başladı” dedi.
‘KİRPİ GÖREN VAR MI?’
Kış mevsiminin ılıman geçmesinin sürügen (yılan) ve kemirgen (fare) gibi canlıların yaşayabileceği ortam oluşmasına neden olduğunu belirten Başkan Dr. Fevzi Çakmak, “Yılan ve farelerdeki artış kış mevsiminin ılıman geçmesinden kaynaklandı” derken şu değerlendirmede bulundu:
“Geldiğimiz noktada tamamen kendi elimiz ile yok ettiğimiz doğanın dengesinin bu şekilde bir hal aldığı görülüyor. Örneğin biz şu anda hiç kirpi görebiliyor muyuz? Belki de şu an birçok çocuk kirpinin ne olduğunu bile bilmiyor, kirpi aslında yılan popülasyonun en büyük düşmanlarından biridir. Peki, leylekler duyuyoruz, leylekler şehrimize geliyorlar.
Fakat bizler leyleklerin geldiği güzergahlardaki konaklama alanlarını yok ettik. Sulak alanları da yok ediyoruz. Oysa leylekler, yılanların en büyük düşmanları. Eğer doğanın içerisindeki kendi dengesini bozarsanız bir başkasının lehine dönüştürmüş olursunuz,
bir tarafı yok ederken diğer tarafı öne çıkartmış oluyorsunuz. Aslında biz insanoğlu olarak doğanın dengesini bozarak zaman içerisinde oluşan bu epidemik olaylara neden oluyoruz.”
‘YILANLAR BİZİM DOSTUMUZ’
Yılanları tarımsal olarak faydalı ve ‘dost’ olarak tanımlayan Başkan Dr. Çakmak, “Neden dostumuzdur? Çünkü yılan kemirgenlerden farelerin en büyük düşmanıdır. Kemirgenlerin dışında böcekleri yiyerek de beslenir. Fareler ve böcekler tarımsal anlamda bu alanda bizim en büyük düşmanlarımızdır. Bu yüzden tarımsal alanda biz, yılanlarla dostuz ve yılanların öldürülmesine var olan koşullarda karşıyız. Biz yılanla karşılaştığımız da onu yok etme içgüdüsü ile hareket ederiz. Fakat aslında sizler yılana dokunmadığınız, sıkıştırmadığınız ve onun üzerine basmadığınız sürece yılan size saldırmaz. Yapacağınız şey yılanı gördüğünüzde yolunuzu değiştirmektir. Tıpkı insanoğlu gibi yılanlar da sıkıştığı zamanlarda kendini koruma içgüdüsü ile hareket eder. Sizin ona zarar vereceğinizi hissettiğinde o da size zarar verir” dedi.
YILANLAR DA AÇ KALDI
Yılanların şehir merkezlerinde sıkça görülmesi hakkında değerlendirme yapan Dr. Çakmak, “Yılanın köylerde ve özellikle kentlerde yaşam alanlarına kadar gelmesinin sebeplerini ortadan kaldırmamız gerekiyor. Özellikle yılan niçin yaşam alanlarına gelir? Aç kaldığı için, yiyecek bulmak için gelir. Özellikle kümesiniz varsa onları kendisine yiyecek olarak algılar. Yılanların koku duygusu çok gelişmiştir ve uzakta da olsa tavuk ve civcivleri yemek için o alana gelir. Ya da kemirgen fare ve böcek yoğunluğu varsa onlarla beslenmek için de yerleşim yerlerine yaklaşır”
NOHUT EKİLEN YERE YILAN GELMEZ!
Dr. Çakmak, yılanları evinden uzak tutmak isteyen vatandaşa şunları tavsiye etti:
“Yılanlar aslında bizim onları rahatsız ettiğimizi düşünürler çünkü bizler onların yaşam alanlarına müdahale ediyoruz, onların yaşam alanlarını tahrip ederek oraya evler kuruyoruz, tarım alanına açıyoruz, onların yaşam alanlarını daraltıyoruz. Yılanlar karanlık ve sakin ortamları çok sever. Bu nedenle de karanlık ve loş bodrumlara ya da kullanılmayan kıyafetlerin, eşyaların altına saklanırlar. Yılanların yaşam alanlarımıza yerleşmesini istemiyorsak mümkün olduğunca bu tip alanları oluşturmamız gerekiyor.Dediğim gibi koku duyguları çok gelişmiştir, bütün mekanizması koku üzerinedir. Eğer etrafınıza ve yaşam alanınıza yılanı rahatsız edecek keskin kokuları yerleştirirseniz yılanı uzaklaştırırsınız. Nedir bu keskin kokular? Kükürt, sarımsak, naftalin gibi… Aynı şekilde eğer bir bahçeniz varsa ve etrafına nohut ekerseniz, yılan buradan uzak duracaktır. Nohutun olduğu yere yılan gelmez. Yine aynı şekilde bahçemizin etrafına 50-60 santim yüksekliğinde bir duvar örerek ve duvarı da yılanın saklanabileceği oyuklar olmadan örersek yine bu da bir önlem olur.”
TARLALARI FARE BASTI!
Tarım alanlarındaki fare sayısının artmasıyla ilgili konuşan Dr. Çakmak, “Kış ve ilkbaharın kurak ve serin geçmesiyle oluşan bir durum bu. Özellikle fare yuvalarında suyun donmasıyla yani donma çözülme ile beraber oradaki popülasyon azalır, bu sene ne yazıkki yağışlar da özellikle bahar yağışları ve kış yağışları yeterli olmadı. Kış beklenilen gibi soğuk da geçmediği için o donma çözülme olayları yeterli gelmedi. Bu nedenle de ne yazıkki şu anda tarlalarımızda ciddi anlamda fare zararlanması görüyoruz, eğer biz tarımsal alanlarımızda fareyi istemiyorsak yılanları çoğaltmamız gerekiyor.” açıklamasında bulundu.
DOĞANIN DENGESİ TAMAMEN BOZULDU
Tarımsal alanlarda yapılan yanlış ilaçlamalarında doğal dengeye zarar verdiğini ifade eden Dr. Çakmak, “Doğanın dengesi tamamen bozuldu, biz tarımsal alanda kimyasallar kullanıyoruz, bu kimyasalları kullanırken zararlı haşerelerle beraber yararlı olan ve zararlı haşereleri yiyen ya da o haşerelerin lavralarındaki yumurtalarını yiyerek beslenen yararlı haşereler ve böcekleri de öldürüyoruz. Bunun sonucunda da tek taraflı olarak bir popülasyon artışı söz konusu oluyor. Biz hep şunu söylüyoruz kimyasal mücadele zorunluysa yapılmalı ama mutlak suretle bilimin ışığında bilim insanlarının önerdiği zamanda ve dozda yapılmalı.” dedi.
Dr. Çakmak, “En büyük yararlı böceklerden hepimizin bildiği Uğurböceği, Uğurböceği zararlı böceklerin yumurta ve lavralarından beslenir, biz ilaç atarak uğurböceklerini yok edersek diğer haşere ve böceklerin çoğalmasına sebep oluruz."
SİNEKLERİN ARTMA SEBEBİ YEREL SEÇİMLER
Başkan Dr. Fevzi Çakmak, sinek popülasyonunun bu kadar büyük bir sorun haline gelmesinin nedenlerinden birinin de yerel seçimler olduğunu vurgulayarak yerel yönetimlerin bu konuda hassas davranmadığını şu sözlerle ifade etti:
“Sivrisinek ve karasineklerin kentlerdeki artışlarının temel nedeni siyasi seçim sürecinde ne yazıkki bu ilaçlanmaların aksatılmasıdır. Bu sorun temelde bu canlıların yaşadığı sulak alanların yeterince ilaçlanmamasından kaynaklanıyor. Özellikle yerel seçimlerde burada ihaleler yapılamadı, bütün paralar seçime harcandı ve bunun sonucunda da geç kalındı ve bu da şu anda gördüğümüz bu haşere-sinek popülasyonunun artmasına neden oldu.”
KENE TEHLİKESİNDEN NASIL KORUNABİLİRİZ?
Bursa’da bulunan kene türlerinin Kırım kongo kanamalı ateşi taşıyan zehirli kenelerden olmadığını belirten Dr. Fevzi Çakmak, kenelerden korunma yöntemlerini de anlattı;
“Özellikle haziran ayı kene popülasyonunun en yoğun olduğu aydır, haziran ayından sonra kene popülasyonu ve kene zararı giderek azalmaya başlar. Bu yüzden de özellikle haziran ayında vatandaşlarımızın çok dikkat etmesi lazım. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi tarzında ölümlü kene vakaları daha çok Orta Anadolu’da ve Karadeniz’de yaygın olarak görülür. Bizim yaptığımız çalışmalarda ve özellikle veterinerlermizin bize verdiği bilgilere göre; Bursa’da önemli ve ölümcül kene türleri çok fazla yok, normal bildiğimiz yerel olarak bulunan kere türleri mevcut. Fakat bunlar ölümcül değil diye de ihmal etmek lazım. Özellikle araziye giriyorsak mümkün olduğunca paçalarımızı kapalı bir şekilde çorabımızın içine alarak mümkünse çizme giyerek veya kolumuz ve bacağımız açık olmayacak şekilde işimizi yapmamız gerekir. Tedbirli olmakta her zaman fayda var, bu aynı şekilde yılanlar için de geçerlidir. Arazide çalışırken bu unsurlara dikkat etmemiz gerekiyor, bizim ülkemizdeki yılanlar bilinenin aksine zehirsizdir, çok az yılan türü zehirlidir. Bu yüzden arazilerde çalışırken çizme tarzı, özellikle kot tarzı kalın pantolonlar tercih edersek mevcut yılanla türlerimizin diş yapısına bakıldığında bu kalın kıyafetleri delecek yapıda değildir, Bu da bizim için bir önlem olur diye düşünüyoruz.”
Konu hakkında ek: Nurullah Nuri Yavuz'un köşe yazısını oku!
Habere konu olan yılan vakalarına dair diğer haberler:
1- Bursa'da yılan paniği kamerada
2- Polis arabasına giren yılanı itfaiye ekibi çıkardı
3- Bursa’da site bahçesinde yılan paniği
4- Zehirli yılanı eliyle yakalayıp pet şişeye böyle koydu
5- Evin bahçesine giren yılan paniğe neden oldu
6- Motosikletin içinden 1 metrelik yılan çıktı
7- İstasyondaki yılanı iş adamı böyle yakaladı
8- Bursa’da bahçesine giren yılanı elleriyle yakaladı