Geri

Adı Mahsune

00:16:32 | 2023-04-14
ERDAL GÜVEN
ERDAL GÜVEN     

Yoğun siyaset gündemi içinde bu da nereden çıktı? “Kim bu Mahsune?” diye sormayın. Aslında Mahsune diye biri yok, hiç de olmadı. Onu yıllar önce ben uydurdum. Evet, itiraf ediyorum, ben uydurdum ama inanın ben o ismi uydurmasaydım, siz bu satırları okuyamayacaktınız. Daha meslek hayatımın en başarılı anında işsiz kalabilirdim. Ne yapayım, ekmek parası uğruna insan bazen böyle pembe yalanlar söyleyebiliyor. Ben pembe yalan olduğunu kabul ediyorum ama Mahsune adı hala kendine derin gazeteci süs veren bazı meslektaşlarımın kitaplarında yerlerini koruyor. Geçen hafta yeniden yayınlanan bir gazeteci kitabında bu meşhur cinayetin konu edildiği bölümde hala kimliksiz cesedin adının “Mahsune” diye geçtiğine şahit olunca bu satırları yazma ihtiyacını duydum. Aslına ben bu yazıyı “Gazetecilik zor zanaat Vesselam” isimli kitabımda yazmıştım; şimdi sizler için güncelliyorum.  

Mahsune, esrarengiz bir şekilde kaybolan istihbaratçı Binbaşı Cem Ersever’in sevgilisi. Daha doğrusu, benim haberden sonra adı Mahsune oldu.
Neyse, yıl 1993… Binbaşı Cem Ersever kayıp. Daha doğrusu, Askeri Mahkeme’deki duruşmaya katılmayınca, kayıp olduğu anlaşıldı. Herkes Ersever’i arıyor. Yer yarıldı da, içine girdi sanki. En ufak bir ipucu bile yok.
Ersever’in kaybolmasının ardından, Ankara’nın batı çıkışında, Çamlıdere’de kimliği meçhul, çıplak bir kadın cesedi bulundu. Polis, jandarma kadının kimliğini araştırıyor.
Ben de, Siyasi Şube Müdürü’nün odasında, kadının isminin tespit edilmesini bekliyorum. Ama nafile, kimse bir şey bulamıyor.
 Gazete baskıya girecek, Ertuğrul Özkök mutlaka cesedin kimliğinin öğrenilmesini istiyor.
“Ulan daha polis bulamamış, ben nereden bileyim!” diyeceğim ama adam Genel Yayın Yönetmeni… Şimdi, durup dururken sorun yaratmanın gereği yok. Neyse, biraz daha bekledim, baktım polisten bir şey öğrenemeyeceğim.
 Ne halt edeceğimi düşüne düşüne gazeteye döndüm. Tam gazetenin kapısında, Fatih Çekirge, avazı çıktığı kadar bağırarak beni karşıladı. Sabah akşam Ankara Emniyet Müdürlüğü koridorlarında mesai tamamladığım için uzun zamandır beni göremediğinden, bana sevgi gösterisinde bulunuyor zannettim.
Ama ne gezer, anladım ki Ertuğrul Özkök bana ulaşamadığı anlarda, açıp Fatih Çekirge’ye soruyor. 
Hadi, kendimi geçtim. Şimdi bir isim bulunamadı diye, koskoca Ankara Temsilcisi de benimle beraber işsiz kalacak. İşte buna dayanamadım ve “Mahsune” dedim. 
Fatih Çekirge bir an durdu, yüzüme baktı. Doğru mu söylüyorum diye, anlamaya çalıştı. Ama hiç açık vermedim. Gerçi Fatih pek inanmışa benzemiyordu ama ne yapsın, deniz ve yılan misali, inanmak zorundaydı.
Ben, alnımdan öpüp beni tebrik etmesini beklerken, birden bağırmaya başladı. “Aha şimdi yandık, adam yalanımı anladı” derken, “Koş haberi yaz, daha ne bekliyorsun” dedi.
İlk darbeyi kazasız belasız atlatmıştık. Şimdi yalanın daha da inandırıcı olması için, yanıma bir de yalancı şahit bulmalıydım.
Milliyet ve Sabah’ın polis muhabirlerine söylemek olmaz. “Ulan, ne yapayım, ne yapayım?” derken, bir baktım bizim Hakan Akpınar, o dönem Aydınlık’ta çalışan Soner Yalçın ile konuşuyor.
Hemen Hakan’ın yanına gittim ve telefonun diğer ucundan Soner’in de duyacağı şekilde, “Kadının adı Mahsune’ymiş” diye bağırıp, hemen olay yerini terk ettim.
Tamam, planın ikinci ayağı da başarıyla tamamlanmıştı. Hem kimliksiz bir kadına yeni bir kimlik bulmuş, hem de kendime yalancı şahit yaratmıştım.
 Yazık, Soner Yalçın hiçbir şeyden habersiz, kadının adını öğrenmenin neşesiyle, hemen koşup yarım kalan haberini tamamladı.
     Aradan yıllar geçmesine, kadıncağızın gerçek kimliği bulunmasına rağmen, bazı istihbarat kayıtlarında, hala kadıncağızın adı “Mahsune” olarak geçer. Ne yapayım, gazetecilikte işte bazen böyle şeyler oluyor. 

 

SİYASETTE MENFAAT SAVAŞLARI

Son günlerde yaşanan siyasi ittifaklara bakıyorum da içinde ne kadar menfaat birlikteliği var gördükçe küçük dilimi yutacak gibi oluyorum. Kim kimle ittifak yapmış. Yapılan ittifak kime hizmet ediyor anlayan beri gelsin. Özellikle FETÖ kumpasları döneminde Atatürkçü kesime büyük eziyet eden Sadullah Ergin’in CHP Ankara Çankaya’dan aday olmasını hiç anlayamadım. Yahu arkadaş CHP’nin kemik oyu bu Atatürkçü kesimden… Şimdi bunu seçmene nasıl anlatırsınız, diyecek oldum Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan açıklama geldi. Kılıçdaroğlu konuyu başka partinin iç işleri olarak değerlendirdi.
Bu adaylık daha çok su kaldırır. Baksanıza Muharrem İnce de bu işi diline dolayanlardan. Memleket Partisi Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce "Listeleri görünce içim sızladı" demiş  "Menfaat ittifakı içinde olmam" diye konuşmuş.
İnce, Sadullah Ergin’in Çankaya’dan aday gösterilmesini "Cumhuriyet'in kalbine hançer, Atatürk'ün Çankaya'sının kalbine hançer. Sadullah Ergin kim? Yargı FETÖ'ye teslim edilirken Adalet Bakanı. Silivri'de komutanlara kumpas kurulurken Balyoz-Ergenekon davalarında yargıyı FETÖ'ye teslim eden Adalet Bakanı. Ya utanma da kalmamış" sözleriyle eleştirmiş. İttifaklar konusunda açıklama yaparken hızını alamayan İnce, Kılıçdaroğlu lehine aday çıkarmayan HDP'ye de yüklenmiş. Ayrıca İnce Millet İttifakı’nı menfaat ittifakı olarak da tanımlayarak; “Menfaat ittifakının içinde olmam. İlke ittifakı. Yazabiliyor musun oraya hala 7'li ittifak... Anıtkabir'e gidemedi. Hala gidemediler. Utanmaya, saklanmaya gerek yok. HDP aday çıkarmadı ve destekliyor” demiş.
Yiğidi öldürelim ama hakkını yemeyelim. İnce’nin siyaset yapış şeklini beğenmesem de sözlerinde çok haklı.


ETİKET :  


Tüm ERDAL GÜVEN Yazıları

Siyasetler üstü…

Yeniden milli mücadele…

Kuvâ-yi Milliye ruhu yeniden

Milli irade tecelli oldu

Son tango

Güneş Motel gururla sunar

Özdağ nereye koşuyor?

CHP’li olmanın dayanılmaz hafifliği

İmamoğlu top çeviriyor

Referandum yalanı

Yaparsa reis yapar…

Tek suçlu seçmen!

Bakanlar için yemin formülü

Ülkücü hareket engellenemez

Şehit anneleri

İnce ince kumpas

Üst akıl belli oldu

Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı

Taş atanın suçu yok mu?

Provokatörler sahnede!

Ekonomiyi kim yönetecek?

Bu nasıl ittifak?

Türkçülük üzerine…

Depremi unutmayalım…

Çakarlı araç terörü

Mahalle baskısı

Biri bizi gözetliyor…

Yerli malı Türk’ün malı

Seçim anketleri el yakıyor

Bu nasıl bir trafik!

“Ben Aleviyim” demek

Ben Aleviyim ne demek?

Araba sevdası

Seçimlere meraklı Japon

64 milyon seçmen oy kullanacak

Adı Mahsune

EKMEDEN BİÇME MUHARREM İNCE

Milli silah sanayi şahlanışı

Adaylar değil listeler yarışacak

Racon kesmek

15 Mayıs sabahı

ABD Başkanı Donald Trump’ın uçkur davası

Sınıf başkanı seçmiyoruz

Cumhurbaşkanı adayı IBAN paylaşırsa…

Ah CHP… Vah CHP…

Kıbrıs Türk’ün ana vatanıdır

Büyük Britanya’da neler oluyor?

Netenyahu neden ‘pes’ dedi?

İsrail’de ne oluyor?

Dezenformasyon

Meral Hanım ne yapacak?

Hoş geldin ya Ramazan!

Cem Uzan tarih mi oldu?

Asker sahaya inmedi!

Bor bor olalı böyle tesis görmedi

Şiddete hayır…

Deprem bölgesinde bakan olmak…

Deprem yaraları sarılırken

Yıllanmış yasaklar

Gazetecilik zor zanaat vesselam

Kentsel dönüşüm şart

Deprem yaralarını sarmaya çalışırken…

Aday adayı adayları

KİM KİMİ ADAY GÖSTERİYOR?

ADAYI BEKLERKEN…

KENTSEL DÖNÜŞÜME KARŞI ÇIKMAK CİNAYETTİR

Seçim tarihinde değişiklik yok

PÜRÜZ ÇÖZME TOPLANTISI

KIZILAY SATTI AHBAP ALDI

Murat Kurum aralıksız deprem bölgesinde

Türk siyasetinde üslup problemi

Fenomenden gazeteci olmaz

Hepimiz yer bilimciyiz…

Deprem sonrası

Eşref Bitlis'in ardından

Depremde gazetecilik...

Atatürk ve bozkurt

Biri bizi gözetliyor!

Neredesin, nerede?

Provokatörler sahnede

Devlet Millet el ele

Milli Birlik Zamanı

Asrın felaketi

Geçmiş Olsun Türkiye!

Kısa tanıtım (teaser)

Psikolojik harp

Hani nerede aday?

YENİDEN MERHABA