Yuh!..

TBMM genel kurulunda bu sesler yükseldi.

"Yuuuhh!"
Hatay ilinden milletvekili seçilen Can Atalay'ın milletvekilliği düşürülünce yüce meclisin çatısı altında muhalefet milletvekilleri böyle bağırdılar:
"Yuuuhh!"
Yüksek Seçim Kurulu, Atalay'ın ya milletvekili aday adaylığı müracaatını kabul etmemeliydi ya da:
"Herhangi bir davadan dolayı yargılanan kişiler milletvekili aday adaylığına müracaat edemezler" diye yasa çıkarmalıydı.
"Yuuuhh" sesleri TBMM duvarlarında yankılanmamalıydı.
Kimi vekillerin ellerinde "Protesto" eden pankartlar ile meclisi çınlatmaları...
Meclis başkan vekiline Anayasa kitapçığı fırlatılması bu Gazi Meclis’in onuruna, vakarına, ciddiyetine yakışmadı.
Mahkemeler arası karar olayı çetrefilli hâle getirdi.
Bu olayın olacağı, yaşanabileceği öngörülmeliydi.
En başında yasalar çıkarılarak önlem alınmalıydı.
"Yuuuhh" sesleri bizi uzak doğu ülkeleri meclisine benzetti.
Hangi olay demokratik olay, hangi olay demokrasi olayı?
Yuhlamak mı yuhlanmak mı?
Şimdi herkes, en üstten en alta kadar konuyu tartışıyor.
Kim haklı, kim haksız?
Yuhalayanlar mı, yuhalananlar mı?

* * *
İsrail katletmeye devam ediyor.
Dur durak bilmiyor.
Kimseyi dinlemiyor.
"Soykırım" ile suçlanıp yargılanmaya başlanması bile geri adım attırmıyor.
Sürekli öldürüyor.
Bıkmadan, usanmadan öldürüyor.
Olayın ilk günü İsrail'e destek veren ABD başkanı Biden ile tüm Avrupa ülkeleri "Çocukları katlettiler" yalanına inanmış...
O yalana sığınmış, soykırıma adeta "Olur" vermişlerdi.
Filistinli bir dede, bombalar altında ölen bir, iki yaşlarındaki torunlarından birini bir koluna, diğerini diğer koluna ölü bedenlerini almış, ağlayarak isyan ediyor:
"Yeter artık, sürekli bebekleri, anneleri öldürüyorlar."
Daha dün İsrail askerleri bir eve baskın yaparak tam on altı çocuk ve kadını katlettiler.
İşte şimdi "Yuuuhh" diye bağırma zamanı.
Bay Biden size yuuuhh.
Bay Avrupa hepinize yuuuhh.
Ölüme , öldürmelere izin veren, hoş gören herkese yuuuhhh!..