Öldürmeyen Allah…
Halkımız arasında güzel bir söz vardır:
“Öldürmeyen Allah öldürmez.”
Bu depremde biz bunu yaşadık.
Eşim hamileydi ve biz ikiz bebek bekliyorduk.
Biri kız, biri oğlan olacaktı.
Doğum zamanı yaklaşmıştı.
Eşim yatakta rahat olsun diye ben kanepede yatıyordum.
Gecenin bir saatinde eşimin bağırmasıyla uyandım ki ne uyanayım, evimiz sarsılıyordu.
Öteye beriye savrularak, oraya buraya tutunarak eşimin olduğu yatak odasına ulaştım ki ne ulaşayım, elleriyle karnını tutarak ve feryat figan ağlayarak dış kapıya doğru yürümeye çalışıyordu.
Sarsıntı gittikçe artıyordu ve elektrikler kesilmişti.
Bizim dairemiz dokuz katlı, binanın yedinci katındaydı.
Evde bulunan her şey titriyor, yer değiştiriyor, camların kırıldığını, misafir odasında bulunan bazı eşyaların yere düştüklerini anlıyor; eşimin elinden tutarak üzerimize bir şeyler almak istiyorduk.
Sarsıntıyla sağa sola yalpalayarak yürürken, elimize ne geçtiyse alıp merdivenlere yöneldik.
Asansörün tehlikeli olacağını biliyordum.
Eşim ayağına terliği almak isterken sendeleyerek yere düştü.
O an aklım çıktı.
Kucaklayarak basamaklara adımımızı attığımız anda sarsıntının hafiflediğini hissettik.
Eşim, karnı burnunda merdivenleri hızla inmeye çalışıyordu..
Bu arada apartmanda oturanlar dışarı fırlamış bağırma, çağırma, ağlama, feryat etme sesleri merdiven boşluğunu inletiyordu.
Merdivenin duvarlarındaki sıvalar düşüyor, merdiven hızla sarsılıyor, anormal bir ses ile titriyordu.
Eşim olabildiğince hızlı inmeye çalışırken alt kattaki komşu kadınlar eşime yardıma gelirken, ben de düşmesinler diye onlara perdeleme yapıyordum.
Nasıl oldu, nasıl indik, nasıl apartmandan dışarı çıktık bilmiyorum.
Deprem sarsıntısı yavaşlamış, artık artçı sarsıntılar oluyordu.
Bu arada hızla arabaya girdim, çalıştırdım ve süratle apartmanın olduğu yerden uzaklaşmaya çalıştım.
Evlerinden, dairelerinden, apartmanlarından inen kim varsa hemen arabalarına girmiş,
bulundukları yerden uzaklaşmaya çalışıyorlardı.
O nedenle trafik bir anda kilitlenmişti.
Eşimin annesine gitmeye çalışıyorduk ama ne mümkün.
Bu arada gideceğimiz caddelerdeki, binalardan dışarı fırlayan çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek kim varsa yüksek katlı apartmanlara bakıyor “Başımıza yıkılır mı acaba” düşüncesiyle korkuyorlardı.
Büyük bir felaketi yaşamanın vermiş olduğu dehşetli anların üzerinden dört gün geçmişti ki eşim doğum yaptı.
Çok yakın bir zamanda yaşadığımız o felaket anlarını, yedi katlı binadan nasıl indiğimizi oradan nasıl uzaklaştığımızı bilemiyorum.
Apartmanımız o gün öğlen saatlerinde meydana gelen ikinci şiddetli depreme dayanamamış yıkılmış, çökmüştü.
Gördüğüm bir gerçek var ki artık bu şehir başka bir şehir kimliğiyle var olacak.
ETİKET :