Yıldırım, Nilüfer’e benzemeli mi?

Kişisel olarak Bursa’da kentsel tarihi en köklü ilçelerin başında gelen Yıldırım’ın, bırakın Nilüfer’e hiçbir yere benzememesi gerektiğine inanıyorum.

Özgün kimliğini ortaya çıkarması ve geliştirmesi Yıldırım için yeterli ve herhangi bir şehre öykünme gereksinimini ortadan kaldıracak niteliktedir.

Elbette bugün ilçenin genel manzarası, hızlı kentleşme nedeniyle yoğun, çarpık ve çöküntü alanı olarak yansıyor. Ama kenti, yalnızca yapılarıyla düşünmemek gerekiyor.

Hazır bahsi açılmışken ‘kent üzerine düşünme’ perspektifini, kent bayındırlığının üstünde gördüğümü belirtmeliyim.

Ne demek bu?

Yani bir şehri yeni yapılarla ve geniş yollarla bayındır kılabilirsiniz ama bunları bir kimliğe dönüştürmeniz ya mümkün olmaz ya da zaman alır.

Bakınız, Nilüfer modern diye tanımlansa da kentsel kimlik açısından estetik ve zevkten yoksun yüksek blokların işgaline uğramış bir şehirden ibarettir.

Hatta yapılarının yeni olduğu düşünüldüğünde çağın mimari ve mühendislik birikiminin çok gerisinde olduğunu söylemek dahi mümkün.

Nilüfer’de yüksek bir kent kimliğinden bahsetmek bir yana yüksek olanın yalnızca rant ve binalar olduğu da herkesçe bilinen bir gerçeklik.

Yıldırım’ın mühendislik hizmeti alınmadan inşa edilmiş az katlı yapıları ile Nilüfer’in mühendislik hizmeti almış çok katlı yapıları renk kaosu ve beton küplerin karmaşası bağlamında birbirinin aynıdır.

Bugün sokaklarında zevkle kaybolmak isteyeceğiniz veya iletişim kurabileceğiniz bir Nilüfer’den bahsetmek neredeyse mümkün değil. Oysa Yıldırım’da kente ve tarihsel bir sürece tanık olmak isteyenler için nice çıkmaz sokaklar var.

İşin açığı Nilüfer’in ticarileştikçe insan için kendi kendini tüketen bulvarlarındansa Yıldırım’ın mahalle kültürünü yaşatan çıkmaz sokaklarını tercih ederim.

Elbette yapıların güvenliği ve enerji kimliği de bir başlık ve Nilüfer’in bu konuda nispeten iyi olduğu söylenebilir.

Deprem tehdidi karşısında her iki ilçede de yapılması gereken çok iş var. Yine yapıların enerji sarfiyatı ve insan için sağlıklı olması açısından da Yıldırım’daki binaların kimlikli seviyeye çıkarılması gerekiyor.

Lakin Yıldırım, yapılarını dönüştürürken Nilüfer’e benzemekten kaçınmalıdır. İlçede yaygın yaşam geleneğini muhafaza etmeli, mahalle kültürünü ve geniş aile formunu deforme etmekten uzak durmalıdır.

Bilhassa Yıldırım’da yapılar, Nilüfer’deki gibi bir sınıfsal kategorizasyonun unsuru haline getirilmemelidir. İnsanı yerinden eden yenilenmenin, toplumsal anlamda geri gidiş olduğu görülmelidir.

Kentsel dönüşümle binalar yenilenirken birlikte yaşama kültürünün en güzel örneği olan mahalleler yerine etrafı duvarlar ve tel örgülerle çevrili siteler kurmak insanı insandan koparmaktan başka bir sonuç üretmeyecektir. Bu, aynı zamanda kültürel bir kopuş ve erozyondur.

Kent üzerine düşünmek, kafa yorma sporunun en kolayıymış gibi görülse de esasen çok bilinmeyenli bir denklemi çözmek kadar çetrefildir. Hele ki üzerine düşündüğünüz kenti var etmek ise daha zor.

Yıldırım, üzerine düşünmeyi hakkeden ve hayata geçirilecek her projenin düşüncenin ürünü olması gereken bir kent. Neyse ki ilçenin tam da öyle bir belediye başkanı var.

Kent kimliğini koruma ve geliştirmenin aslında bir ekosistem tesis etmekten geçtiğini bilen Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, geride kalan 5 yıllık görev süresinde bu anlamda örnek işlere imza attı.

Başlı başına uyumayan kütüphane fikri bile, ilçede tam anlamıyla bir gençlik ekosistemi kurmaya yetti. Ve çok önemli bir hizmet oldu.

Her şey var denilen Nilüfer’de gençler, kahvecilerde test çözerken Yıldırım’da çay, çorba ücretsiz kütüphaneler, genç dimağlara konforlu çalışma ortamı sunuyor.

Özel eğitimin üssü olarak on binlerce öğrencinin bulunduğu Nilüfer’de neden bu yapılmaz acaba? Kahveciler boş kalmasın diye mi? Elbette ki öyle! Çünkü Nilüfer’de ticaret insanın üstündedir!

İşte Yıldırım, bu yönüyle de Nilüfer’e benzememeli, insanı ve insani değerleri en üste tutan anlayışını korumalıdır.

Dün Selçukbey Mahallesi’nde yapımı süren Dr. Sadık Ahmet Gençlik ve Spor Merkezi’ne ilişkin tanıtım toplantısı için Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’ın misafiri olduk.

Eski halinde halı saha ve yüzme yavuzu bulunan tesisi yenileniyor. Yerine kapalı yarı olimpik yüzme havuzu, çocuklar için cimnastik, karate, taekwondo salonları, kadın ve erkek fitness salonu, kitap kafe, kütüphane, teknoloji araştırma ve geliştirme merkezi bulunan yeni bir yerleşke kuruluyor.

Yıldırım’ın spor kenti kimliğine yatırım yapan Başkan Yılmaz şöyle diyor: “2019 yılından bu yana ilçeye 22 spor yatırımı kazandırdık.

Tesisleşmede alınan bu mesafenin, kültürün yerleşmesi ve sürdürülmesinde de alınması için biraz daha zamana ihtiyaç var. Ama söylemeliyiz ki Yıldırım, doğru yolda ve emin adımlarla ilerliyor.

Gelecek 5 yılda da ilçesini yönetmeyi en fazla hak eden ilçe belediye başkanlarından biri olarak görülen Yılmaz’a başarılar diliyorum.

Umarım, ikinci döneminde de Nilüfer’e benzeyen değil özgün bir kent kimliği olan Yıldırım gayretini sürdürür.

Saygıyla…