KÜÇÜK HESAPLAR!..
Kabul edelim ya da etmeyelim 6’lı Masa’nın geldiği nokta, tahminlerin çok da ötesinde değil.
En başından beri İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ‘Seçilecek Aday’ ya da bir başka deyişle ‘Kazanacak Aday’ kanaati ve yaklaşımında olduğu herkesin malumu...
İşin açığı masada Kılıçdaroğlu’na karşı Akşener dışında aday profiline ilişkin net bir tavır sergileyen başka bir aktör olmadığı da biliniyordu.
Kılıçdaroğlu ve Akşener dışındaki isimlerin masadaki konumu siyasette kalabilme adına bir varoluş sancısıydı.
Öyle ki Saadet, Demokrat, Deva ve Gelecek Partilerinin, benliklerine yabancılaşacak derecede bu sancıyı bastırıp kazanımlarına odaklandığı da görünüyordu.
Akşener, “Şahsi hırslar Türkiye’ye tercih edilmiştir” derken de bilinen gerçeği bu kez içeriden biri olarak ifşa etmiş oldu.
Demek ki neymiş?
Masada pazarlık varmış!
Masada milletvekilliği kontenjanları için kağıtlar karılmış!
Masada bakanlıklar için zarlar atılmış!
Öyleyse bu tabloda Akşener’e kızmanın veya Akşener’in tavrına şaşırmanın da bir anlamı yok.
Aksine belki de takdir etmek gerekiyor.
Ancak Akşener kazandığı bu takdir hakkını, cumhurbaşkanı adaylığı için İmamoğlu ve Yavaş’a çağrı yaptığı anlarda kaybetti.
Evet, her ne kadar CHP’li görünse de kabul edilmeli ki tüm diğer büyükşehirlerde olduğu gibi Ankara ve İstanbul’da da Yavaş ve İmamoğlu’nu koltuğa oturtan ittifak dayanışmasıdır.
Bu nedenle Akşener’in her iki ismi de CHP kadar İYİ Partili olarak benimsemesi olağan görülebilir.
Haliyle ‘takdir hakkını kaybetmesi için neden sayılamaz’ denebilir!
Lakin herkes gibi Akşener de biliyor ki bu iki ismin koltuğa oturmasında HDP oylarının da katkısı var.
İşte bu sebeple Akşener’in bu çağrısı, başlı başına çelişkilidir.
Neden?
Evet, HDP masada değil!
Fakat; HDP’nin tüm talepleri masada!
Öyle ki HDP’nin beklentilerinin geçici sözcülüğünü üstlenenler masada!
Hatta artık Akşener kalktığına göre HDP’nın masaya oturmasında da yok bir sakınca!
İşte bu sebeple masada HDP’ye itiraz edip, ‘kazanacak aday’ diyerek HDP’nin desteklediği isimlere yönelmek çelişki değil de nedir?
Gelinen noktada en başından Akşener’in tavrı biliniyordu peki, Akşener en başından bu masanın amacını bilmiyor muydu?
Hani ‘aday’ı belirlemek teferruattı?
Hani ‘aday’ hazırdı da yıpratılmaması için açıklanmıyordu?
Hani ‘aday’ genel başkan olmamalıydı?
Hani ‘aday’ kuşatıcı ve kapsayıcı olacaktı?
Hani ‘aday’ değil sistem önemliydi?
Ne oldu onca hazırlığa şimdi?
Onca saat puntosu, yazı karakteri, sayfa aralığı, logo yerleri bile konuşulan metinler hikaye miydi?
Elbette!
Hepsi göstermelik!
Hep dedik yine söylüyoruz!
Politika üretemeyen muhalefet, slogan üretiyor!
Akşener, ayrıldığı masayı ‘kumar masası’na benzeterek şöyle diyor: “Anladık ki yenilgi yenilgi büyüyen küçük hesaplar, kutlu bir zafere tercih edilmiştir.”
Oysa halk, bunu çoktan anlamıştı! Akşener, yeni fark etti...
Peki, Akşener şimdi ne yapacak? Ya da ne yapmalı?
Tam bunları konuşuluyordu ki Akşener, ‘kazanacak aday’ı televizyonda buldu.
Uzun süredir TV programlarında her konuda konuşan Prof. Dr. Ersan Şen’e davette bulundu.
Kamuoyu illa da bir şeye şaşıracaksa işte buna şaşırmalı...
Sanırım İYİ Partililer, bugünlerde sürprizlere hazırlıklı olmalı...
Belki de sosyal medyalarında geçmişte yaptıkları Cumhur İttifakı eleştirilerini silmeye başlamalı...
Hatta şu meşhur ‘5’li çete’ yakıştırmalarını yeniden paylaşıp “biz, aslında siyasi 5’li Çete’yi kastetmiştik” diye durumu kurtarmaya çalışmalı...
ETİKET :