Gerçek Tek Adam: Kılıçdaroğlu
Erdoğan’ın 22 yıllık iktidarına ‘Tek Adam yakıştırması yapan ve tüm seçim boyunca bu argümanla hareket eden CHP, Kılıçdaroğlu ismi üzerinden tartışmaya açıldı.
Yenilgiye doymayan Kılıçdaroğlu, koltuğundan kalkmıyor, kendisini yenilginin sorumlusu olarak görmüyor ve daha da kötüsü sorumlu görmeye kalkanları bir bir yanından uzaklaştırıyor.
Zaten kaybettik de demiyor kazanamadık diyor, bu gerçekten de patolojik, psikolojik, sosyolojik açılardan detaylıca incelenmeli kanımca
Adalet için yürüyüşler yapan, vatandaşı, sanatçısı, HDP’li Demirtaş’ı hatta Sorosçu Kavala için özgürlük isteyen Kılıçdaroğlu, kendi partisinin ve partililerinin özgürce karar vermesini engelliyor.
Zaten dananın kuyruğu tam da burada kopuyor.
Kendinden başkaları için gündem olan özgürlük ve adalet anlayışı, kendi koltuğu söz konusu olunca işlemiyor.
Ve bu da bize aslında CHP‘nin ve de Kılıçdaroğlu’nun özgürlük kriterlerinin kimler için geçerli olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlatıyor.
Dün yapılan MYK’nın ardından, CHP Sözcüsü Faik Öztrak bir açıklama yaptı.
Bildiğiniz gibi öncesinde Özgür Özel Kurultayda Genel Başkan adayı olması ile ilgili ‘görev verilirse kaçınmam, nerede olmam gerekirse olurum, değişime ihtiyaç olduğunu düşünüyorum’ minvalinde bir açıklama yaparak Kılıçdaroğlu’na özünde rakip görünen bir duruş sergilemişti.
İmamoğlu’nun ardından değişim isteyenlerin sayısı nereye varacak elbette kurultayda göreceğiz.
Özgür Özel’in açıklaması sorulan Öztrak, ‘CHP’de değişimin nasıl olacağı bellidir, genel başkanımız bunun yolunu açarak MYK’yı değiştirmiştir diyerek, konuyu geçiştirmeye çalışsa da, değişen MYK’nın da, sürecin de tartışıldığı ve de bu tartışmanın büyüyeceği gelen iddialar arasında.
Ayrıca Mustafa Sarıgül Başkanlığındaki Türkiye Değişim Partisi’nin 23 Haziran’da tasfiye edilerek CHP’ye katılacak olması kararı da kesinleşti.
Bu kararın ardından Mustafa Sarıgül’e verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı teklifi var mı yok mu ve bu teklifin İmamoğlu’nun başkaldırısı neticesinde önünün kapatılması anlamına mı geldiği de tartışılıyor.
Asıl tartışılan ise özgürlükleri savunan bir partinin kendi içinde hiçbir bireyin özgür düşüncesine fırsat vermiyor oluşu.
Kılıçdaroğlu nasıl Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde kendi adaylığını dayattı ise aynı baskıyı şu anda da uyguluyor görünüyor.
Ve ülkedeki her konuda özgürlüklerinin kısıtlandığını düşünerek nam-ı diğer ‘Dede’ye oy verenler, ‘Dede’nin bu yüzünü görmeye ne zaman başlayacak?
Sadece ben diyen, benim yanımda duranlar ve durmayanlar şeklinde partiyi neredeyse ikiye bölme eşiğinde tutan Kılıçdaroğlu’nun tavrı nereye varacak?
Hatta baba-oğul kareleri yaratmaya çalışan İmamoğlu, aradığını bulmayınca yeni bir oluşuma mı gidecek, göreceğiz?
Bana komik gelen ise bu ‘Tek Adam’ yakıştırmasının ardında, ilahi bir adaletle CHP’nin kendi tek adamını yaratması ve hatta ondan kurtulamıyor oluşu…
Bence ülkemiz gerçek tek adam kim Kılıçdaroğlu sayesinde öğreniyor.
Her ne kadar CHP’liler bunu kabul etmese de…
ETİKET :