Gazeteciye sallamanın dayanılmaz hafifliği!
Kıymetli okur, izninizle bugün 15 yıldan uzun süredir icra ettiğim mesleğime dair ‘ahkam kesme’ hakkımı kullanmak istiyorum.
Herkesin hakkını savunurken kendini unutan kişiye ‘gazeteci’ denir.
Gerçek anlamda gazeteci, öylesine unutur ki kendini; bir yandan dar gelirle hayatta kalmaya çalışırken diğer taraftan doğru ve doğrulanmış bilgi için fikir işçiliği yapar.
Bu haliyle gazeteci, adanmış kişi; gazetecilik ise adanma gerektiren bir meslektir.
Hayatı salt ‘sahip olma’ hırsıyla yaşayanlar gazeteci olamaz. Gazeteci, hakikate bağlı ve bir fikre ait olma bilinciyle yaşar. Öyle ki ‘gazeteci, hep bedel ödeyendir.’
Tabadan tavana ‘kamusal sorumlulukla’ inşa edilen gazetecilik yapısının kendine özgü ‘etik değerleri’ ve meslek prensipleri vardır.
Ne yazık ki bugün meslek alanının geçişkenliğe müsait durumu nedeniyle ‘herhangi bir eğitim almamış kişiler’ çok kolayca gazeteci sıfatını kullanabilmektedir.
Genel manzaraya bakıldığında da dezenformasyon, manipülasyon, şantaj, tetikçilik ve kalemşörlük durumlarının çoğunlukla bu kişilerce icra edildiği görülür. Bilhassa bu kesimlerin meslek itibarı ve imajında neden olduğu tahribatı onarmak yıllar alacaktır.
Hatta vaziyet o kadar vahimdir ki bırakın yazının niteliğini klavye ile yazdığı haberi, kalemle yazamayacak derecede dil bilgisine sahip olmayanların sayısı yadsınamayacak seviyededir.
Bu nedenle gazeteciliğin acilen bir ‘meslek kanununa’ ihtiyacı vardır. İnanın bu kanuna gazeteciden çok toplumun ihtiyacı var. Çünkü bu iş sorumluluk dairesinde yapılmadığı takdirde en büyük zararı topluma vermektedir.
Düne, bugüne ve yarına karşı olduğu gibi gazeteci; vatandaşa, kurumlara ve en temelde de bilgiye karşı sorumludur.
Bu sorumluluk, gazeteciye bilgiyi toplama ve doğrulatma ödevinin yanında bilgiyi yayma ve daha da önemlisi bilgiyi koruma vazifesi yükler.
Ne yazık ki meslek alanının tamamında yapılacak taramada bu farkındalığın yüzde 1’lerde kaldığı görülür.
Gazetecilik; kişisel hırsların ve egosantrik sancıların çarpışma alanı değil aksine fikrilerin çatışma sahasıdır.
Esasen fikir varsa gazeteci var demektir. Fikir içinse temel esas bilgidir. Maalesef günümüz şartlarında sadece toplumun genelinin değil bireyde gazetecilerin de bilgiye talebi sınırlıdır.
Okumayan, araştırmayan, merak edip sorgulamayan ve dahi salt ezberi aktarıma dayalı bir papağanlık gazetecilik sayılamaz.
Bu mesleği sadece ticari bir faaliyet olarak görüp konfor alanına dönüştürme çabasında olanlara ‘gazeteci’ denilemez!
Bu noktada hem toplumun okur yazarlık konumunu iyileştirmesine hem de kamu idaresinin yaklaşımına çeki düzen vermesi gerekiyor. Ayrıca toplumda düşen okuma talebine acilen bir çözüm üretilmelidir.
Bakın geçen salı, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü olarak kutlandı.
Haber okumayan, habere değer vermeyen, soruya fırsat tanımayan, eleştiriye tahammül edemeyen, herhangi bir gazeteye abone olmayı zül sayan, gazeteciyi emir eri sanan ve hor gören çok sayıda tanıdığım kurum ve kişi bir ‘PR’ çalışması olarak 10 Ocak’ı kutladı.
İki yüzlülükten başka bir şey arz etmeyen bu kutlamaların benim nazarımda hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur!
Daha acısı hem iki yüzlü hem de çok bilmiş olmalarıdır. Ki tarafsız, özgür, bağımsız, onurlu, vicdanlı gibi beylik laflarla kutlama mesajlarını süslüyorlar. Entel ve duyarlı görünmek için söz yetermiş gibi!
Kıymetli okur, sizden ricam gazete okumuyorsanız gazeteciler gününü de kutlamayınız!
Unutmayınız, gazeteci için yaşamsal ana motivasyon okunuyor olabilmektir. Gazeteci, daha fazla okunmak için türlü maymunluklar, çarpıklıklar ve bilgi kirliliğini pekiştiren yöntemlere tevessül etmez. Emin olun etse karşılık bulur!
Ancak bilinmeli ki sözüm ona kutsiyet atfedilen basın özgürlüğünün ana kaynağı, halkın gazete alması ve okumasıdır.
Bu şart oluşmamışsa gazeteciye misyon yüklemenin ve ondan ‘donkişotluk’ beklemenin de anlamı yoktur.
Geriye kalan çıkar çatışmalarından ibarettir!
Salı akşamı Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Merinos’ta 10 Ocak vesilesiyle kentimizdeki medya mensupları ile bir araya geldi.
Organizasyon, son derece saygındı.
Girişte müzik eşliğinde çiçekli bir yoldan geçerek girdiğimiz salonda özellikle meslek büyüklerinin yerleşimdeki konumlandırılması, gazetecilik gelenekleri açısından doğru bir temsildi.
Yemekler çok lezzetli, belediye personelinin ilgisi gurur verici derecede samimi ve saygılıydı.
Başkan Aktaş, herkese hoş geldin demek adına masalara tek tek uğradı. Bu da meslektaşların motivasyonuna katkı sağladı.
Başkan Aktaş, özellikle turizmle ilgili güzel haberler verdi. Ancak bu konuyu yazının bütünlüğünü bozmamak adına başka bir yazıda ele alma sözü veriyorum.
Samimi program için başta Sayın başkan Aktaş’a ve tüm ekibine teşekkür ederek ‘esen kalın’ diyorum…
ETİKET :