E doğru! Yanlış mı?
Evet doğru!
..Ve ne yazık ki yanlış doğru!
Doğru ise yanlış oldu!
6’lı Masa’nın yüzde 1’lik ortağı Ahmet Davutoğlu, katıldığı bir tv programında halk tarafından seçilecek cumhurbaşkanının, 6 genel başkana sormadan karar alamayacağını ve tüm kararlarda 6 ismin imzası olacağını söyledi.
Şayet 6’lı masanın cumhurbaşkanı, 6 genel başkandan bağımsız karar verirse kriz çıkacağını ifade eden Davutoğlu, “O zaman meclis desteğini kaybeder ve seçime gidilir” dedi.
Yüzde 1’lik parti, barajı geçemediği için Meclis’te vekili olamaz. Peki, nasıl olacak da Cumhurbaşkanı Meclis desteğini kaybedecek?
6’lı Masa’da iki parti haricinde barajı geçebilen yok. Saadet, Gelecek, Deva ve Demokrat partileri için Meclis’te temsil edilebilmek adına CHP ve İYİ Parti listelerinden seçilmek dışında bir alternatif yok.
Böyle olduğu için de 6’lı Masa, halkın gündeminden ziyade bu partilerin talep ve beklentilerinin konuşulduğu bir pazarlık masasına dönüştü.
Bakanlıklar bölüşülüyor. Milletvekili listelerinde kontenjanlar belirleniyor. Anayasa taslağı konuşuluyor. Yönetim sistemi tartışılıyor. Olası hükümete yol haritası çiziliyor.
Ancak halk, halkın sorunları, beklentileri ve talepleri konuşulmuyor. Bugüne kadar halka dönük bir proje, vaat ve umut veren ifade duyamadık.
6’lı Masa’nın 6 isminden duyduklarımız: ‘Türklüğü kaldıracağız!’, ‘Türkler de kürtçe öğrenecek!’, ‘Talimatlara uymazsa kriz çıkar’, ‘Ucube sistem’, ‘Anayasanın ilk dört maddesi tartışılabilir’, ‘KHK’lılar geri dönecek’, ‘Tarikat ve cemaatler özgürleşecek’, ‘Meclis’te grup kuracak sayıda kontenjan olacak’, ‘Baykar, korksun!’, ‘federasyon ve özerklik’, ‘kuzey kürdistan’…
Gibi zırvalar gündemi meşgul ediyor.
Halk, umudunu çoktan kesti. Parti tabanları, ‘bari adayı belirleyin de kime oy vereceğimizi bilelim’ diyor!
Bu noktada da ‘ben seçilsem kazanırım, çok da iyi yönetirim’, ‘beni bekleyin’, ‘onu bekleyin’, ‘bunu bekleyin’ lafları ve ‘umre fotoğraflarıyla’ adaylık yarışı dışa vuruluyor.
Haliyle bu yarış ve gerilim ortamında her laf gündem oluyor. 6’lı Masa’nın tek ve en iyi yapabildiği ilgiyi üzerinde tutmak oluyor.
Sadece son 2 yılda Cumhur İttifakı ortakları onca işe, onca projeye, onca sorunun çözümüne imza attı fakat 6’lı Masa’nın hezeyanları kadar gündemde kalamadı.
Politika üretemeyen muhalefet, ürettiği kriz ve haber değeri olmayan safsatalarla gündemde kalıyor. Komik!
İşte Davutoğlu’nun ‘kriz çıkar’ lafı da doğmamış bebeğe don biçmek türünden bir ilgiyi diri tutma çabası…
Sözüm ona seçimi kazanacaklarından o kadar eminler, halkın kendi belirledikleri adayı seçeceklerine o kadar kaniler ki şimdiden pazarlığa ve dizayna başladılar.
Ama bu dizaynı, 6’lı Masa’nın egemen medya mahallesi anlayamadı. Davutoğlu’na şu ifadelerle saldırdılar: ‘Yüzde 1 ile bu ne cesaret yiğidim’, ‘Kendini hala başbakan sanıyor’…
Saldırılarla gerilen Davutoğlu da rest çekti: ‘O zaman çıkalım masadan. Bakalım seçim mi kazanacaksınız?’
Haksız da sayılmaz hani!
Kemal Kılıçdaroğlu da katıldığı bir programda Davutoğlu’na şu sözlerle kol çıktı: “E doğru, yanlış mı? Kriz çıkar!..”
Kılıçdaroğlu’nun sözleri, mahallesini dumura uğrattı. Oysa o mahallenin, masaya dair anlayamadığı çok şey var.
Birincisi CHP dışında soldan veya sol görünümlü bir ikinci parti var mı masada? Yok! Solda kimse olmadığından mı?
Aksine 6’lı Masa, sistemi ve ülkeyi değil ‘sağ siyaseti’ dizayn etmek üzerine kurulduğu için. Bunun da asıl amacı, merkez ve merkez sağda bölünme yaratıp sol görünümlü fakat esasen ırkçılık üreten HDP’ye daha geniş bir alan açmak…
İkincisi yüzde 1’lik diye hor görülen partiler, aslında olası bir seçim kazanma durumunda merkez ve merkez sağı konsolide eden en büyük parti konumundaki iktidarda çözülme beklentisindeler.
İktidarın tabanını kendi rezervleriymiş gibi gören o yüzde 1’lik 2 parti liderinin özgüveni de hoyratlığı da bu yüzden. Ama onlar da ve onları bu potansiyel dolayısıyla masada tutanlar da büyük yanılgı içinde…
Üçüncüsü CHP, masayla sağı kendine yaklaştırdığı gibi solu da tek başına temsil ettiği izlenimi veriyor. Uzun vadeli hedef; CHP iktidar, HDP ana muhalefet!..
Belki de bu sebeple o yüzde 1’liklerde Türk ve Türklük düşmanlığı bu kadar açık bir şekilde afişe oluyor; HDP’yle benzeşiyorlar.
Türk’e ait anlamındaki ‘Türkiye’ Cumhuriyeti Devleti’nde biz Türklerin ne bitmez tükenmez çilesi varmış.
Tarihten bugüne ticareti, sermayeyi, zenginliği, refahı, ülkenin en güzel yerlerini elinde tutan azınlıklar bir olmuş halen Türk’ten hak istiyor.
Etrafınıza şöyle bir bakın! Büyükada’da oturan, Boğaz’da yalıları olan, büyük şehirlerin en zengin müteahhitleri ve sanayicileri, lüks arabaları ve evleri olan Türkler mi yoksa o türlü türlü azınlıklar mı?
Her türlü legal ve illegal yol ile zenginlik içinde semiren azınlıkların sanki almadıkları hak kalmışçasına kuklaya dönüştürdükleri siyasilerin yapay ve çarpık demokrasi tarifleriyle hâlâ Türk’ten hak istemesine daha ne kadar tahammül edeceğiz!
Türk, öle öle var ettiği bu memlekette yoksulken zenginlik içinde her türlü şımarıklığı sergileyen bir avuç azınlık, kuklalaştırdığı siyasilerle Türk’e istikamet çizemez!
Parti genel merkezinde Türk bayrağını kaldırarak ‘kuzey kürdistan, federasyon ve özerklik’ lafları ettiren CHP, helalleşmeyi öyle ileri götürdü ki ‘Varlık Vergisi’nin diyetini de ödemeye razı oldu.
Yazık! Türk’ten başka herkesle kucaklaşan anlayış son pozunu geçen günlerde verdi.
Şanlı Türk Ordusu’na kimyasal silah iftirası atarak bölücü terör örgütü PKK’nın aşağılık planlarının aleti olarak terörün ideolojik aygıtına dönüşen TBB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’yı kucakladığı fotoğrafı paylaşan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, şöyle diyor: “Şebnem hocayla evimizde, İstanbul Tabip Odası’nda buluştuk. Darısı diğer tutsak arkadaşlarımızla buluşmaya… #AzKaldı”
“Tutsak mı?”
Bunlar ya ne dediğini bilmiyor? Ya da kendilerinin siyaseten tutsak olduğu yapıların kimler olduğunu görmediğimizi sanıyor!
Terör seviciliğine ‘demokrasi’ kılıfı giydirenler, sizin bu ülkeye ve Türk milletine düşmanlığınız ortadadır!
Yüce Türk Milleti de bu tuzağın farkındadır!
Kıymetli okur , esen kalın…
ETİKET : #bursa #sondakika #haber #liderbursa