Geri

Hayata ve Bursa’ya dair

00:10:09 | 2023-03-18
ŞEYDA GÜMÜŞ
ŞEYDA GÜMÜŞ     

Bir DESTAN!

Unutulmaz, asla unutulmaması gereken bir DESTAN...

108 yıl önce yazılmış, her okunduğunda ve hatırlandığında Türk evladını sarsan gurur ile hüznü aynı anda yaşatan bir DESTAN!

3 Kasım 1914’te deniz savaşları ile başlayan, deniz saldırılarıyla kazanamayacaklarını 18 Mart 1915’te anladıkları; 1. Dünya Savaşı’nın bir cephesi olarak doğan, sonra savaşın gidişatını değiştiren bir DESTAN...

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!


Gerçeğini; denizdeki saldırılarıyla değiştirmeyi başaramayınca, 25 Nisan 1915’te kara  savaşıyla başaracağını zanneden, bu sanrıyla 3 kez çıkartma yapıp, 3’ünde de kaybeden itilaf devletlerinin 19 ve 20 Aralık 1915’te Anafartalar ve Arıburnu’ndan 9 Ocak 1916’da Seddülbahir’den çekilmek zorunda kaldıkları bir DESTAN...

Sadece savunmada kalarak, her siperde her kahraman yürekte korkusuzca ve inançla yazılmış bir DESTAN.

18 Mart’ta Çanakkale Deniz Zaferi olarak kutladığımız, güçlü bir donanmaya sahip itilaf devletlerinin zayıf gibi görünen ancakkkkk...
Seyit Onbaşı gibi 220 kiloluk havan mermilerini tek nefeste topa süren kahramanların tarih yazarak, çok büyük zafer kazandıkları bir DESTAN...

Eşsiz Komutan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün;
“'Biz Çanakkale'de bir dar-ül fünün (üniversite) gömdük”
dediği gibi yeni kurulmakta olan birliklerin subay ihtiyacı İstanbul'daki üniversite ile Anadolu'daki liselerden karşılandığı için 100 binden fazla okumuş ve aydın Türk'ün kaybedildiği bir DESTAN.

1912 yılında 60 mezun veren Galatasaray Lisesi’nin 1915 yılında 18, 1916’da 4 ve 1917’de 5 öğrencisini mezun edebildiği;
50 İstanbul Lisesi öğrencisinin 13 Mayıs 1915’te Arıburnu’na sevk edilen ikinci tümene katılarak şehit oldukları;
Vefa Lisesi ve Çapa Erkek Öğretmen Okulu’nun da bu yıllarda Çanakkale Savaşı’na katılan ve şehit düşen öğrencileri nedeniyle mezun veremediği,
1916-1917 öğretim yılında Balıkesir Lisesi’nin 94 şehit verdiği,
Balıkesir Erkek Muallim Mektebi’nden de büyük miktarda öğrencinin harbe dâhil olduğu 1914-1918 yılları arasında yalnızca 2 mezun verebildiği...
Babaları Balkan Savaşı’nda şehit düşen ve Edirne Lisesi’nden Balıkesir Lisesi’ne yatılı olarak nakledilen 25 izci öğrencinin tamamının gönüllü olarak Çanakkale’ye giderek orada şehit olduğu,
Sivas Lisesi’nde öğrencilerin okuldan ayrılırken, hocalarına hitaben tahtalara; “Hocam biz Çanakkale’ye gidiyoruz. Hakkınızı helal edin” diye yazdığı ve geri dönemedikleri için 1915’te Sivas Lisesi’nde hiç mezun verilmediği;
Edirne Lisesi’nin öğretmen ve öğrencilerinin de geri dönemediği,
1911’de 64 öğrencisini mezun eden Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesi’nin 1916- 1917’de cepheye gidenler nedeniyle hiç mezun veremediği
Trabzon, Erzurum ve Konya Gazi liselerinde de mezun verilemeyen yılların olduğu bir DESTAN!

Sadece okumuş değil, köyünde ana baba kuzusu pek çok gencin, Kastamonu türküsünde anlattığı gibi;

“Çanakkale içinde aynalı çarşı Ana ben gidiyom düşmana karşı “
diyerek vatan görevine gittiği..

“Çanakkale içinde bir uzun selvi Kimimiz nişanlı, kimimiz evli”
dediği gibi aşklarını geride bıraktıkları..

“Çanakkale içinde bir kırık testi Analar babalar ümidi kesti” diyerek
anaların babaların bağırlarına taş bastıkları..

“Çanakkale içinde sıra söğütler, altında yatıyor aslan yiğitler”
dizelerinde anlattığı üzere şehit oldukları..
Bir DESTAN!

Dünya harp tarihinin, Çanakkale’de Türk askerinin insanlığını böylesi zor bir muharebede bile yitirmediğine, düşmanına merhamet gösterdiğine şahit olduğu bir DESTAN...

İki tarafın da 500 binden fazla can kaybettiği bu savaşın ardından evlatlarının naaşlarını burada bırakan ana babaların yüreklerine su serpmek için yüce gönüllülükle, Mustafa Kemal Atatürk’ün,

"Bu Memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır" mesajını gönderdiği bir DESTAN!

Öyle bir destan ki...
Türküler yakılmış, kitaplar yazılmış, filmler yapılmış, şiirler okunmuş…
Çok pek çok…

Ama bir şiir var ki..
Özellikle şu kısmı..

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
 Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! 
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
 Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i...
 Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
 Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? 
“Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın.

MEHMET AKİF ERSOY...

Her Türk evladının tamda yüreğinden hissettiği kısım..

Unutursak, unutturursak yüreğimiz kurusun..

Tüm şehitlerimizi bir kez daha sonsuz saygı ve minnetle anıyorum.

Gurur içinde ‘18 Mart Çanakkale Zaferi’mizi kutluyorum.


ETİKET :