15 Temmuz’a atfen, tarihten alıntı…
Tarih öyle öyküler yazar ki, sadece aşk yüzünden yıkılan imparatorluklar, ölen binlerce masum insanın haykırışıyla anlatılır.
Kanla yazılan satırların arasından sözcükler fışkırsa da birbirinden ilginç, zamanın Yunan tanrılarıyla ölümlülerin hiç bitmeyen savaşlarıdır buna en iyi örnek.
Truvalı Helen’le yazılan o hepimizin ucundan da olsa bildiği meşhur öykü, bir aşkla patlak verdiğinde, aslında olası bir barışı küçük bir çocuğun kahramanlık destanının bitirdiğini de bilmiyordu kimse.
Ya da olması gereken savaş, bir çift sözle durdurulmuşken, atılan bir okun, bunca büyük bir sona karışacağını düşünememişti hiç kimse.
Ortaya atılmadan kenarından okunmayı bekleyen, küçük görünen ama tarihin yolunu değiştiren gerçekler, karşımıza ancak aramadığımız boşluklarda çıkıyor. Hiç okumadığımız öykülerin isimsizleri unutulmuşken yaşamlarında, ölümleri için aralanmış sayfalarda çıkıyorlar karşımıza zor da olsa.
En ilkel silahların savaşların kaderini belirlediği zamanlarda, kahramanlık öykülerini en iyi savaşçıların değil, kralların, hükümdarların ağzından dinlerken, onlara savaş kazandıranlar satır altlarında yer buluyor.
Tarihe ölümsüzlüğüne rağmen ölümü tatmış, yenilmeyen bir savaşçı olarak geçen Akhilleus bile sevginin tanığı olduğu öyküyü taçlandıran ve yine kendi yerine savaşıp ölümü tadan kuzeninin hıncıyla Truva’nın tarihteki kaderini değiştirenlerden değil mi?
Burada beklediği saygıyı hak edenler olduğu gibi, sahip olduğu toprakların gücüyle sahibi sandığı insanların kahramanlıklarını da kendine mal eden kralların hataları, bugün de farklı şekillerde sürmüyor mu?
Bugün, zamanın cesur savaşçıları kadar açıkça meydan okuyanlar yok.
Bunca hile hurda aynı, bin yılların değişmeyen öyküleri arasında.
Ama geçmişin altın sayfalarında isimleri bulunanlar şimdilerde en azından onurlu duruş konusunda çok daha üstünken, Akhilleus’un öldürdüğü oğlu Hector’un cesedini ondan isteyen baba kadar acılısı var mı?
Ve işte onun tarihe, insana ışık tutması gereken sözleri 21. Yüzyılda, günümüzde, gereken yankıyı buluyor mu?
Kılıçların gölgesinde yaşamlar, arkadan hançerlenerek son bulurken, giderken cesaret ve onurlarını yanında götürenler geride kalanlara ne bırakıyorlar?
Bu cümle size neyi hatırlatıyor?
Hain kalkışmanın yıldönümünde, içimizdeki düşmanın sırtından vurduğu cesur askerlerimizi, masum vatandaşlarımızı, kahraman polis mensuplarımızı…
İsterse bin yıl geçsin üzerinden, hainin karakterinin, tavrının, duruşu ve yanlışının değişmeyişini.
Tarih, tarihle yazılmaz ama kahramanlarla anılır.
Tarih, kanla yazılan zaferlerin, nice ölüme sığdırılmış sonlarıdır aslında.
Ya da tarih, unutulmayan destanların, isimlerle ölümsüzleşmiş versiyonudur.
Ve destanlar, ardında bıraktıkları derin mesajla, bin yıllarda bile yanı efsanelerin doyumsuz hatıralarını, hafızalarda yaşatırlar.
15 Temmuz kahramanlarını sevgi ve saygıyla bir kez daha anıyorum…
Hiçbir devletin, vatanın, vatandaşın, kendi topraklarında, hain kalkışmalara maruz kalmamasını canı gönülden diliyorum…
ETİKET :