Geri

Mahalle baskısı

00:09:41 | 2023-05-01
ERDAL GÜVEN
ERDAL GÜVEN     

Seçimlere şurada 13 gün kaldı. Bu pazar değil bir dahaki pazar sandığa gidip Anayasal görevimizi ifa edebilmek için oyumuzu kullanacağız. Kime oy vereceğim belli ama basın meslek ilkelerime olan saygım nedeniyle açıklamayacağım. Ama ne kadar saklamaya gayret göstersem de bu yazının sonunda anlayan anlayacak. Ne yapalım artık bu konuda yapacak bir şey yok. Ancak ben burada seçim öncesi seçmenler üzerinde kurulan mahalle baskılarından söz edeceğim.

***

Bu baskı her görüşte o kadar güçlü ki seçmenler oy vermek için kabine girip kendi hür iradeleriyle baş başa kalıncaya kadar siz söylediklerine pek itibar etmeyin. Zaten kamuoyu araştırma şirketlerinin bu kadar büyük yanılma yaşamalarının nedeni de bu. Seçmen çevre baskısı nedeniyle vereceği oyu gizliyor. Seçim günü kabinde önüne seçmen kağıdını aldığında söylediğinden çok farklı bir isme mühür basabiliyor.

***

Daha önce de yazmıştım. Ben Ankaralı bürokrat bir ailenin oğlu olarak büyüdüm. Ailem tam anlamıyla laik, Mustafa Kemal Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı CHP sempatizanıydı. Sempatizanı diyorum çünkü bizim ailemizden kimse aktif siyasete girmedi. Hep devlet millet için çalıştı. Hemen hepsi ya devlet memuruydu, ya da büyük şirketlerde üst düzey yönetici. Öyle ki esnaf bile yoktu bizim ailede. Ailede herkes mükemmel olmak zorundaydı. En azından bir şeyi çok iyi yapmalıydı. İyi okullarda okutulduk. Ben hariç tüm kuzenlerim ve tabi ki abim hep devlet memuru oldu. Hepsi de tüm yaşamları boyunca mükemmel olmak için aşırı gayret gösterdiler. Çocuklarını da kendileri gibi yetiştirmeye çalıştılar. Kötü bir şey değil mükemmeliyetçilik ama ben olamadım. Mükemmel sıfatı bana uymadı.

***

Önce çok kötü bir öğrenci oldum. Sonra sokağı tanıdım. O zaman Ülkücü oldum. Ülkücülük dönemimde evde tanıdığımdan başka bir devlet tanıdım sokakta. Sonra bence kendime en çok yakışan mesleğe sahip oldum. Gazeteci olarak hem sokaktaki devlete hem de bürokrasiye çok yakın oldum. Sokakta kim varsa hepsini çok iyi tanıdım. Ama hep güzel bir sentez yaptım hayatımda. Bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığını ben yıllar önce kendi bünyemde yaşadım milletle devleti içimde kucaklaştırdım. O yüzden benim çocukluk arkadaşlarım benim bu gün Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklememi anlayamıyorlar. Ben ailemden devlet terbiyesi aldım. Bizim için devlet, siyaset üstü bir kurumdu. Ben çocukluğumda güçlü bir Türkiye hayali ile yaşadım. Türklüğün dünyaya şan vermesi için uğraştım. Küçücük yaşımda Kıbrıs’a gittim. Bosna’ya gittim Azerbaycan’a, Karabağ’a gittim. Şimdi beni yandaş olmakla suçlayanlar mahallelerinde top oynarken ben Türklüğün şan alması için görev yaptım. Ama aldığım aile görgüm benim hiçbir zaman bir mahalleye ait olmamı istemedi. Ben de istemedim. Hayatım boyunca inandığım değerlerle bir Türk milliyetçisi oldum. Ve devlete hizmet ettim. Bu arada şunu da belirteyim ki, asteğmen maaşım dışında devletten tek delikli kuruş almadım.

***

Şimdi bunları niye yazdım. Geçen hafta Lider Haber TV’de yaptığım program sonrası beni arayan çok sevdiğim emekli büyükelçi arkadaşım beni iktidar yandaşı olmakla suçladı. Hatta bana dönek anlamına gelecek cümleler kurdu. Hiç kızmadım. Onun cahilliğine verdim. Ben siyaset üstü düşünürüm. Devletten aldığı maaşla devleti Amerikan emperyalizmine peşkeş çekmek isteyenler gibi düşünemem. Ben çocukken bana tam bağımsız güçlü bir ordu olmadan dünyada söz sahibi olamazsın diye öğretmişti çok sevgili bir büyüğüm. Dün TEKNOFEST alanını gördüm. Askeri teknolojide silah sanayiinde geldiğimiz yeri gördüm. Ben oyumu tam bağımsız Türkiye’den yana kullanacağım.

***

Ha bu arada hala seküler bir hayatım var. Ama sekülerlik dinsizlik olarak algılanmasın. Günahım da sevabımda benim ne kimseye karışırım ne de kimsenin bana karışmasına müsaade ederim. Benim içimde her değerin ayrı bir önemi var. Kendimi hiçbir kalıbın içine sokmam hiçbir zaman da değerlerimden vazgeçmem.


ETİKET :  


Tüm ERDAL GÜVEN Yazıları

Siyasetler üstü…

Yeniden milli mücadele…

Kuvâ-yi Milliye ruhu yeniden

Milli irade tecelli oldu

Son tango

Güneş Motel gururla sunar

Özdağ nereye koşuyor?

CHP’li olmanın dayanılmaz hafifliği

İmamoğlu top çeviriyor

Referandum yalanı

Yaparsa reis yapar…

Tek suçlu seçmen!

Bakanlar için yemin formülü

Ülkücü hareket engellenemez

Şehit anneleri

İnce ince kumpas

Üst akıl belli oldu

Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı

Taş atanın suçu yok mu?

Provokatörler sahnede!

Ekonomiyi kim yönetecek?

Bu nasıl ittifak?

Türkçülük üzerine…

Depremi unutmayalım…

Çakarlı araç terörü

Mahalle baskısı

Biri bizi gözetliyor…

Yerli malı Türk’ün malı

Seçim anketleri el yakıyor

Bu nasıl bir trafik!

“Ben Aleviyim” demek

Ben Aleviyim ne demek?

Araba sevdası

Seçimlere meraklı Japon

64 milyon seçmen oy kullanacak

Adı Mahsune

EKMEDEN BİÇME MUHARREM İNCE

Milli silah sanayi şahlanışı

Adaylar değil listeler yarışacak

Racon kesmek

15 Mayıs sabahı

ABD Başkanı Donald Trump’ın uçkur davası

Sınıf başkanı seçmiyoruz

Cumhurbaşkanı adayı IBAN paylaşırsa…

Ah CHP… Vah CHP…

Kıbrıs Türk’ün ana vatanıdır

Büyük Britanya’da neler oluyor?

Netenyahu neden ‘pes’ dedi?

İsrail’de ne oluyor?

Dezenformasyon

Meral Hanım ne yapacak?

Hoş geldin ya Ramazan!

Cem Uzan tarih mi oldu?

Asker sahaya inmedi!

Bor bor olalı böyle tesis görmedi

Şiddete hayır…

Deprem bölgesinde bakan olmak…

Deprem yaraları sarılırken

Yıllanmış yasaklar

Gazetecilik zor zanaat vesselam

Kentsel dönüşüm şart

Deprem yaralarını sarmaya çalışırken…

Aday adayı adayları

KİM KİMİ ADAY GÖSTERİYOR?

ADAYI BEKLERKEN…

KENTSEL DÖNÜŞÜME KARŞI ÇIKMAK CİNAYETTİR

Seçim tarihinde değişiklik yok

PÜRÜZ ÇÖZME TOPLANTISI

KIZILAY SATTI AHBAP ALDI

Murat Kurum aralıksız deprem bölgesinde

Türk siyasetinde üslup problemi

Fenomenden gazeteci olmaz

Hepimiz yer bilimciyiz…

Deprem sonrası

Eşref Bitlis'in ardından

Depremde gazetecilik...

Atatürk ve bozkurt

Biri bizi gözetliyor!

Neredesin, nerede?

Provokatörler sahnede

Devlet Millet el ele

Milli Birlik Zamanı

Asrın felaketi

Geçmiş Olsun Türkiye!

Kısa tanıtım (teaser)

Psikolojik harp

Hani nerede aday?

YENİDEN MERHABA