Hayata ve Bursa’ya dair
Her 8 Mart’ta kutlama kelimesini sorguluyorum.
Neyi kutladığımızı düşünüyorum.
Kutlamalı mıyız?
Yoksa bugünün varlığından insanlık olarak utanç mı duymalıyız?
Günün çıkış noktası ne?
İlki; kadınların emeklerinin karşılığını alabilmek için yaptıkları eylemler..
İkincisi; insan olarak eşitlik. Kadının yaptığı işten kullandığı oya kadar..
Üstüne üstlük bu mücadeleler için canını veren kadınlar..
Peki, bunlar ne zaman yaşanıyor?
Başlangıç, 1800’lü yılların sonu, 1900’lerin hemen başı..
Sonrasında da devam eden pek çok olay...
Hangi yıldayız?
2023… Koskoca yüz yıl, dahası üstüne yaşanmış çeyrek asır daha.
Hadi şimdi karar verelim.
Bugünü kutlamalı mıyız?
Utanmalı mıyız?
Şöyle savunmalar da var; “Kutlama değil, farkındalık” ki bizzat ben de yaptığım televizyon yayınında böyle ifade ettim. Konuyu yumuşatmak, daha ikna olunabilir kılmak adına...
Kalemi elime alınca da hiçbir şeyi yumuşatmaya ihtiyaç duymadan direkt yazıyorum. Bugün kutlanması değil, utanılması gereken bir gün!
Sosyal medyada bana kutlama mesajları atan arkadaşlarıma şöyle cevap yazdım:
“Eşit, özgür ve hakkımızı alabildiğimiz; bunun mücadelesini vermek adına bir gün kutlamak zorunda kalmadığımız günlerin geleceğine olan inancımla tüm yürekli kadınlara sevgilerimi sunuyorum.”
Aynı ifadelerimi benimle aynı görüşü paylaşan erkekler için de tekrar ediyorum.
2023 yılında bırakın bugünü kutlamayı, farkındalık yaratma çabaları bile utanç verici...
Çok çok çok zaman önce bu eşiği aşmış olmamız gerekirdi.
Hele hele bu günü kampanyalara, hediyelere evrilten hiç bir görüş ve duruma tahammülüm yok.
İndirimler, güne özel tasarlanmış hediyeler, karanfiller..
Gönül alma oyunları...
Size hayatta eşitliği veremedik ama buyurun çiçek verelim. Makyaj yapacağınız malzemeleri daha ucuza satalım. Çok hayalini kurduğunuz, o çok pahalı yüzüğü yüzde elli indirimli almanızı sağlayalım.
Tüm bunlar beni daha da çok tahammülsüzleştiriyor.
Tek avuntum, günü katlanılabilir kılan yegane şey; bugüne ithafen yapılan yardımlar.
Çok yeni ve çok büyük bir acımız var. Yapılan tüm yardımlar her şekliyle bende minnet duygusu uyandırıyor. Daha önce de yazdım. Maddi manevi yapılan tüm yardımların sahipleri önünde saygıyla eğiliyorum. İyi ki varlar!
Çok değer verdiğim TEV,
adıma “Yarıda kalmasın 2023 burs fonuna” ve
UEDAŞ’ın benim tarafımdan DARÜŞŞAFAKA’ya
“Depremden etkilenen çocukların eğitim masraflarını karşılamak için” yaptığı bağışlarını sonsuz minnetle kabul ediyorum. Sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
İyi ki varsınız!
Hep var olun!
Aslolan değer bu…
Ne kadar kadın, ne kadar erkek kaybettik demiyoruz değil mi?
50 binden çok can kaybettik diyoruz.
Eğitimine devam edecek evlatlarımız için şu kadar kız, şu kadar erkek çocuğuna demeden yardımlarımızı akıtıyoruz.
Hepsi bizim canımız. Hepsi bizim evladımız.
Kaybettiğimiz gençlerimiz için sonsuz acı duyuyoruz. Rakamlara yüklemeyeceğim çok ama çok öğrenci kaybettik. Tutunabileceğimiz umut; hayatta olan öğrencilerimize, evlatlarımıza sağlayabileceğimiz eğitim imkanları...
Bunun için çabalayan TEV’e ve DARÜŞŞAFAKA’ya tıpkı diğer vakıf ve derneklere olduğu gibi minnettarım.
Öyle minnettarım ki...
Asla kutlanmasını istemediğim bir günde bile benim adıma yaptıkları bağışı saygı ile paylaşıyorum. Onur duyuyorum!
Olması gerekeni oldurmak için var edilmiş günleri kutlama gereği duymayacağımız bir dünyayı hayal ederek veda ediyorum bu hafta..
Haftaya görüşmek üzere çok kıymetli okuyucular…
ETİKET :