Geri

YANGIN UYARI SİSTEMLERİ

00:35:37 | 2022-07-25
ORHAN DOĞAN
ORHAN DOĞAN     

Yangın alarm butonları ve sirenleri yangın önlem sisteminin en önemli cihazlarından biridir.

Yangın yerindeki kişilerin yangını fark ettikleri an en yakındaki yangın uyarı butonlarının düğmelerine basarak sirenlerden alarm sesi çıkması suretiyle yangının işyerinde hizmet eden tüm kişilere duyurularak yangından haberdar olunması sağlanır.

Dolayısıyla yangını haber alan kişiler öncelikle yangını söndürmek için gereğini yaparlar ayrıca 112 acil durum telefonunu arayarak itfaiyeye yangının ihbarı verilir. İtfaiyenin daha çabuk yangın yerine gelebilmesi için açık net adres verilmelidir.

(örnek: şu camiyi geçince, şu okulun yanı vb. gibi)

Yangın algılama olmuş olsa bile aşırı toz ve kirlenme, periyodik kontrollerinin düzenli

Yapılmamasından dolayı çalışmama durumu söz konusu olduğundan bu sebeple yangın önlemlerinin en önemli ve vazgeçilmez unsurlarıdır.

 

Yangın meydana geldiğinde el ile yangın uyarısı, yangın uyarı butonları ile yapılır. Yangın uyarı butonları yangın kaçış yollarında tesis edilir. Yangın uyarı butonlarının, bir kattaki herhangi bir noktadan o kattaki herhangi bir yangın uyarı butonuna yatay erişim uzaklığının 60 metreyi geçmeyecek şekilde yerleştirilmesi gerekir. Engelli veya yaşlıların bulunduğu yerlerde bu mesafe azaltılabilir. Tüm yangın uyarı butonlarının görülebilir ve kolayca erişilebilir olması gerekir. Yangın uyarı butonları yerden en az 110 cm ve en

fazla 130 cm yüksekliğe yerleştirilir. Yangın uyarı buton ve sirenleri EN 54-14 Standardına göre  olmalıdır.

 

 

 

YANGIN UYARI BUTON VE SİRENLERİ NERELERDE KULLANILMALIDIR

a) Konutlar hariç, kat alanı 400 m2’den fazla olan 2(iki) kat ile 4 (dört) kat arasındaki bütün

binalarda,

b) Konutlar hariç, kat sayısı 4’(dört)den fazla olan bütün binalarda,

c) Konutlar dahil bütün yüksek binalarda, kullanılması mecburidir.

Örnek vermek gerekirse, diyelim ki muayene için hastaneye gittiniz muayene sırası beklerken

burnunuza yanık kokusu geliyor ve bir odadan dumanlar çıktığını görüyorsunuz ne yapmanız

lazım. Tabii ki de en yakın alarm butonuna basarak alarm sistemini çalıştırmak süratiyle

yangının etrafa duyurmak lazım.

Yangınsız günler dileriz….

YANGIN ANILARIMDAN...

İTFAİYECİLİK SEVGİSİ ÇOCUKLUĞUMDA BAŞLADI Sekiz yaşlarındaydım. Yıl 1970, evde radyoda, gece saat 00.00 sularında Büyük Selçuklu hükümdarı  Melikşah’ı anlatan radyo tiyatrosunu ailecek pür dikkat dinliyorduk. Dışarıdan yangın var sesleri duymaya başladık. odadan aceleyle çıkınca alevleri ve siyah dumanları gördük. Sınır komşumuzun evinin avlusunda kışın yakmak için istifledikleri kuru çırpılar, dal ve odun parçaları tutuşmuştu ve yangın bizim evi tehdit ediyordu. Dedem ve ben de evden kovaları suyla doldurarak yangın yerine koşan annem ve ablamın peşinden gittik. Yangın yerine yaklaşıp kovalardaki suyu ateşin  üzerine dökerek söndürme çalışmalarına katılmıştık. Bizim gibi kovasını kapan gelmiş, yangını söndürmeye çalışıyordu. Köylülerimizden onlarcası traktörlerinin arkalarına ilaç tankerini takmış, söndürme çalışmalarına katılmıştı ve yangının hızını kesmeye büyük katkı sağlanmıştı diyebilirim. O esnada Gürsu İtfaiyesi’nden iki araç gelmiş, hemen hortumları sererek müdahale etmeye başlamıştı.

İtfaiyeci ağabeylerin söndürme çalışmalarını imrenerek, gıpta ile izliyordum. O gün itfaiyecilik mesleğine sevgim başlamıştı. Daha sonraki günlerde büyüyünce ne olacaksın diye soran büyüklerimize gururla ve heyecanla itfaiyeci olacağımı söylüyordum.  Hatta hiç unutamıyorum, yangından yaklaşık bir hafta sonra bir cumartesi günü Gürsu’ya pazara gitmiştik. O gün pazar alışverişi yapmıştık. Bu esnada oyuncak satan tezgâhları dolaştık, aklıma bir itfaiye aracına denk gelirsek anneme aldırmak gelmişti. Koca pazarda zaten yaklaşık beş altı tane oyuncak satan tezgâh vardı. Hepsini tek tek dolaştık. Oyuncakların hepsi güzel ve albeniliydi, fakat benim tek tercihim itfaiye arabasıydı. Nihayet bir tezgâhta bir itfaiye aracı gözüme ilişmişti. Anneme bu oyuncağı beğendiğimi ve almak istediğimi söyleyince hemen ücretini ödeyip, oyuncağı alıp bana verdi. Sevincimden uçuyordum, dünyalar benim olmuştu. Oyuncak silahım vardı, traktörüm, kamyonum, uçağım, trenim otomobilim, kılıcım, okum, yayım vardı ama yangın arabası oyuncağımın, benim çocuk dünyamda ayrı bir yeri vardı. Oyuncaklarımın içerisinde en çok itfaiye arabasıyla  oynuyor, o oyuncağımı diğerlerinden daha çok seviyordum.

Yüce Allah’ım dualarımı kabul etti. 1984 yılında Bursa Belediyesinin açtığı sınavı kazanıp devlet  memuru olarak itfaiye eri kadrosunda göreve başladım. 15 yıl bu görevi sürdürdükten sonra  2000 yılında İtfaiye Grup Amiri, 2004 yılında ise İtfaiye Daire Başkanı oldum. Aralıksız 12.5 yıl bu  görevde kaldım. Ülkemizde, kentimizde mesleğiyle ilgili birçok projeyi hayata geçirdik. 38.5 yıllık meslek hayatım sürecinde “ “İTFAİYE” ve “YANGIN VAR” isimli yayınlanmış mesleki kitabım vardır. Ayrıca mesleki birçok konferansa, panele ve sempozyuma konuşmacı olarak katıldım. 2016 tarihinde emekli oldum. 2017’den itibaren ise ULUŞEHİR YANGIN DANIŞMANLIK EĞİTİM  HİZMETLERİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’Nİ kurarak yangın danışmanı, eğitimci ve yangın olay yeri inceleme bilirkişisi olarak yangınla mücadele ye devam etmekteyim. Sağlığım el verdiği sürece de yangın güvenlik hizmetlerini vermeye devam edeceğim.  Hey gidi günler hey…

 

GEÇMİŞ YANGIN TARİHİMİZDEN...(18-25 Temmuz arası)

18 TEMMUZ 64:Roma yandı, büyük yangının Neron tarafından çıkartıldığı hakkında genel bir kanaat

vardır.

24 TEMMUZ 1660:Istanbul’da büyük yangın oldu. İstanbul’un tarihinde yaşanan en büyük felaket olan

yangında şehrin üçte biri tamamen yanarak kül haline geldi. Yangın sur dışında çıktığı halde Ayazma

kapısından sur içine yayıldı. Tam 49 saat boyunca İstanbul’da yangın devam etti. Beyazıt, Süleymaniye,

Fatih, Mahmutpaşa, Hocapaşa, Tahtakale, Sultanahmet, Unkapanı ve Samatya semtlerinde etkili olan

yangında yaklaşık 300 saray ve konak, 360 cami ve mescit, 250’den fazla han hamam ve kervansaray,

80.200 ev, dükkan, medrese ve tekke yandı, yaklaşık 4.000 insan öldü. Bu müthiş felaketin sonunda

İstanbul halkı ayrıca kıtlık, açlık ve bulaşıcı hastalıkların pençesine düştü.

(Kaynak: Kronolojik 7007 yıllık Kültür, Sanat Tarih Ansiklopedisi)


ETİKET :   haberbursaliderliderbursagündemsondakika