Bükemeyeceğin eli öpeceksin!
Daha düne kadar göz koyduğu makamlara gelemeyince yön değiştirdi İmamoğlu?
Ne oldu?
Önce Cumhurbaşkanlığına aday oldu Kılıçdaroğlu'nu atlayarak.
Büyük destekçisi Akşener'in de bu yönde önerisi vardı.
Olmadı.
Kılıçdaroğlu, "Ben varken o cumhurbaşkanı olamaz" mesajı verdi.
"İşine baksın" dedi.
Olmadı.
Sonra Cumhurbaşkanı yardımcılığına soyundu.
O yöne yönlendirildi.
Seçim gecesi büyük umutla oy sayım sonuçlarını açıklıyordu.
Sevinçliydi.
Kazanıyorlardı.
Yanıldıklarını anlayınca moraller bozuldu.
Seçim kaybedilince gene olmadı.
Kısmeti yokmuş.
Sonra CHP Genel Başkanlığı’na yürüdü.
Seçim yenilgisinin ertesi günü "değişim" bayrağını açtı.
"Kılıçdaroğlu bırakmalı" kampanyası başlattı değişim isteyerek.
Toplantılar...
Ziyaretler...
Konuştu.
Anlattı.
Söyledi.
Destek turlarına çıktı.
Delege avına soyundu.
"Değişim" isteğinin yankılanmasını bekledi.
Gelmedi, dönmedi o eko ses.
Bir fark etti ki arkasında kimse yok.
Yavaş yavaş Kılıçdaroğlu'nun ağırlığını görmeye başladı.
Tepkileri gördü.
Bükemeyeceği eli öpeceğini anladı.
Genel başkanlıkta da kendine ekmek verilmeyeceğini kabullendi.
"Demedim, istemedim" dese de göz koyduğu makamlara ulaşamayacağını iliklerine kadar hissetti.
Elindeki makam, altındaki koltuktan da olmamak için "Ben İstanbul'a yürüyorum" dedi.
Zaten oradaydı ama yeni hatırladı.
Bakalım bunca "değişim" ateşini körükleyip kenara çıkmanın bedeli olacak mı?
Kılıçdaroğlu, İBB'yi İmamoğlu’na vermez.
Kendi koltuğunda gözü olanı affetmez.
Liderlik öyle bir şeydir.
Koltuğunu sallayanı sallar.
HADDİNİ BİLMEZLER
Bir haddini bilmez daha soyunup dökünüp Ankara Kocatepe Camisi’nde poz poz fotoğraf çektirmiş.
Modelmiş!
Yer mi kalmadı, yoksa nabız mı ölçülüyor?
Bu ne saygısızlık?
Bu ne hadsizlik?
Bu ne edepsizlik?
Bu ne inançsızlık?
Her şey bitti de sıra Müslümanların sabrını denemeye mi geldi?
Camiye mi geldi?
Mabetler kutsal yerlerdir.
Milletin kutsalına el uzatırsanız o eli bu asil millet kırar.
Tavsiye ederim, sabrımızı taşırmayın!
Sonra pişman olursunuz.
Bilesiniz...
ETİKET :